Ömer le en son üniversitenin kantininde oturmaya karar verdik. Masaya oturalı neredeyse yarım saat olmuş ancak ömerin ne konuşmak istediğini öğrenememiştim hala. Aslında ne konuşmak istediğini az çok tahmin edebiliyordum.. Tam da tahmin ettiğim gibi de olmuştu. Ona neden böyle davrandığımı, kübranın üzülmesini en az benim kadar istemediğini, nasıl bu hale geldiklerini falan konuştuk..
- Madem üzülmesini istemiyorsun, neden o zaman bu kadar saçma bir seçim yaptırma gereği duydun ömer ? Açıklar mısın bana ? Sürekli senden nefret etmemesi için çabalıyorum, ömeri de anlamaya çalış falan diyorum ama anlaşılacak gibi birşey değil ki bu.. İstese de anlayamaz seni. Ve emin ol bunu herşeyden çok istemiştir. O güzelim aşkı niye bu hale getirdin söyler misin ?...
- Ben böyle olsun istemezdim ki aysa. Bilmediğiniz şeyler var. Keşke anlatabilseydim size. Eminim o zaman anlardınız beni .
- Bak ömer. Sana yardımcı olmayı çok istiyorum. Çünkü biliyorum ki sen de en az kübra kadar üzülüyorsun. Yapmayın bunu birbirinize. Kübrayı ikna edemiyorum. Hem ne söyleyecem ki ona. Tamamıyla haklı çünkü. Ama sen bana ikna edebilmem için bir koz versen, ben ne yapar ne eder hal ederim ... Ama bu şekilde olmaz ömer olmaz.
- Ben ikna et demiyorum ki zaten.. Benim senden istediğim sen benimle ne olursa olsun yabancı gibi konuşma olur mu.. Sana verdiğim değeri biliyorsun çünkü. Kübranın kardeşisin sen, benim de kardeşimsin unutma .
- Pekala... Çok sağol, gerçekten.. sende benim abimsin demek isterdim ama, Nedeninin ne olduğunu bilmediğim bir nedenden dolayı kardeşimi bu kadar üzmüşken olmaz ömer . Kardeşimi üzen beni de üzmüştür.
- Anlamıyorsunuz.. ikinizde anlamıyorsunuz. Bu benim kaderim.
- Kaderine razı olup susmaya devam edeceksen, bizden seni anlamayı bekleme.
Ne yaptıysam anlatmadı nedenini.. Her ne kadar sert davransamda yine içimde bir yerlerde haklı bir sebebi olduğunu his edebiliyordum. Peki ama neydi bu sebep..
Kübrayı kaybetmeyi göze alacak kadar ne olmuş olabilir ???..*******
Bu konuştuklarımızı kübraya anlatmalımıyım hiç bilmiyordum.. eğer anlatacak olursam ömer in söyledikleri yüzünden daha fazla sinirlenip ondan nefret edebilirdi.. eğer anlatırsam bana neden konuştun diye kızabilirdi de.. Ama kübradan bunu nasıl saklayabilirimdim ki . Ama bir süreliğine saklamam lazımdı.. Herşeyin bir zamanı var derler ya.
Akşam eve gittiğimde kübralar bizdeydi ve yasa benzer bir hava vardı salonda .. Eve o kadar pozitif enerjiyle girince bu havayı solumak zorunda olmak açıkçası canımı sıkmaya yetmişti.
Bizimkileri böyle görmek gerçekten hiç alışık olmadığım bir durum. Sanırım salona girdiğimi fark etmemiştiler bile. Dayanamayıp ;- Başımız sağolsun.. Dedim.
Bu kadar dalgın olmalarına ne sebep olabilirdi hiç bilmiyorum ama beni duyan sadece kübra olmuştu.
- Ne ? Kime ne olmuş ki ?
- Yok hani evin pozitif havasını öldürmüşsünüz ya ondan dedim ...
- Hahh ? Benzeri bir ses çıktı nuran teyzeden.
- Ya noluyor böyle biriniz açıklayacak mı artık ?
