İyi okumalarr multimedya bölümle alakalı değil ama çok güldüm ben paylaşmak istedim.
Tokalaşmak için uzattığı elini sıkarak gülümsedim. Merak etme unutmam canım. Bak bakalım sen burda olduğun sürece ben sana neler yapacağım neler. Oysa ne kadar da tatlı bir kız(!)
"Ee nasılsınız bakalım. İyi misin sen canım?"
Gözlerim hala o kızın üzerindeyken arada bir Çağatay'a bakıp sorular yönelttim. Neden bu kız hâlâ burda.
"İyiyim canım. Saolsun Kübra çok iyi bakıyor. "
"İyi cinim siilsin kibyi çik iyi bikiyir. Ne kübraymış arkadaş." diyerek fısıldadım ama Çağatay duydu. Birde kıs kıs gülüyor ya. Neyse şu an Çağatay dursun ilk Kübra'yı halletmem lazım. O zaman iş başlasın değil mi? Yavaşca ayağa kalktım. Ezgi'ye kaş göz işareti yaparak benimle gelmesini söyledim. Öylede yetenekli kızım. Mutfağa gidip Ezgi'yi bekledim. Zaten o da hemen geldi.
"Ezgi ne yapıp edip bu kızı burdan göndermemiz lazım. Birde Çağatay'ın yakınlarında olup ona bakması yok mu sinir oluyorum. Kafayı yiyeceğim yaa. Ben bu kızı boğarım."
"Tamam sakin ol Hazal. Hallederiz bir şekilde."
"Sakin olmak mı? Ya kız geliyor sevdiğim adama yakın oluyor,ona çok iyi bakıyor ve sen bana sakin ol diyorsun. Yok canım o olmaz. O kız burdan gidecek."
"Tamam. Bir şekilde göndeririz . Sen canını sıkma. "
Mutfakta bir kaç dakika daha durup kendime geldim. Sinirim geçtiğinde salona gittim. Ama gitmez olaydım. O kız Çağatay'ın yanına ay pardon dibine mi girmiş? Gel de sinirlenme şimdi. Sakince yanlarına giderek kendimi ortalarına attım.
"Ay canım sen mi vardın. Görmemişim. Sevgilime resmen yapışmışsında fark etmedim. Neyse sen şöyle git orda otur bakıyım."
Sinir ne olacak? Zor olsa kızı iterek aralarına oturdum.
Senden korkulur Hazal.
Ne yapıyım iç ses seviyorum. Ve onu paylaşmak istemiyorum.
Arkandayım Hazal. Seven insan kıskanır.
Saol canım. Kafamı sağ tarafa çevirdiğimde Çağatay hafifce gülümseyerek bana bakıyordu. Kulağına yaklaşarak "Ne oldu? Neden gülüyorsun?" dedim.
"Beni kıskanman hoşuma gidiyor."
"Az daha kıskandırırsan bak neler olcak sevgilim."
Ona ilk defa bu gün sevgilim dedim. Derkende sanki böyle kalbim yerinden çıkacak gibi oluyor. Kelimelere dökmek o kadar zor ki. (Zor değil yazar nasıl bir duygu bilmiyor.) Ben hâlâ Çağatay'a bakarken Çağatay bana gülerek bakıyordu. Yok beni deli edecek. Kafamı diğer tarafa çevirdiğimde Kübra bize bakıyordu. Dur bakalım ne yapabiliriz. Hıh buldum.
"Canım saat geç olmadı mı? Hadi sen evine git merak etmesinler."
"Yok merak etmezler. Zaten burda kalacağım. Ailemin haberi var."
"Neeeeee"
Yuh ne dedi bu kız ya! Ben öyle bir anda bağırınca gülmeye başladılar. Sanki çok komik.
Komik tabi. Sesinin nasıl çıktığını bilsen sende gülerdin.
Nasıl çıkmış sesim?
İncecik cırtlak bir ses çıktı. Nasıl desem böyle kuyruğu kapıya sıkışmış kedi gibi.
O ne öyle be.
Cahılll. Birşey bilmiyor.
Nerden biliyim. Hiç kedinin kuyruğunu kapıya sıkıştırıp sesini dinlemedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İLKİMSİN ~ARA VERİLDİ ~
Teen FictionHerkes tarafından ezilen bir yetimhane kızının bir kaza sonucu hayatı tamamen değişir. Sevmek sevilmek nasıl bir duygu öğrenir. Kim bilir belkide yetimhane kızımız aşık olur. Bakalım neler olacak. Benimle öğrenmeye ne dersiniz? Hepinizi bekliyorum.