Multimedia:Bora
Akın'la partiye geldiğimiz yerin bir clup olduğunu fark ettim. Acaba kıyafetim buraya uyar mıydı?Bence uyardı ya uyardı. Kız kıyafetinin neresi uymayacakmış bakiyim,çok güzelsin maşallah. Gel bir tüküriyim suratına.
Ayy iç sesim saol şuan seni çok sevdim. Ama tükürme yaa.tamam tamam tükürmem gız. Saol benim canım iç sesim yawf. Tabisi de canınım başka canın yok,olmucak da tabisi.
Olsa da kimse senin yerini tutamaz canısı...
-Melisa iyi misin?
-İyiyim niye iyi olmayayım ki?
- Bilmiyorum dalıp gittin de..
- Yok bir şeyim yaa yok yani sorun yok.
-Yani bir şey var.
-Hayır ikisi de yok yani hem bir şey yok hem sorun yok anlatamadım boşver.
- Tamam.
-Tamam.
İçeri girdiğimizde biraz ortalığa göz gezdirdim. Bazı köşekerde L şeklinde siyah koltuklar vardı. Siyah olmasına rağmen ortamı karartmamıştı. Zaten o koltukların önünde de turkuaz mıdır mavi midir nedir herneyse o renkten masalar vardı,ama ben size demiştim renklerle aram iyi değildir diye. Dememiş miydim? Demiştim.
Yeter kapa çeneni benim gibi nazik bir iç sesi bile çirkefleştirdin ya helal olsun be sana aferim.
Çoook thank you iç sescimcim. İç sesimle yaptığım She'zofren 'ce-hidnsşsnslaş iğrençleştim mi ne??-konuşmayı kesip Anıl'a odaklandım. Anıl'ın yanına 3 kişi gelmişti. Ne ara geldiler hiç bir fikrim yok,doğrusu umrumda da değil.
Anıl 'Bu Melisa' dedi. Sonra kahverengi saçlı,kahverengi gözlü,uzun boylu biraz da şebeğe benzeyen bir çocuğu göstererek 'Bu Bora' dedi. Ardından yanındaki kızıl saçlı kızı gösterdi'Bu da Buse' dedi.(Buse ve kıyafeti)
Sonra elini indirdi ve ' Bu tanıştırma işi ne zormuş yaa Onur'la da siz tanışın banane'dedi. Yemin ederim bu çocuk tam bir salak siz tanışın derken bile kendisi tanıştırmıştı. Elimi Onur'a uzatarak'Ben Melisa tanıştığıma memnun oldum'
'Melisa olduğunu hem Anıl'ın senle başımızın etini yemesinden hem de Anıl az önce adını söylemesinden biliyorum.'dedi.(Onur)
Bu çocuk benden bile çok konuştu yaa. Annem bu durumu,yani benden daha fazla konuşan birilerinin olduğunu görse gözleri yaşarırdı yemin ederim.
'Huhu Melisa' Anıl'ın sesiyle kendime geldim. Ben böyleyim işte içimden konuşurken dalıp giderim. 'Efendim Anıl?'
'Oturmayacak mıyız hep burada mı dikileceğiz acaba ?'
'Tamam ya hadi oturalım ben de yoruldum zaten.'
'Yorulduğuna yemin eder misin lütfen yarım saattir kapının önünde dikiliyoruz yeminle yoruldum yaa'
Anıl'ın dediklerine sadece göz devirmekle yetindim. Bu arada Anıl'da benden çok konuşuyormuş vay be. Bunları eve gidince kesinlikle anneme anlatmalıyım. Ama ablam duymasın. Hoş onun eve uğradığımı var ki. Siz şimdi niye ablan duymasın ki diye soracaksınız tabi haklı olarak. Ablam hemen'yoksa sen o çocuklardan hoşlanıyomusundan girip aşıksından çıkaracaktı. Adım gibi emindim. O yüzden ablama belli etmeden anneme anlatacaktım ya da anneme hiç anlatmam ama benimle bir konuda bile olsa gurur duymalı değil mi?
'Aman bee' Yine ve yine Anıl'ın sesiyle irkildim.
'Ne oldu be?'
'Bir de ne oldu diye soruyor musun ?'
'Evet soruyorum,ne oldu?'
'15 dakikadır sana bir şey anlatıyorum ama sen beni hiç takmıyosun bile yaa'
'Tamam ya özür dilerim dalmışım. Sen ne diyordun?'
'Kamp açılacakmış biz gideceğiz sen de gelmek ister misin?'
'Ne kampı bu?'
'Doğa kampı gibi bir şey.'
'Burda zaten yapacak bir şeyim yok gelirim. Peki bu kamp ne zaman?'
'İki hafta falan var açılmasına'
Biz böyle konuşurken Buse bizim aramıza-konuşmanın arasına fesatlaşmayın- girdi. Aslında cana yakın bir kızdı. Onunla iyi anlaşacağa benziyorduk.
'NEEE?'
'Ne bağırıyosun kızım yaa'
Bu seferde Onur araya girmişti. Bora da ben de girsem olmaz diye
'Kızım kulaklarıma tecavüz ettin resmen o nasıl bir sestir'dedi.
Bora'nın demesiyle ilk başta herkes mal mal birbirlerine baktı. Sonra bir kahkaha koptu. Ben ne olduğunu daha idrak edememiştim. Ben onlara mal mal bakarken onlar zor bela sustu.
'Bunun neresi komik?'
'Her yeri'
'İğrençsiniz'
'Eyvallah'
Anıl ile konuşmamızı yine Buse araya girerek bozdu.
'Kampın başlamasına iki hafta kadar bir süre var ve bizim alışveriş yapmamız gerekirken sizin konuşmanıza bir bakın yaa'
'Şuan partideyiz ve alışveriş yapamayacağımıza göre?'
Bu sefer gerçekten doğru bir şey söylemiştim. Ben bu kızla iyi anlaşacağa benziyoruz demiştim değil mi? Ah! Yanılmışım,aslında bu kadar alışveriş meraklısı olmasa iyi kız gibi duruyor. Artık zaman gösterecek anlaşıp anlaşamayacağımızı. Bunlar yine neyden bahsediyo acep? Ne çok konudan konuya atlıyorlar be!
'Melisaaaa!'
'Efendim Bora?'
'Amaaan sende ne daldın be sabahtan beri'
'Pardon ama sanane benim dalıp dalmamamdan he sa-na-ne'
'Sakin ol şampiyon'
Bora bana sevimli sevimli bakarken ona daha fazla sinirli kalamadım ve;
'Sen ne diyecektin Bora?'
Diye sordum. O ise,
'Unuttum'dedi. Yine herkes gülmüştü sadece bir değişiklik vardı bu sefer bende çok çok azıcık da olsa gülmüştüm. Ne yapayım benim elimde olan bir şey değil bu.
Bora 'Heh hatırladım,'dedi. 'Bizim tayfa olarak yarın şu kamp şeysi için alışverişe gideceğiz. Sen de gelmek ister misin?'dedi,
'Söz alışveriş esnasında seni fazla sıkmıycaz hem Buse'de sıkılmamış olur. Hatta biz yokmuşuz gibi gidip eğlenin,nasıl fikir? Bence çok müko bir fikir.'diye de laflarını tamamladı. Dikkat ederseniz laflarını diyorum çünkü çocuk o kadar fazla konuştu ki anlatamam. Bora'nın benden bir cevap beklidiği aklıma gelince ona doğru döndüm. Ne diycektim ben şimdi? Hayır desem cidden kırılıcaklar bunu onların gözlerine baktığınızda bile görebiliyorsunuz. Evet dersemde ben yorulacağım ama bu kamp için benim de alışverişe gitmem lazım ve annemle de gidemeyeceğime göre -olayları biliyosunuz- galiba kabul edicektim. Yani annemden yine aynı eziyeti çekmek istemiyorsam kabul etmeliydim. Ağzımı açtım ve aklımdan geçenleri Bora'ya da söyledim,
'Kamp için benim de alışverişe gitmem gerekiyor ve annem ile gitmeyi hiç istemiyorum. O yüzden kabul ediyorum.' Annem ile ilgili olan detaya inşallah takılıp sormaz derken o bağırırarak üzerime uçtu. Bir insan teşekkür etmek için bir insanın üzerine uçar mı? Soruyorum size uçar mı? Bence uçmaz da hani. Ben bugünü sağsalim atlatırsam bir daha ölmem galiba.
Daha Buse duymadı. Bence Buse duymadan sen buradan tüy. İç sesim cidden haklıydı. Bora üzerime atladıysa o kim bilir neler yapardı neler. Zaten bu parti olayı da beni sarmamıştı. O yüzden kaçmak benim için çok daha kolay olacaktı.
'Ben bir kavaboya gidip geliyorum.'
dedim,çantamı da aldım ve önce lavabonun yolundan gitmeye başladım. Sonra bizimkilerin başka bir işle uğraştıklarını kanıtlayıp koşar adımlarla çıkış kapısına geldim ve çıktım. Sonra belki benim yokluğumu fark ederler de peşimden gelirler diye adımlarımı biraz daha hızlandırdım. Beş on dakika sonra eve gelmiştim. Beni merak etmiş olma ihtimallerine karşı Anıl'a başımın ağırdığını ve eve geldiğimi anlatan kısa bir mesaj yazıp yolladım. Kısa süre içerisin de mesajımı görmüş hatta 'iyi misin?'diye nesaj atmıştı. Ben de 'hala başım ağrıyor ama önemli bir şey yok,uyursam geçer. İyi geceler.' Yazıp yollamıştım. Aslında yalan değildi başım cidden ağrıyordu. Üstümü değiştirdim. Biraz atıştırdım. Ağrı kesici içtim ve başımın ağrısının geçmesi ümidiyle bir karanlık yolculuğa daha merhaba dedim.
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
Arkadaşlar bu yazdığım en uzun bölümdü ve beni cidden çok uğraştırdı. Tam iki defa taslaklar silindi en baştan yazdım. Aslında daha uzun yazacaktım alışveriş yerinide bu bölüme yazıcaktım ama yine silinirse diye korkuyorum o yüzden yayınlıyorum zaten. Her neyse uzatmayayım. O kadar emek verdim bir yıldıza basmayı çok görmezsiniz inşallah. Bir sonra ki bölüm de görüşmek üzere.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SEVGİLİM-DÜZENLEMEDE-
Novela Juvenil-Neden geldin? -Seni özlemiş olamaz mıyım? -Hani ben sürtüktüm?! Sürtük olan biriyle işin olmazdı? Ne bok yemeye geldin yine? -Tamam,haklısın. -Haklı mıyım? Olmaz sen her şeyin daha iyisini bilirsin sen sürtüksün dediysen eğer ben sürtüğümdür kesin...