Bölüm 4.
Edro'dan :
Başına gelecekleri bilmiyor. On bir şey olacağı korkusu içimi sarmış durum da. Şayet beni ona çeken bir şey varmış gibi hissetmem normal mi? Duygular arsızdır. Bir kere hissettiysen kırılmaya mahkumsundur. Bunları hissetmekten korkuyorum. Erkeklerde hisseder kırılır ağlar. Ama gözyaşları değerlidir. Ona nasıl davranmam gerektiğini bilmiyordum. Ruhu ızdırap çekiyordu görüyordum. Ruhu ızdırap çeken birinin kalbini kırarsan onu öldürmüş olursun.
ATS töreninden döndüğümüzde kapıda bana seslenen Seyta görevlisi işlerin yolunda olmadığını gösteriyordu. Apar topar beni tutmaları ile afalladım.
"Ne yapıyorsunuz?" dedim sinirle. Farkındaydım. Burada olduğunun elbet bir gün fark edileceğinin farkındaydım.
"Başkan seni istedi." Dediğinde buz kestim. En son beni istediğimde babamla annemin bir casus olduğunu söylemişti. İğrenti içinde yüzünde bakmıştım. Yalanlar direnirdim. Sırf Siya ya bir şey olmaması için o zaman susmuştum. Şuan susmam için iki nedenim varmış gibi geliyordu. Duygularım harmanlanmış gibi hissediyordum. Yaka paça Başkanın yanına getirildiğimde beni başkanın önüne doğru ittiler. Bu beni sinirlendirmişti. Bir hışımla ayağa kalktım.
"Köstanlarını üstüme salmıştın. Ne oldu?" dedim. İçimden sakin olmamı kendime fısıldıyordum.
"Ah Edro. Ne bu sinir? Çocuklar Edroyu neden iyi ağırlamadınız." Dediğinde devrelerimin yandıüını hissettim. Ama sakim kaldım.
"Beni neden çağırdın?"dedim. Sesimi kısık tutmaya özel göstermiştim. Ruhum direnç için bağırırken çağresizdim.
"Benim aradığım bir şey sendeymiş diye duydum. Onu istiyorum." Dediğinde suratına iğrenç sırıtması yayılmıştı. Tanrı şahit şuan onu öldürebilecek sinirdeydim. Dayan dedim. Dayan Edro Siya için .. Mehir için dayan.
"Neyden bahsettiğini anlamıyorum." Dediğimde güldü. Samimi bir gülüş değil şeytani bir gülüştü.
"Çocuklar öğretsin ozman. Çocuklar ?" dediğinde başımın belada olduğunu anlamıştım. Çocuklar diye hitap ettiği köstanlar kolumdan tutup beni sürüklerlerken direnemedim. Sahi dirensem ne olacaktı. Kim kurtaracaktı beni? Uros zindanlarının önüne gediğimizde beni neyin beklediğini az çok tahmin ediyordum. Bu zindan ünlü bir zindandı sağ çıkan pek bulunmuyordu. Hücrenin birinin içine sokulup kolumdan zincirlendim. Beni ne bekliyordu? Derken köstanlar hücreden çıktılar. Cam kapı kapatıldı ve kitlendi. Bu kadar mı diye düşünürken bir düğmeye baslamalarıyla ayaklarımda hissettim o sıcaklığı. Su. Çamur içinde ve daha neler olduğu belli olmayan bir kahve gri karışımı bir su hızla hücreye dolarken panik bile yapmadım. Su dolup tam boynuma kadar çıkınca durdu. Daha ne olabilir diye üşünürken ayağıma dolanıp ısırmaya çalışan şeylerle gözlerimi pörtlettim. Vucudumu her ne ısırıyorsa yara açtığı belliydi. Su da aşırı dozda mikrop içerdiği için yaralarımın genişleme ihtimali yüksekti ve zaten yanmaya başlamıştı. On bulduğu sanarken sırtıma saplanan iğnelerle inledim. Bu fazlaydı. Acı çekilemez derecedeydi ve benim gücüm şimdiden tükenmişti. Bir sonraki iğne saplamalarına dayanamadımve bağırarak kendimi suya bıraktım.
_____________________________________________
Mehir'den :
Siktir. Yaptığım güç gösterisinden sonra apar topar kollarımdan tutulmuş ve içeri sokulmuştum. Başkanın yanına götürülürken son duamı ediyordum. Korku mu? Donuma kadar korkuyordum. Ama o'nun için değerdi. Benim kimsem kalmamıştı. Ama o'nun Siyası vardı. Onu tek bırakamazdı. Başkanın odası olduğunu düşündüğüm yere itilince dengede duramadım ve önümde duran kişinin dizi dibine düştüm. Kafamı kaldırdığımda bunun Başkan olduğunu anladım.
"Küçük casusumuzda gelmiş. Edro'yu mu kurtarmaya geldin?" dediğinde bunun tuzak olduğunu anladım. İkimizide yakamazdım. Sevimsiz bir gülümsemeyle sordum.
"O da kim?" dediğimde düzünde değişen mimikler dahada keyiflendirdi beni. Arkamdaki adamlara göz işaretiyle bir şeyler yaptı ve anında odadan dışarı sürüklendim.
"Hey hey nereye !" diye çığırdım fakat beni takan olmadı. Değişik motifli duvarlı yollardan geçtik ve zindan kapısına benze bir kapın önüne geldiğimizde durakladık duvarda görmediğim bir yere dokundu ve kapı gürültüyle açıldı. Lağım gibi kokan bir yere girdik. Kafamı kaldırdığımda onu gördüm. Edro. Baygındı. Kafasını kaldırmaya çalışıyordu. Kalbim kasıldı canım acıdı. Benim yüzümdendi. Ama ben istememiştim ki buraya gelmeyi. Onu bu halde görmek canımdan bir parça almıştı. Sarsıldım. Böyle hissetmem normal miydi ? Kafasını kaldırdığında yaşam nefesimi almak ister gibi yutkundum. Bitkindi iki günde bu hale gelmesi beni afallattı. Gözleri beni gördüğünde gözünden akan umutları gördüm. Umutları bir oluk gibi aktı dışarı. Gözlerimi gözlerinden ayıramadım. Gözlerine bakarken fısıldadım.
'Beni unutma.'
Edro'dan :
'Beni unutma.' Fısıldağını kelime kulaklarımı uğuldatırken haykırmak istedim. Ona dokunmasınlar , onu incitmesinler istedim. Ama olduğum yerde kaldım. Çağresiz tükenmiş bir şekilde. Mehir Ay Parçam. Benim Ay Parçama zarar vereceklerdi. O an yemin ettim. Başkana bu yaptıklarının hesabını sormak için yemin ettim. Ay Parçamı kurtarmalıydım. O benim Ay Parçamdı. Karanlığımı aydınlatacak Ay Parçam.
Benim Ay Parçam.
Benim Mehir'im.
---
Kısa olabilir. İlgi çekici veya kötü olabilir. Beni aydınlatın yorum yazın vote verin ki bende gitmek istediğim yolda iyi bir ilerleme içerisinde olduğumu göreyim. Bir çok yol kat etmek istiyorum. Desteğiniz gerekli.
Teşekkürler
Sümeyya Karasu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cenah
FantasyGünler geçerken tek bir çıkış yolu bile bulunmamıştı. Ama öğrendiği bir şey vardı o hiçbir yere gitmemişti o Rüyasında asılı kalmıştı. O artık rüyasının içindeydi. Onun Cenah’tan çıkışı yoktu. O gece Cenah’a bir Ay Parçası düştü. O Ay Parçası Mehir...