Annem...
O yoktu hayatımda, ben daha 3 yaşındayken öldü. Nasıl oluyor bilmiyorum ama mor dudaklarını hatırlıyorum soğuk bir yerde uyuyordu daha doğrusu ben öyle zannediyordum.
O ölmüştü. Benim gözlerimin önünde öldü. Babam bana o seni görüyor derdi hep belkide öyledir bilmiyorum. Hiçbir zaman saçımı okşayan , kucağında uyutan bir annem olmadı yanımda , babamında pek yanımda olduğu söylenemez beni psikopatlıkla suçladı. Baba kız ilişkisi mi? ASLA. Beni parmağında oynattı . 3 yıl öncesine kadar...
Zavallı bir kızdım ben herkesin ezdiği, hep bir kusur bulduğu. Aslında artık değiştim. Ama nasıl bir şekilde? RUHSUZ bir biçimde uyandım hayata.
Hayal kırıklığıyla. Beni hastaneye yatırıp zorla tedavi ettirmeye çalışan bir babam var benim üstüne üstlük beni reddeden. Sevgilisiyle vakit geçiriyordu. Ah! Hayatım tam güzel olcak derken bir depresif muhamelesi daha aldım. Tam annemin acısını sindireyim derken genç modacı sevgilisiyle eve girmeyen bir insan olan babam sayesinde her defa yıkıldı umutlarım... Her gece anne diye ağlayan bendim onun havalı sevgilisi değil. Hayatımı boş insanlara inanıp boş hayaller peşinde koşam bir insan olarak geçirmeyeceğim için kararımı kendim verebilirdim. Babama ihtiyacım yok. Onu seviyorum ama bana baba sevgisi göstermediği için ona güvenemiyorum. Çok isterdim mutlu olmayı. Ben kötü biri değilim sadece ruhsuzum...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ruhsuz
Teen FictionMahfolmuş bir hayat. Ve psikolojik baskıyla ruhsuzlaşan bir kız...