Holding'in etrafını süsleyen ince gövdeli yüksek ağaçlardan birine sırtını yaslayıp yüksek binanın parlak, siyah filmli camlarına dalgın gözlerle baktı. Holding'in önü ana baba günüydü. Güvenlik üst düzeydeydi. Gazeteciler birazdan yapılacak olan basın açıklaması için son hazırlıklarını yapıyorlardı.
Azra sırtını, yaslamış olduğu ağaca daha çok bastırarak görkemli binanın girişine baktı. Azad'ı bu binadan içeriye girerken hayal etti. Genç adamın her şeye sahip olduğunu düşündü fakat her şeye sahip gücü olan bir insan bile olacakların önüne geçemiyordu. Kör kurşun elinden hayatını çalmıştı. Parası bile onu kurtaramazken, edeceği yardımın nasıl olur da kendisini kurtarabileceğine inanırdı? Hiç aklı almıyordu.
"Ne düşünüyorsun?"
"Sana yardım etmeli miyim, yoksa etmemeli miyim? Onu düşünüyorum. Söylesene, katillerini bulduk diyelim peki ya sonra? Sıkışıp kaldığın bu araftan kurtulup bedenine döneceksin, sonrası ne olacak? Komadan çıkabilecek misin?" Azad'ın da beynini sürekli meşgul eden bir soruydu bu! Ya, hayatta kalmayı beceremezse? Kötü ihtimali düşünmek istemiyordu fakat hastane bahçesinde kalemi veren kadının da dediği gibi hayatta her şey mümkündü.
"Çıkmamı ister miydin?" Azra bu soruyu yadırgadı. Hafif tebessüm ederken, hemen yanı başında sorduğu sorunun cevabını merak eden hayalete baktı.
"Kim olursan ol, tabii ki yaşamanı isterim. Düşmanımın ölmesini bile istemem ben."
"Senin kalbinde yüzün kadar güzel."
"Çirkin olduğumu söylediğini hatırlıyorum."
"Evet, şu an hâlâ öylesin, ama taşıdığın maskenin altında gizlenen Azra'yı gördüm bir kere." dedi ve gülümsedi. Azra'da karşılığında tebessüm ederek aklına takılan soruyu sordu.
"Eğer yardım teklifini kabul edersem, Abine nasıl ulaşacağız? Korumaları beni yanına yaklaştırmazlar."
"Sen teklifime evet de o zaman bir plan yaparız. Ama lütfen beni geri çevirme. Bu iş bir çözülsün söz iyiliğinin karşılığını fazlasıyla alacaksın."
"İyilik, karşılık beklenerek yapılsaydı şayet, adı iyilik olmazdı Azad."
"Öyle... Haklısın ama karşılıksız olacak diye de bir kanun yok. Senin yapacağın iyilik karşısında bir şey istemeyeceğini biliyorum. Ama ben senin için bir iyilik yapmak istiyorum. Böylelikle bana borçlanmış olursun, yardım etmen için aklında soru işareti kalmaz güzellik."
"Oh ne âlâ! Sırf sana borçlanayım diye bana iyilik yapmak istiyorsun öyle mi? Çok hainsin. Neymiş peki o yapacağın iyilik?"
"Holdingde çalışmanı sağlayarak yardımcı olabilirim mesela. Ne dersin?"
"Allah derim... Fakat holding işlerinden ben değil Yeter anlar. Ben anlamam maalesef, boşuna uğraşma yani."
"Benim hayalet olduğumu her defasında unutuyorsun. Abimin asistanı olarak işe alınmanı sağlayabilirim. Böylelikle abime yakın olup durumum hakkında bilgi verebilirsin. Hem her saniye yanında olarak sana yapman gereken işleri nasıl yapacağını söyleyip, öğretebilirim. Emin ol birkaç denemeden sonra başarabiliriz."
"Deneyimsiz işçileri alıyor muydunuz?"
"Evet. Yani hayır deneyimsiz işçileri tabii ki asistan olarak almıyoruz. Fakat dediğim gibi senin alınman için elimden geleni yaparım. Hem senin hem de benim işim görülür bir taşla iki kuş yani. Zorlu bir süreç olur fakat başarırız." Azra bu cazip teklifi aklında kısa bir süre tarttı. Kendisinden bir cevap bekleyen Azad'a baktı, verdiği kararın doğru olduğunu düşünerek tane tane konuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Not: HAYALET (KİTAP)
FantastikSözleşmeye dayalı basılı eser olduğu için bölümler yayından kaldırılmıştır. Not: HAYALET'i, İnternet satış noktalarından temin edebilirsiniz. Azad Keskin, hayatta iken onun için yaşamak eğlence ve güzel kadınlardan ibaretti. Bir gün gözlerini orman...