Çarşamba günü dersi olan Buğra erkenden kampüse ilerlemeye başladı. Aklı hala Defne'deydi. Ne yapıp edip duygularını açmalıydı. Bu şartlarda devam edemezdi çünkü. Zaten Defne'yle araları bayağı iyiydi. Dışardan onları izleyen herkes sevgili sanardı onları. Bu kadar beklemek Buğra için fazlaydı. Okullar açılalı 3 haftaya yakın olmuştu.
Defne de Buğra'nın yanında olmaktan mutluydu. Her ne kadar ilk yıllar aklı Baha'da kalsa da artık Buğra vardı.
Buğra, hem çok sempatik hem de çok cana yakın yakışıklı bir gençti. Ayrıca aynı bölümdelerdi. Günleri hemen hemen beraber geçiyordu. Oysa ki Baha'yı haftanın sadece bir günü görebiliyordu.
Kampüsün önünde karşılaşan Defne ve Buğra beraber kampüse girdiler. Derslerinin bulunduğu sınıfa girerek boş bir yere geçtiler.
Buğra bu gün için Defne'ye duygularını açmayı planlıyordu. Bunun için bir süpriz hazırlamak gerekliydi. Aklında yapacağı süpriz hakkında fikirler yürütüyordu.
Defne ise yanında düşünceler içinde boğulmuş olan Buğra'ya baktı. Normalde kendisine baktığını hemen fark eden Buğra, o kadar dalmıştı ki Defne'yi fark etmiyordu bile.
''İyi misin Buğra?'' Buğra çıkan sesin sahibine döndüğünde düşündüklerinin hepsini unutmuştu. Biraz daha bekleyebilirdi. Defne yanındaydı şuan. Bir şeyler olduğunu hissettiği ses tonundan da belliydi.
Fark ettirmemeye çalışarak gergin bir gülümseme yerleştirdi dudaklarına.
''İyiyim, sadece bir arkadaşımdan haber bekliyorum.'' diyerek geçiştirdi sorusunu Defne'nin.Defne kafasıyla onaylayıp önüne döndüğünde öğretmen de derse girmişti. Defterinin ortasından boş bir sayfa açarak not tutmaya başladı.
****
Baha, çarşamba günü dersinin olmadığını ancak çıkmak üzereyken anlamıştı. O kadar da hazırlanmıştı. Boşuna mı gidecekti?Aklına gelen fikirle gülümseyerek telefonunu ve cüzdanını alarak evden çıktı. Bu gün huzur evine gidecekti. Ne zamandır aklında olan bu fikirle gülümseyerek adımlarını devam ettirdi.
Yol üzerinde bir pastaneye uğrayıp çeşitli kurabiyeler aldı. Bir de çiçekçiye girip mevsim çiçeklerinden bir buket yaptırınca hazırdı. Hemen taksiye atlayarak huzur evinin yolunu tuttu.
Huzur evine geldiğinde içeri girmeden bahçeye göz gezdirdi. Yaşlılık dolayısıyla saçları ağarmış fakat ruhları genç olan bu insanlar kesinlikle hayatın en değerli evresi olmalıydı.
İçeri girip danışmaya doğru ilerledi. Danışmada en fazla kendi yaşlarında bir kız gülümseyerek Baha'ya bakıyordu. Baha danışmaya ilerleyip buketi ve kurabiyeleri kıza uzattı servis edilmesi için.
Daha sonra yanına gelen görevliyle bahçeye doğru ilerlemeye başladı. Yaşlıların içine girdiğinde herkese parlak gülümsemesiyle selam verip, damarları yaşlılıktan belirginleşmiş derisi incelmiş elleri tek tek sevgiyle öptü.
Selamlaşmayı bitirdikten sonra boş bir sandalyeye oturdu. Oturmasıyla etrafını yaşlı kadınların sarması bir oldu. Yanında oturan yaşlı teyze Baha'ya dönerek ellerini saçlarına attı.
''Adın ne senin güzel evladım?''
''Baha teyzeciğim. Senin adın ne?''
''Oya evladım.''
Baha elleri dizinde olan kadının ellerini avuçlarının içine alarak şefkatle okşadı. Diğer teyzelere döndüğünde Oya teyzeye yiyecekmiş gibi baktıklarını gördü. Ayrıca aralarında fısıltılaşmalarından Oya teyzenin pek sevilmediği anlaşılıyordu.Bahçe izni bittikten sonra herkes odasına dağıldı. Baha da tekrar danışmaya giderek orda bulunan kızla tanışmaya karar verdi.
''Kolay gelsin.'' Kız sesin geldiği yöne döndüğünde kendine tebessümle bakan bir yüz gördü. Aynı tebessümü karşı tarafa yolladıktan sonra kibar bir teşekkür sundu.Utanmıştı. Dışarıyla pek iletişim kuran bir tip değildi. Bedensel engelleri buna izin vermiyordu ne yazık ki. Baha sandalyede oturan bu kızın yanına giderek yardım edilecek bir şeyin olup olmadığını sordu.
''Teşekkür ederim. Bu dosyayı müdür beye imzalatmam lazım. Sandalyemi sürerseniz çok minnettar olurum.''Kız oturduğu sandalyenin tekerleğini ilerleterek Baha'ya doğru geldi. Ne yani kız yürüyemiyor muydu?
''Tanışmadık. Adım Nur.'' Dedi elini uzatarak. Karşısında duran gencin ismini öğrenmek istercesine soran gözlerle baktı Baha'ya.
''Baha.'' Elini uzatmış olan kızın elini kavrayarak.''Tanıştığımıza göre artık müdür beyim odasına gidebiliriz. Ha ne dersin?''
Nur'dan onay aldığında arkasına geçerek sandalyenin kulplarını kavradı ve belirtilen yönde ilerlemeye başladı.Asansörün önüne geldiklerinde Baha tuşa basıp Nur'un arkasındaki yerini aldı. Bir kaç dakika sonra asansör gelmişti. Sandalyeyi ufak bir kuvvetle ilerleterek asansörün içine girmelerini sağladı. Belirtilen katın tuşuna basıp beklemeye başladı.
Müdür beyin odasına geldiklerinde kapıyı tıklatarak içeri önce Nur ardından Baha girdi. Nur müdür beye dosyayı imzalatırken Baha etrafı inceliyordu.
''Nur bu arkadaş kim?''
''Bu gün yaşlıları ziyarete geldi kendisi Erol amca. Adı Baha.''
''Memnun oldum Baha'cığım.'' Dedi adam gülümseme eşliğinde.
''Bende efendim.'' Dedi Baha kendisine uzatılmış eli tutarak.Bir süre huzur evi hakkında sohbet ettikten sonra Nur ile beraber odadan çıktılar.
''İstersen sana bir kahve ısmarlayabilirim?'' Diye teklifte bulunan Nur'un teklifini kabul ederek beraber bahçeye çıktılar.Baha Nur'un tarif ettiği yerden iki karton bardağa çay aldıktan sonra Nur'un yanına geldi.
Nur kısa bir teşekkürün ardından söze başladı.
''8 yaşındayken bir trafik kazasında kaybettim bacaklarımı. Doktor yürümemin çok düşük bir ihtimal olduğunu söyledi.'' Baha merak ediyordu. Fakat konuyu açmak istememişti.
''Belki bir yolu vardır. Hiç araştırsın mı?''
''Malesef. Bir yolu yok. O kazada ailemi de kaybettim tek kurtulan bendim. Ve hatalı bir sürücü tarafından hem ailemden hem de bacaklarımdan oldum.'' Her zaman olduğu gibi kazadan bahsetmek Nur'un gözlerinin dolmasına sebep olmuştu.
''Üzülme. Beraber araştırırız konuyu daha ayrıntılı olarak.'' Elini kızın elinin üzerine koydu. Nur ilk dakikadan ısınmıştı Baha'ya. Muhteşem bir sevgi gücü ve enerjisi vardı.Baha da sevmişti Nur'u. Yürümesi için elinden geleni yapacaktı ayrıca. Nur, muhtemelen Baha'nın yaşlarındaydı.
''Okuyor musun Nur?''
''Evet. psikoloji okuyorum. 2. Sınıftayım henüz.'' Kendinden küçüktü kız demek ki.Biraz daha sohbet ettikten sonra Baha eve gitmek için kalktı. Nur'un elini tutarak bir abi merhametinde söylediği sözler kızın içten bir şekilde ağlaması ve teşekkürleriyle son buldu.
''Merak etme. Ben bu işin peşini bırakmayacağım. Kazadaki hatalı sürücüye hak ettiği cezayı vereceğim ve yürüyebilmen için elimden gelen her şeyi yapacağıma söz veriyorum.''Cevap olarak Nur'un mutluluktan parlayan ve ıslanan yüzünü görmek yetmişti zaten Baha'ya.
Eve girdiğinde ilk iş trafik kazasını bulmak oldu. Nur 8 yaşındayken demişti. Hemen tarihi bularak yazdı ve önüne gelen haberlerin hepsini detaylıca inceledi.
Trafik kazasını bulduğunda haberi detaylıca incelemek için okumaya devam etti. Nur ve ailesi kırmızı ışıkta beklerken yan şeritten gelen alkollü sürücünün onlara çarpmasıyla takla atarak denize yuvarlanmışlardı.
Alkollü sürücünün adını öğrenmesi gerekiyordu. Nur'un böyle bir kazadan sağ çıkması bile mucizeydi. Ama inanıyordu. Nur yürüyecekti.
Böyle bölümler iki sayfalık iki sayfalık ama kurguya yavaş yavaş geçeceğim. İnşallah Mavi'li ile hep beraber büyüyeceğiz. Bölümü beğendiyseniz lütfen oylarınızı eksik etmeyin. O yıldızlar ⭐ emeğimin karşılığı çünkü. Sizi çoook kocaman seviyorum. Kendinize iyi bakın. İyi günler dilerim hepinize.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mavi'li
Teen FictionBen seninle nefes aldığımı hissettim. Seninle yaşadım, seninle çiçek açtım. Bir çocuğun annesine sokulması gibi sokuldum benliğine.. Sevdim papatyam. Çok sevdim. Burnumda kokunu, kokunda huzuru buldum. Varsın o yedi harika Dünya'nın olsun, Benim zat...