Tek tek herkesi süzmek isterken gözüme dedemin yağmurlu gözleri takıldı. Neredeyse ağlayacak gibiydi. Dede mi böyle görmek beni ne kadar korkutttu tahmin etmişsinizdir.. Hemen dedemin yanına koşup ona sarıldım ve henüz nedenini dahi bilmediğim şey için teselli etmeye çalıştım.. Ben sarıldıkça her ne kadar saklasa da gözyaşlarını, ağlamaya başlayıp kendini ele veriyordu.. Az daha konuşmasalar çıldırabilirdim.
- Beni asyayla biraz yalnız bırakır mısınız kızlarım... ?
- Tabi, Tabi.. Hadi kübra benimle gel..
Buda neydi böyle..
Nuran teyzeyle kübra çıkar çıkmaz konuşmaya başladı dedem.. sanki zamanı yokmuş da biran önce konuşmamız gerekiyormuş gibi..- Sen çok güçlü bir kızsın asya. Tıpkı annen gibisin biliyor musun.. Kimseye ihtiyacın olmaz senin. Kalkmayı öğrenmek için düşersin , her düşüşünde daha daha güçlenir hayata meydan okursun.. Sen benim kızımsın çünkü..
- Yooo.. hayır dede. Ben o kadar güçlü biri değilim.. benimde zayıf noktalarım var. Sen mesela. Sen benim en zayıf noktamsın. Sen olmazsan düştüğüm yerden kalkamam ki asla.
Dedemin gözleri bulutlanmaktan bıkmış dökmüştü içini elmacık kemiklerine..
- Nolur dedem ya.. Ağlama.. noluyor niye ağlıyorsun ?
- Boşver kızım .. doldum sadece asiyem, Aynurum ( nenemin adı aynurdu ) geldi aklıma tutamadım kendimi..
Bu hiçte ikna etmemişti beni ama, şuan dedemin niye ağladığından çok ağlıyor olmasını düşünüyordum. Ve sırf ağlamaması için her şeyi unutup onu güldürmeye çalışan yine bendim..
- Offf be dedem... Yapma böyle ama.. yemin ederim bir daha seni böyle görürsem oturur yanında sabaha kadar ağlarım bende, susturamazsın daha da beni haberin olsun.. ağlamam geçse bile ağlarım yine bak.. inadımı bilirsin..
Çeşitli şakalar ve esprilirle dedeme unutturmak istiyordum ağlama sebebini. En sonunda başarılı olmuştum da. Dedemin kendini azda olsa topladıktan sonra mutfağa gidip nuran teyzeleri çağırmak için kalktım dedemin yanından.. Ama nuran teyzeyle kübra öyle bir konuşmaya dalmışlardı ki sesleri ta koridordan işitiliyordu.. Tam mutfağa gireceken nuran teyzenin bir kelimesi kulağımı delmişti. " Ahh be asiye. Hiç mi düşünmedin şu kızcağızı. Herkesten nasıl sakladın, nasıl taşıyabildin bu yükü tek başına ... " Olduğum yere dikilmiştim öylece. Bunları duymak istemiyordum... Merak etmek, " Acaba " demek istemiyordum.. ama duymuştum işte bir kere.. Ve bu benim kaderimdi.. kader dedikleri bu degil midir zaten.. anlık gelişen ve çoğunlukla olmasını istemediğimiz şeyler.. ama ben dedemin de dediği gibi güçlü biriydim. Kader dediklerini de görmezden gelip önemsemeye bilirdim. O güce sahiptim. Ve tam da öyle yaptım.. Sanki hiçbirşey duymamış ve görmemiş gibi devam ettim yoluma..
➡ Vote + Yorum arkadaşlar
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HAFIZA
Ficção AdolescenteAilesini kaybetmiş olmasına rağmen hayat dolu olan bir kızın hayatını ne mahvede bilir ? Hangi bilinmemesi gereken gerçek onun için bir son olabilir ? Ailesini kaybetmiş ve Dedesi ile yaşayan üniversite çağındaki bir genç kız , Asya.. şimdiye kada...