Eksik...

43 2 1
                                    

Bu biraz da mektup misali... Yada duyulan özlem, sitem her ne ad konarsa olmayışına, yarım kalmışlıklara. Ben çok konuşurum ama son zamanlarda hiç bir kelime hislerimi dillendirmeye yetmiyor. Bu defa konuşmasam duyar mısınız sustuklarımı?

Yani neresinden başlasam bilmiyorum yazmaya. Ucu bucağı olmayan bir nokta da öylece kala kalmış hayatımı seyrediyorum. Gerçi hayatım sizi çokta enterese etmeyebilir bunu da biliyorum. Fakat bu yaşımda o kadar çok şey yaşadım o kadar çok hayat tecrübesi edindim ki bunları sizlerle paylaşacağım. Kendinizden eminim ki bir şeyler bulacaksınızdır.

İlk soru; Sevmek mi ? Sevilmek mi ?
Ben hayatım boyunca hiç aşık olmadım. Hiç kimse için ölüp bitecek bir hal almadım. Ama öylesine çok öylesine temiz öylesine saf sevdim ki birini. Onunda beni sevdiğine inandırmaya çalışıyorum en azından kendimi. Yok yokk. Sakın yanlış anlamayın ben mükemmel değilim. Ama sevdim mi çok severim. Sevmek ne yüce bir his. Herkese nasip olmayan. Ama insanın duygularına sınır bırakması ne kadar da saçma öyle değil mi. Mesela ben seni seviyorum. Tamam ne kadar da güzel ama sadece seviyorum kemeri kadar seviyorum. Daha da olmaz dercesine. Ama ben seni hissediyorum o kadar derinde o kadar içimde o kadar fazla. İliklerime kadar. Bu cümle daha sıcak daha içten değil mi ? Seviyorum kelimesi artık öyle bir hal almış ki herkesin ağzında sakız olmuş. Afedersiniz ama bi kediye bir köpeğe bile sorsanız iyi olan her şeyi herkes sever. Bazı şeyler onu herkeslikten ayırmalı. O herkes olamaz ki....

"Hissettiğim"
Herkes her zaman daha iyisini ister hiç bir zaman elindekiyle yetinmeyi bilmez. Ama bazen öyle biri çıkar ki karşınıza neydim ne oldum dersiniz. Sizin tüm kapılarınızı aralar. Benim kahramanımın adı Taner... Herşeyimin nedeni sonucu. Gülme nedenim, üzülme nedenim. Kimi zaman ağlatan çoğu zaman da huzur dolduranım. Ve ben bu adamı iliklerime kadar hissediyorum...

"Uzun lafın kısası"
Ona sarılmak mesela, kokusunu nefesin kesilene kadar içine çekebilmek. Yani nasıl anlatsam bilmiyorum. Yağmurdan sonra çıkan toprak kokusu gibi rahatlatıyor, huzur dolduruyor. Evet tam da üzerine bastınız o benim huzur kokanım. Nefesinden öptüğüm adam. Ve ben sanırım bu adamla yaşlanmak istiyorum. Gülüşünün kıyılarında kayboluyorum. Gözlerindeki parıltı, aydınlık ben her baktığımda biraz daha içine hapsediyor. Dört dörtlük bir insan değil. Ama söylediğim gibi ben çok fazla hissediyorum...

Not: Hikâyemize başlamadan önce bahsetmek istedim. Hissetmeniz dileğiyle...

Yarım Kalan Bir Şeyler...Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin