Ufak bir temasla gözlerimi araladım, galiba bana dokunmuştu. Hemen yanıma dönüp baktım. Kimse yoktu. Neden? Yoksa hayal mi görüyordum. Ama bu olamazdı ki. Ses tonunu bile unutmuşken onu nasıl hissedebilirdim. Birini yanlızca hayal ederek gerçeğe dönüştürebilmek mümkün müydü ? Yanlızca sevgini kullanarak. Güzel soruydu. Bunun bi hayal olamayacağını düşünerek yerimden kalktım. Koskoca şehirde onu aramaya karar vermiştim hemde gecenin bu saatinde. Olsun ona değerdi. Emindim bunun bi hayal olmaması gerekirdi. Çünkü onu gerçekten hissetmiştim. Montumun önünü kapatmıştım. Yavaş adımlarla dalgın dalgın yürüyerek ilerledim. Sonra birisine çarptım. Yüzümü bile kaldırmadan Özür dileyerek yola devam ettim. Çarptığım kişi bekledikten sonra arkamdan koştu. Kolumu kavradı. Kendine döndürdü beni. O an sadece gözler konuşuyordu...
***
Ben yılların acısını çıkara çıkara çıkara büyük bi özlemle bakıyordum ona. Tanımıştı beni. En çokta buna sevinmiştim. Ama o gözlerindeki ifade nefret doluydu. Sanki ona bişey yapmışım gibi... yapmışmıydım yoksa? Kolumu bi ara çok sıktığını farkederek bıraktı bir iki adım geriye attı ve koşarak uzaklaştı. Ben olduğum yerde kalakalmıştım. Birsey düşünemiyordum çünkü. Şu yarım saat içerisinde neler gerçekleşmişti.
***
Eve gidip yatağa attım kendimi acaba yine mi hayal görüyordum? Belkide sevgimle gerçeğe dönüştürmüştüm onu? Belki de düşüncelerim onu buralara kadar getirmişti. Hasret varsa bir yerde mutlaka vuslat da olmuş olmalı , kavuşmazsak özlemezdik çünkü. Yarın okuldan sonra aynı yere gidecektim sıkı bi uyku uyumak istiyordum yavaşca gözlerimi kapadım. Her zamanki gibi onun geldiği tek yere: rüyalarıma doğru yolculuğum başlamıştı...
***
Sabah alarmı kapatıp giyinmeye başladım. Günün sonunu bekliyordum aslında. Aynı yeri, aynı zamanı, aynı şeyleri... Aynı otobüse binip okula vardım. Okulun ilk günü dahil kimseyle konuşmak istemiyordum. Bi anda bu kadar insanı burada görünce aklıma 4 yıl önceki otobüs kazası gelmişti. Bütün arkadaşlarımı kaybettiğim o kaza... Kendimi iyi hissetmiyordum aklıma geldikçe de kötü oluyordum zaten. Yavaş yavaş sendelemeye başladım. Tam düşecekken bir kol kavradı belimden:
- İyi değilsiniz
Bu ses... Yine mi oydu. Yoksa yine mi hayal görüyordum? Kaldırdım kafamı:
-Teşekkür ederim.
Evet oydu bu. Yine aynı saçlar. Yine aynı ses tonu. Aynı bakış onda duruyordu. Dün de karşılaşmamışmıydık sanki? Şuan beni görünce şaşırması gerekiyordu. Neden ilk defa tanışıyormuş gibi yapıyordu ki? Elini uzattı:
- Merhaba Ben ...
Adı kulaklarımda yankılandı. Nasıl hatırlamazdı beni. Nasıl bu kadar soğukkanlı olabilirdi ki... Onu orda bırakıp yürümeye başladım. Artık benim için bazi şeyler değişmeye başlamıştı. Önce onun varlığını kanıtlamam gerekiyordu. İşim çok zordu...VOTE VE YORUMLARINIZI EKSİK ETMEYIN ARKADASLAR. OLUMLU YADA OLUMSUZ HER TÜRLÜ YORUM BIRAKABILIRSINIZ.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Gökyüzü Hikayesi
ChickLitDüşüncelerin hikaye ile buluştuğu kitap... Eminim kendinizden bir şeyler bulacaksınız...