K.K 1

486 20 0
                                    

DÜZENLENDİ!
Mutlimedia; Mert Keser

Özel okulumun cumartesi günü etüdünü sıkıntıyla dinliyordum. Camdan dışarı baktığımda hava kararmıştı. Artık çıkma vaktimin geldiği anlamıştım fakat kontrol etmek için saate baktım. Zilin çalmasına çok az bir süre kaldığını farkettiğimde çantamı toparladım. Zil çalınca da sınıftan ve okuldan çıkış yaptım.

Otobüs durağıma, gidiyordum. Tam durağın olduğu sokağa girecekken, bir araba yanaştı ve camı araladı. Gerçekten sırası mıydı?

"Güzellik gideceğin yere bırakalım istersen."

"İstemez, hadi kardeşim sen yolunuza ben yoluma."

"Amma naz yaptın be güzelim. Hem biraz eğleniriz." dediğinde, kolay kurtuluş olmadığını anladım ve çantamdan biber gazını çıkarıp yüzüne sıktım.

"Al sana naz!" dediğimde, adam bir kaç küfür mırıldandı ve gaza basıp uzaklaştı. Erkekler bizden üstün değiller. Belki daha güçlü olabilirler ama onlarda insan bizde insanız. Onların yumrukları varsa, bizimde sözlerimiz ve biber gazımız vardı. Bir iki serseriye kendimi yedirmezdim ben. Annemin kızı olmak bunu gerektiriyordu.

Durağa geldiğimde hemen ardımdan otobüsüm geldi. Otobüse bindim ve boş olan bir yere oturdum. Tam karşımda iki teyze vardı ve bana bakarak konuşuyorlardı.

"Hatçe, Maşallah ne güzel kız demi. Gız aynı benim gençliğim." dediğinde, hafif bir tebessüm ettim. Teyze mavi gözlü ve tatlıydı. Gençliğinde güzel bir bayan olduğu belliydi.

"Gız kezban, bunu benim zengin oğlanın çocuğuna mı ayarlasak?" dediğinde hafif güler gibi oldum ama toparladım. Daha tanımadıkları bir kızı torununa ayarlama derdinde olması komikti. Yine de teyzecim, yakışıklıysa ayarlayabilirsin.

"Evladım bakar mısın?" dedi az önce torununa beni ayarlamaya çalışan teyze.

"Efendim, teyzecim." Cebinden çıkardığı bir resmi bana gösterdi. Sünnet kıyafeti giymiş küçük bir çocuk vardı. Anlamaz gözlerle teyzeye baktım.

"Bak, bu benim torunum Serkan'ın küçüklüğü. Şimdi boylu, poslu, yakışıklı bir çocuk. Tanışın bence. Anandan, babandan isteriz seni." dediğinde, burukça gülümsedim. Annen ve baban.

Babam, dokuzuncu sınıfın başında, elli yaşında varlıklı bir adamla beni evlendirmeye çalışmıştı. Babamı bu durumdan vazgeçiremeyen annem, düğününden kalan yüklü miktardaki altınlarını ve ordan burdan kazanıp, üniversitem için biriktirdiği yaklaşık üç bin lirayı vermişti. Evden gidip, başka yerde yaşam kurmamı onu duşunmememi tembihlemişti. O evden çıkarken, bir söz vermiştim kendime. Üniversitemi bitirip, bir iş sahibi olduğum zaman annemi yanıma alıcaktım. Tam dört yıldır kokusuna, sesine ve yüzüne hasrettim. Çok özlemiştim onu.

"Teyzecim, teklifin için teşekkür ederim ama ben evliyim." diye bir yalan söylemiştim. Yoksa bu iş uzardı. İneceğim yere geldiğim zaman, teyzelere iyi akşamlar dileyip, otobüsten indim.

