Okulun ilk Günü

49 2 2
                                    

Okulun ilk günüydü. Dün koleje yazdırılmak yerine bir devlet okuluna kendimi yazdırdım. Babam ise okul müdürü babamın arkadaşı olduğu için izin vermişti. Siyah bir dar pantolon giymiştim. Üstüne babamın doğumgünümde hediye aldığı gri bir üst giydim. Sarı saçlarımı açtım. Saçlarım neredeyse belime geliyordu. Saçlarımı düzleştirmiştim. Ardından mavi gõzlerim daha da belli olsun diye bir göz kalemi çektim. Kahvaltı yapıp evden çıktım. Babam arabasını ve şöförünü bana bırakmıştı. Ama Yiğit Güler'in kızı olduğumu Istanbul'da olduğu gibi burada da saklayacaktım. Okulun arka tarafında kimse görmesin diye inmiştim. Fakat sarı saçları yeşil gözleri olan bir çocuk beni gördü. Benim yaşlarımda görünüyordu. O da bisiklet park etmeye çalışıyordum. Göz göze geldiğimizi fark edince önüme dönüp okula yürümeye başladım. Ne kadar gösterişsiz durmaya çalışsamda herkes bana bakıyordu. Okul müdürü sandığım adam anons yapıyordu. Gerçekten de öyleymiş. Okulunuza önemli birisi geldi , dedi. Ama babam onun kızı olduğumu söylememek istemediğimi biliyordu. Ve bunu müdüre söylediğini söylemişti. Müdür başka bir konuyla devam ettiğini duyunca babamın söylediğini anladım. Istiklal marşı okuduktan sonra herkes sınıf listesine baktım. 12 / B di. Sınıfa girdim .
Boş sıra var mı diye baktığımda sadece bir yer boş olduğunu gördüm. Ve oraya oturdum. Yanımdaki erkek uyuyordu. Müdür Bey sınıfa gelene kadar yüzünü görmedim. Müdür gelince kalkmak zorunda kaldı. Ve göz göze gelmiştik. Bu olamazdı. Sabah gördüğüm çocuktu. Müdür beni dinleyin dediğinde birbirimize bakmak yerine müdüre dönmüştük. Yemekhane yurt hakkında konuşma yapmıştı. Arkadan birkaç kişi yemekhane parasını duyunca itiraz etmişlerdi. Müdür bir şey yapamayacağını söyledi. Ve çıktı bende hemen müdürün arkasından çıktım. Insanlara yardım etmek istiyordum. Ve bu yüzden okuldaki çoğu şeyi benim ödemek istediğimi söyledim . Israr edince tamam demek zorunda kaldı. Ardından bir şey rica ettim : bunları benim yaptığımı kimseye söylememesini ... kabul etti bende sınıfıma geçtim.




Arda'nın ağzından

Sabah lüks bir arabayla gelen , uzun sarı saçlı kız tekrar yanıma oturuyordu. Zengin olduğunu anlamıştım. Ama niye böyle bir okula geldiğini anlamıyordum. Ismimi sordu. Ona kaba davranmıştım. Çünkü bana göre biri olmadığını düşünüyorum. Birkaç ders sonra bana yine soru sormaya devam etti. En sonunda sinirlenip bağırmıştım. Kırıldığı belliydi. Ama hala düşüncem değişmemişti. Bütün gün hiç konuşmadık. Okul bittip zil çaldığında bisikletimi almaya gittim. Adını defne olarak öğrendiğim kız da sabah bindiği arabasına bindi. Bisiklet sürerken yine aklıma çocukluk aşkım geldi. Onun da ismi Defneydi. Ve sarışındı. Ama Defne öldü diye öğrenmiştim. Hatta ölmeseydi yarın doğum günü olacaktı. Bir an içimi korku kapladı. YA O DEFNEYSE ?kafam çok karışıktı yıllardır öldü sandığım haberini alamadığım kıza benzer bir kız görmüştüm. Bunları düşünürken eve hızlı bir şekilde gelmiştim. Ve hemen odaya koştum. Odamda küçükken ikimizin çekildiği fotoğraflara baktım . Çok benziyordu. Kafam karışmıştı. Daha sonra hemen leptobumu alıp yatağa geçtim. Ardından Yiğit Güler'le ilgili haberlere baktım. Aslında bunları ezberlemiştim. Ama yinede tekrar bakıyordum. Mutlaka defneyle ilgili yani Yiğit Güler'in kızıyla ilgili bir şeyler bulmalıydım. Haberleri incelerken 05.07.2005 tarihine yani kazanın o günüyle ilgili jaberi inceledim. Yiğit Güler'in eşinin yani Defne'nin annesinin öldüğünü ve şöförlerinin öldüğünü yazıuordu. Ama defneyle ilgili hiç bir şey yazmıyordu. Ne yapacağımı bilmiyordum. O gerçek Defne yani benim Defnemse yarın doğum günü olacaktı. Yarını beklemekten başka yapacağım bir şey yoktu.

Basitliğin Içindeki KarmaşıklıkDove le storie prendono vita. Scoprilo ora