Brooke
Saat dördü gösterdiğinde hava hala karanlıktı ama Justin'in yüzünü görebilecek kadar da aydınlıktı.
Nefesi düzenli bir hal aldığı zaman belimi sardığı kollarından uzaklaştım.Onu niye öptüm bilmiyorum.Sanırım sadece onun o hali kalbimi kırmıştı.
Yataktan dışarıya doğru kaydıktan sonra hala niyetli olduğum kapıyı açma operasyonuna devam edecektim.
Lavabodan aldığım tel tokayı elimde sımsıkı tutarken adımlarımı hızlandırıyordum.
Merdivenlerden ikişer üçer çıktıktan sonra koridorun sonuna ilerledim.
Kalbim neredeyse göğüs kafesimden dışarı fırlayacaktı.Tel tokayı anahtar deliğine yerleştirip içinde bir kaç kez döndürdüğümde "klik" sesiyle neredeyse sevinçten çığılık atacaktım.
Kapıyı dikkatlice açmama rağmen boş koridorda kapı gıcırtısı yankılandı.
Bodrum katını andıran bu odada neredeyse tüm eşyaların üstü beyaz örtülerle kapatılmıştı.Justin'in duymamasını umarak etrafı inceledim.Büyük çerçevelerden birinin üstündeki örtüyü çektiğimde mutlu bir aile tablosuyla karşılaşacağımı tahmin etmiyordum.
Ahşap parkelere dikkatlice basarken tüylerimin ürperdiğini hissettim.Onlar Justin'in ailesiydi."Tanrım ne kadarda masum" elimde tuttuğum bebeklik fotoğrafına bakarken.
Peki ailesi şimdi neredeydi? Kafamdaki soru işaretleriyle oda da kalıkalırken aşağıdan adımı duyabiliyordum.-"Brooke neredesin"
-"Geliyorum!" Çerçeveyi yerine koyarken neredeyse düşürüyordum.Ayaklarım birbirine karışırken yüksek dozda adrenalin ile ne yapacağımı şaşırmıştım.Kapıyı dikkatlice kapatıp merdivenlerden aşağıya indiğimde hala yatağında yatıyordu.
-"Buradayım işte" dedim nefes nefeseyken.
-"uyumayacak mısın?"
-"Uyuyacağım" dedim nefesimi düzene sokmaya çalışırken.
Üstündeki örtüyü kaldırıp yanına yatmamı işaret etti.-"Bugün sana yeni kıyafetler alacağız"
Üstümde ki kıyafetlerin tamamının onun olduğunu fark etmemle yüzüm kızardı.
Belki kabinlerden birine girip oradan kaçabilirdim veya bağarıp yardım isteyebilirdim.
Yüzünü bana döndüğünde parmaklarıya yüzüme dokundu.Elmacık kemiklerimün üstünde daireler çizdiğinde kuru dudaklarımı birbirine bastırdım.
-"Her santimini ezberlemek istiyorum"
Elmacık kemiklerimde duran parmakları dudaklarımın çevresini bulduğunda hafifçe üstünde dolaştı.-"Hissetmek istiyorum" yüzünde bir tebessüm oluştu "keşfetmek isitiyorum" daha sonra sesi neredeyse fısıltıya dönüştü "senin bile keşfetmediğin yerleri."
Sertçe yutkunurken parmakları boynumda dolaştı.
-"Güzel bir iz" emdiği yere övünürcesine bakarken bu yaptığı şeylerin hiçbirinden rahatsız olmuyordum ve bu beni rahatsız etmişti.-Bir tane daha eklemek istiyorum.Tıpkı tuvale resim çizmek için yanıp tutuşan ressamlar gibi.Tekrardan dudakları tarafından hapsolduğumda göğsünden iktirmek yerine ensesinden tutup kendime daha çok bastırmıştım.
Bunu ben yapmıyordum.
Elimde olmayan duygular hissetmeye başlamıştım.Bu duyguları dizginleyemeyecek kadar kendimden geçiyordum çünkü o benim neredeyse her yerimi biliyordu.Nerede ne yapacağını bildiği gibi.Parmaklarımı yüzüne gelen saçların arasından geçirip çekerken boynumu biraz daha sert emdi.
Dudakları bir iki saniye ayrıldığında yokluğunu hissetmiştim.
-"Ah Brooke o kadar güzelsin ki" elleri belime doğru iniyordu "sana her dokunduğumda kendimi durduramıyorum"Ama durmalıydık."Durmalısın" dedim inleme arası bir ses ile.
-"Biliyorum,sen devam etmemi istemediğin sürece ilerlemeyeceğim."Gözleri sanki. "Devam et" dememi istermiş gibi bakıyordu.
-------------------------------------
Zorlu bir kahvaltının ardından kaçırıldığım andaki kıyafetlerimi tekrar giymiştim ve anılarım depreşmişti.
Spor arabada hızlı -gerçekten hızlı- bir şekilde otobanda giderken kemerimi sıkıca tutmuştum.
Alışveriş merkezine geldiğimizde beni uyarmıştı "eğer kaçarsan seni tekrar bulurum , bundan emin ol.Bağırmaya kalkarsan hapse girsem bile tüm arkadaşlarım seni biliyor.Sağ bırakmazlar"
Başımı sallarken gözlerim tekrar doldu.Kaçış yolum olmadığını anlamam uzun sürmemişti.Hazırladığım tüm planların suya düşmesini izliyordum.Elimi eline kenetledikten sonra yürüyen merdivenlerden çıkıyorduk.
-"Ne istiyorsan onu alabilrsin" cebinden çıkardığı kredi kartını elime tutuşturdu.
-"Teşekkür ederim ama..."
-"Kuralları konuştuk değil mi?"
-"E-evet" kredi kartını cebime koydum.
-"Birlikte gireceğimiz her mağazadan bir şey alacağız.
Yanağımı öptüğünde gözlerimi devirdim.Biz sevgili değildik ve olmayacaktık.Mağazalardan birine girdiğimde iç çamaşırlarıyla dolu bu yerde bir saniye bile durmak istemediğimi Justin'e söyledim.
-"sanırım uzmanlık alanıma girmek istemiyorsun.öyleyse ben seçeceğim"
Etrafa göz gezdirdiğinde yeni sezon bölümüne doğru ilerledik.
-"Bordo olan" dediğinde bedenimi doğru bildiğinde afalladım.
-"Bedenimin o olduğunu nereden bildin?" Kulağına fısıldamıştım.
-"Bu alanda uzman olduğumu söylemiştim.
Gözleri göğsüme odaklandığında mırıldandı "tam da avcuma göre" dediği her cümle dün yaşadıklarımızı canlandırmaya yetmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Body Rhythm ➵ Justin Bieber
FanfictionSıcak ve ağır arzum, kan dolaşımımla çağlarken ve...sinir uçlarımdan nefesime kadar her şeyimi etkilerken inledim.Kalbim göğsümden fırlamaya çalışarak gümbürderken,kulaklarım pompalanan kanla zonkluyordu. Ve dudaklarım sadece adını söylüyordu.