"Sende bilmiyorsun" diye devam ettiğinde ona televizyonda gördüklerimden bahsettim.
"Ailem" dedim parmaklarımla oynadım "Onları özledim" boğazımdaki yumru geçmezken gözlerim yanmaya başlamıştı.
Justin'i bulanık bir şekilde gördüğümde göz yaşlarımı elimin tersiyle sildim."Ağlama" dedi Justin belimi sarmalayıp kendine yaklaştırırken ağlamam daha da şiddetlendi.
Yüzümü omzuna , ceketine gömüp hıçkırıklarımı bastırmaya çalıştım.
Saçımı okşayıp kulağıma beni yatıştıracak cümleler söylüyordu."Peki ben ne olacağım?" Dedi justin hıçkırıklarımın arasından.
Başımı zorlada olsa kaldırıp dudağına ıslak bir öpücük kondurdum.
"Geleceğim" Justin titreyen dudaklarıma uzun bir öpücük kondurdu."Bekleyeceğim"
"Justin" dedim dizlerimin üstüne çömelip anlımı anlına dayadım.
"Brooke" dedi cılız bir ses "Ben sensiz yapamam."
Önünde kenetlediği parmaklarını sıcak ellerimle sarmaladım."Biz nasıl tanıştık Justin?"
bu sefer gözlerini bana odakladı.Cevap vermek yerine yutkundu."Peki ilk buluştuğumuz yer neresi?"
Tanrım sen beni kaçırdın!
Cevap vermek yerine dolan gözlerini kırpıştırdı."Bunları unut"elimi ellerinin arasına aldı bense çekmemek için kendimi tuttum.
"Unutamam" başımı iki yana sallarken alt dudağını sertçe ısırdı.
"Hepsi benim suçum" dediğinde karşı çıkmak istedim ama doğru söylemişti.
Tuttuğu ellerimi dudağına bastırdı."Hadi gidelim"
Evin önünde bekleyen taksiye doğru koşar adımlarla ilerledim.
Justin kapıya dayanmış hala yüzündeki buruk gülümsemesiyle bana bakıyordu.
Belki de ağlamamak için dişlerini birbirine geçirmişti.Taksiciye yanlış adrese geldiğini , taksi çağırmadığımızı söyleyerek gitmesini sağladım.
Justin afallamış gibi bana baktığında ne yaptığımı kestirmeye çalışıyordu."Beni eve götür Justin" kollarımı boynuna sardım ve dudaklarına dudaklarımı bastırdım.
"Eve gitmek istiyorum"*
"Sakin olmayı dene" Justin tedirginlikle dudağını dişledi.
"Her şey iyi olacak" kucağında duran elini güven verici bir şekilde tuttum ve gülümsedim."Hadi gidelim"
Arabadan hızla inip evime ilerledim.Bu sırada Justin beni arkamdan takip ediyordu.Kapı zilini bir kaç kez çaldım ve içerdeki sesleri dinledim.
Justin kolunu belime sardı, dudaklarına bir gülümseme yerleştirdi.Annem kapıyı soluk bir ifadeyle açtıktan sonra , şişmiş gözlerini bana çevirdi.
"B-broke" Koşarak boynuna sarıldığımda annem ağlamamak için kendini tutuyordu.
"Baban buna çok sevinecek!"Justin , kendini hiç olmayacak kadar suçlu hissediyordu.
Ailemin bu hale gelmesinin tek sebebi kendisiydi.
Justin Bieber
Yaklaşık bir saattir Broke ile kahvaltıyı hazırlamaya yardım ediyorduk.
Sonuçta onun erkek arkadaşı olarak tanıtılmıştım ve bu konuda kesinlike rahatsızlık duymuyordum.
"Her şey hazırsa oturabiliriz"
Annesi bana minettar bir şekilde baktığı sürece kendimi öldürme isteğim gittikçe artıyordu.Kızını kaçırdığımı ve ona zorla dokunduğumu öğrenirse ölene kadar hapis yatardım.Gerçi bunu o kadar sorun etmiyordum.
Sanırım hapse girmekten korkuyordum çünkü Brooke'u bir saniye bile görmezsem hayata katlanabileceğimi sanmıyordum.
Onun kokusunu unutmak belki de benim için kıyametin gelmesi demekti.Her gün onun o ezberlediğim vücudunu unutmak işkence gibi gelecekti.
Brooke elinde tuttuğu kahveden bir yudum aldı ve benim bu kibar halimi gördüğünden beri gözlerini büyüterek beni izlemekteydi.
Derin dekoltesinden gözüken göğsüne gözüm kayarken fark etmiş olacakki ceketin fermuarını neredeyse boynuna kadar çekti.
Dudaklarını hareket ettirirken kaşlarını çattı.
"Tanrı aşkına Justin" iyi ki dudak okumayı biliyordum.*
"Görüşürüz Brooke" belki de en zor an gelip çatmıştı.
O evde kalıyordu ve ben gidiyordum.O kazanmıştı, ben kaybetmiştim.
Ne zamandan beri böyle duygusal bir adam olmuştum anlayamıyordum.
Kollarımı beline sardım ve sanki bir daha tadamayacakmış gibi hissettiğim dudaklarına uzun bir öpücük kondurdum.
Daha fazla devam etmek istiyordum.En azından onun her yerini tekrar ezberleyeyim istiyordum ama annesi küçük çaplı bir öksürükle burada olduğunu hatırlattı.
Brooke parmağını yanağımda gezdirdi.
"Hoşçakal Justin"
"Hoşçakal Brooke"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Body Rhythm ➵ Justin Bieber
FanfictionSıcak ve ağır arzum, kan dolaşımımla çağlarken ve...sinir uçlarımdan nefesime kadar her şeyimi etkilerken inledim.Kalbim göğsümden fırlamaya çalışarak gümbürderken,kulaklarım pompalanan kanla zonkluyordu. Ve dudaklarım sadece adını söylüyordu.