Şimdi ise geldik ıssız sokağa. Sokağın iki tarafında ağaçlar çok sık olduğu için sokak karanlıktı. Yine sokakta ilerlerken, ağaçların arasından bir hışırtı duydum. Tinerci olabilir diye düşündüğüm için çantamdan biber gazını çıkarttım ve adımlarımı hızlandırdım. Birden önüme kırmızı gözlü korkunç bir yaratık çıkınca, çığlık attım ve ters yöne doğru koşmaya başladım. Fakat yaratık yakalayıp belimi ısırdığında acıyla çığlık atıp, yere düştüm. Etrafıma baktığımda, yaratık gitmişti. Sokağın sonundan birisi hızla koşarak geliyordu. Gözleri parlak bir maviydi, uzaktan belli oluyordu. Bu da mı bir yaratıktı?

Yaklaşan adamın yüzü görüş açıma girdiğinde acımı unutup, içimden koca bir oha çektim. Bu çocuk neydi böyle? Hayatımda gördüğüm en taş kişi sanırım bu çocuktu. Yanıma eğildi ve bel kısmı parçalanmış tişörtüme baktı.

"Kırmızı gözlü bir yaratık mı ısırdı seni?" dediğinde, başımla onayladım.

"Seni de ısırdı demek piç herif. Bak bana belki güvenmiyorsun ama iyi biriyim. Sana olanları da anlatıcam. Yaran derin, lütfen itiraz etme ve benimle gel. Sana yemin ederim bir şey yapmıcam."

"Kimsin daha bilmiyorum bile! Sana nasıl güveneyim? Daha az önce ne olduğu belirsiz bir şey geldi beni ısırdı ve şimdi sende benimle gel her şeyi anlatıcam diyorsun!" dediğimde cebinden kimlik çıkarttı ve yüzüme gösterdi.

"Mert. Mert Keser. Şu meşhur Keser Holding'in tek varisi. Şimdi benimle gelicek misin, Vahşi Kız?" Keser mi? Okulumun sahibinin oğlu mu? Cidden bugün yaşadıklarım eşşek şakası filan mıydı? Ev, okul ve iş arası turlayan bir insandım ben. Rutinim aşırı klasikti. Şu yarım saat içinde yaşadıklarıma bir bakın. İlk önce değişik bir yaratık ısırıyor ve nedense canım çok az yanıyor. Sonra okulumun sahibinin oğlu geliyor karşıma. Hemde parlayan mavi gözleri sonradan koyu kahve rengini alıyordu.

Ayağa kalkmaya çalıştığımda canımına acısıyla oturduğum yere düştüm. Halimi gören Mert beni kucağına aldı ve sokağın çıkışına doğru götürmeye başladı.

"Ben kendimi tanıttım, Vahşi Kız. Peki ya sen kimsin?"

"Melisa Deniz. Klasik bir lise son öğrencisiydim şu yarım saate kadar." dediğimde kahkaha attı. Kahkahası çok etkileyiciydi. Dişleri bembeyaz ve kusursuzdu. Kaslı ve uzundu. Hafif sakalları onu karizmatik ve olgun yapıyordu. Bir çok kızı kendine kolayca aşık edebilirdi.

"Birazdan duyacaklarından sonra hayatın hiç klasik olmayacak buna emin olabilirsin Melisa." Ne demekti bu şimdi?

717 kelime. İlk bölüm için gayet iyi. Wattpad şifremi rüyamda görünce girdim ve hikayemi tekrardan okudum. Tamamen saçmalıktan ibaretti. Buna rağmen, 5K'yı geçik bir okunma almıştı. Bende olay akışını aynı tutarak hikayeyi yeniden, daha düzgün bir şekilde yazmaya karar verdim. İyi ve kötü yorumlarınızı bekliyorum. Vote atmayı ve okuma listenize eklemeyi unutmayın! Hepinizi çok seviyorum♡. Ayrıca yazım hatalarım için özür diliyorum, bir sonraki bölümde görüşmek üzeree.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Sep 24, 2017 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Kurt Kız (Düzenleniyor!)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin