BÖLÜM 1 1

358 66 203
                                    

Selam ben geldimm. İyi okumalar

Çağatay'ın ağzından

Hazal elimden telefonu alırken boyu yetişmediği için çok zorlanıyordu. Ama benim için o kadar güzel bir durumdu ki anlatamam.  Ona çok yakın olmak,kokusunu fark ettirmeden içine çekmek gerçekten çok güzel. Hayal dünyamda gezinirken büyük bir gürültü ile yere düştüm. Buraya kadar sorun yok. Üzerime de Hazal düşünce durum hiç de istediğim gibi olmadı. Kafamı yavaşça kaldırınca Hazal'ın bana kırmızı yanaklarıyla baktığını gördüm.  Bir insan nasıl bu kadar güzel olabilir? Sanki gözlerimiz birbirine kenetlenmiş  vücudumuz hareket edemez hale geldi. Biz böyle birbirimize bakarken aklıma gelen fikirle gülümsedim. Kafamı yavaşca kaldırdım. Aramızda çok az bir mesafe vardı ve benim kafamı yaklaştırmam kötü olcak gibi ama yapacağım. Biraz daha yaklaşarak aramızdaki mesafeyi yarıya indirdim. Hazal'ın kalp atışlarını fark edince şaşırdım. Sanki.....sanki benim kalbim gibi atıyordu. Yoksa o da bana karşı bir duygu besliyor muydu? Düşüncesi bile benim için çok güzel.  Biraz daha yaklaştım ve yanağımı yanağına hafifce sürterek kulağına fısıldadım.

"Rahatınız bozulacak ama ne zaman kalkarsınız?"

Geri çekilip ona baktığımda yanakları domatesden de kırmızı bir haldeydi. Hızlı hareketlerle üzerimden kalktı. Bende kalkıp üzerimi düzelttim. 

"Iııı şey yani ben Ezgi bana seslendi galiba ona bakıp geliyorum." diyerek gitti. Galiba ben bu kızı gerçekten seviyorum.  15 dakika sonra Hazal geldi. Üzerine daldan beyaz bir t-shirt altına siyah dar paça pantolon giymişti. Saçlarını hafif dalgalandırmış birazcık makyaj ile kendini tamamlamıştı. Çok sade olmasına rağmen benim için nefes kesiciydi. Kendimi toparlayıp konuştum.

"Çıkalım mı?"

"Nereye?"

"Sürpriz.  Nere olduğunu söylemem. "

"Ya of Çağatay söylesene nereye gideceğiz söylesene?"

"Hayır olmaz."

Hazal'ın konuşmasına izin vermeden dışarı çıktım.  Telefonu elime alıp Kemali aradım.

"Kemal herşey hazır mı? Biz geliyoruz."

"Hazır abi."

Kemal'den herşeyin hazır olduğunu öğrenince içime bir rahatlama geldi. İnşallah onu bu yaptıklarımla mutlu ederim. Hazal yanıma gelince birlikte arabaya doğru yürüdük. Araba'nın kapısını açıp binmesini bekledim.

"Ç-Çağatay bu araba senin mi?"

"Evet benim. Hazal hepsini anlatacağım ama daha sonra. Kısa bir zaman sonra bütün hayatımı öğreneceksin."

Kafasını tamam anlamında sallayarak arabaya bindi. Adım kadar eminim ki şu an meraktan çatlıyor. Arabanın önünden dolanarak şöför koltuğuna bindim.  Emniyet kemerimi takarak arabayı çalıştırdım.  Gaza yüklenerek hızlıca gitmek istediğim yere doğru arabayı yönlendirdim.  İstediğim yere gelince durduk. Arabadan indik.

"Burası çok çok güzel Çağatay.  Biliyor musun küçükken hep böyle yerlere gelip arkadaşlarımla eğlenmek isterdim ama.." dedikten sonra buğulu olan gözlerinden yaşlar süzülmeye başladı. Kollarımı açarak sarıldım. 

"Buraya eğlenmeye geldik Hazal. Hadi sil göz yaşlarını biraz eğlenelim. "

"Tamam." diyerek göz yaşlarını sildi. Onun ağlamasına üzülmesine dayanamıyorum. Beni bu halimle seven yani gerçek beni seven tek kız o. Bende onu seviyorum. İnşallah sevgili hatta evli olduğumuz günlerde gelir.  Elini tutarak onu  dönme dolaba götürdüm.  Elini tutarken her ne kadar kalbim yerinden çıkacak gibi olsada direndim.

2 saat sonra

"Ayyy Çağatay ayaklarım koptu.  Çok ağrıyorlar. Yürüyemiyorum."

"Gel bakalım ben taşıyım seni. "

Hazal'ın da canına minnet olunca kucağıma aldım. Yoldan geçenlerin  bize bakıp gülümsemelerine aldırmadan yürüdüm.

Arabaya geldiğimde tam  Hazal'ı kucağımdan indirecekken  uyuduğunu gördüm. Ne kadarda masum uyuyor. Aslında daha sürprizlerim vardı ama olsun.  Yavaşca arabaya koyarak kapıyı kapattım. Bende koltuğa oturdum ve arabayı çalıştırıp eve doğru sürdüm.

Hazal'ın ağzından

Gözlerimi yavaşca araladığımda yatakta yattığımı ve buranın benim evim olmadığını anladım. Etrafa biraz daha göz gezdirdiğimde Çağatay'ın evinde olduğum aklıma geldi. Yavaşça kalkıp içeri gittim. Çağatay'ın FENERBAHÇE formasını giyip televizyonun karşısına oturduğunu görünce gülümsedik. Tuttuğumuz takım bile aynıydı. Arkasından sessizce yaklaşıp yanağına küçük bşr buse kondurdum. Çağatay bir yandan korkup bir yandan da şaşırarak bana bakınca kahkaha attım.

"Çağatay çok haha çok tatlı haha duruyorsun. Yerim seni hahhha."

Çağatay da bana eşlik edip gülmeye başladı. Seviyorum ben bu adamı yaa.

"Ee hani benim FENERBAHÇE formam. Maç izleyeceğim bende."

"Benim formalarım var.  Sana büyük olcak ama idare edeceksin artık. "

Çağatay ile birlikte odaya girip formayı aldım. O çıktıktan sonra üzerime formayı girdim. Saçlarımı da ev topuzu yaparak tekrar salona gittim.  Çağatay'ın yanına oturup maçı izledim.  İnşallah FENERBAHÇE kazanacak inşallah.37. Dakikada Diego gol attı.  Fenerbahçe gol atınca çığlık attım.

"Golllll. Fener gol gol gol.  Yürü be FENER kim tutar seni."dedim ve panda dansı yapmaya başladım. (Fatmanaz1997  senin dansın kanka)

Çağatay bana dans eden ayı görmüş gibi bakınca utanarak yerime oturdum. Aslında o kadarda değişik bi dans değil. Şimdi kalçaları sallıyoruz ellerimizi yukarı kaldırıp  üç kere alkışlıyoruz ve yerde panda gibi yuvarlanıyoruz. Yani o kadarda zor ve değişik değil. Neyse yerime oturdum. 20 dakika sonra Luis Nani gol atınca sevinçten Çağatay'a sarıldım.

Eminim sevinçtendir o. Yoksa fırsattan istifade değil yanlış anlamayın.

Aa iç ses sen kimin tarafındasın Allah aşkına.

Tabiside senin. Kimin olabilir Hazal?  Saçmalıyorsun şu anda. Ergen mod1

Neyse dur ben biraz daha sarılıyım ayrılcam zaten.

Kolay gelsin Hazalcığım.  Allah ayırmasın.

Amin canım amin.  Ya bak bana neler dedittiriyor yaa. Hadi kış ya kış.

Neyse konumuza dönelim. Çağatay ile birbirimize sarılmış bir vaziyette etrafımızda dönüyoruz. Yani Çağatay beni döndürüyor. Ne kadar romantik değil mi? Ama bana romantik size değil hıh.

"Çağatay düşücem şimdi dur artık."

"Tamam tamam. " diyerek beni yere indirdi. Yerimize oturduk. Devre yarısı olunca mutfağa gidip mısır patlattım. Yanınada  içecek olarak  fanta koydum. Evett herşey tamam. Salona geçtiğimde maç başlamıştı. Hemen yerime geçerek maçı izledim.  Tekrar bir gol atılınca sevinten koltuktan zıpladım. Ben zıplayınca kucağımda olan mısırlar da düştü. Aman banane Çağatay toplar. Tekrar bir gol sevinci yaşadık.  Yere eğilip mısırları topladım. Yazık çocuğa hem evini kirletiyim hem o toplasın.  Ayıp olur yaa. Mısırları toplayıp esneyerek tekrar koltuğa oturdum. Gözlerimi nr kadar açık tutmaya çalışsamda  olmadı. Kafamı Çağatay'ın omzuna koyarak gözlerimi kapattım. En son duyduğum şey ise Çağatay'ın "Uyuyan güzelim." demesi oldu.

Arkadaşlar bölüm biraz kısa oldı ama idare edin bu seferlik. Bide galatasaraylı var mı bilmiyorum ama Fenerbahçeli olduğum için öyle yazdım.  Bu bölüm tüm Fenerbahçelilere gelsin. Vote ve yorumlarınızı bekliyorum.  Seviliyorsunuz ❤❤❤

Arkadaşlar bide Sıradan Entrikalar adlı kitaba bakarmısınız? Yazarı NazzDe teşekkürler ❤❤

İLKİMSİN ~ARA VERİLDİ ~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin