Ayça birdenbire bir elin omzunu sarstığını hissetti.Sonra kulağına kafe de çalan müzik sesi geldi.Ardından da insan sesleri kulağını doldurdu.Ve tabi ki uyanmasını sağlayan Aslı' nın sesi.
Cırcır böceği gibi nefessizce bir şeyler söylüyordu ama Ayça'nın henüz bilinci tam açılmadığından ne dediğini anlayamıyordu. Ve uzandığı şezlongda uyuyakaldığını anladı etrafını görünce oysa kitabının en heyecanlı kısmındaydı .En sonunda oturumuna geldi ve dikkatini Aslı'ya verebildi.
"Ayça hep senin yüzünden hepimiz uyuya kalmışız ! Ya çok yanmışsam , tamam şemsiyenin altındayız hepimiz ama yinede bilimsel bir araştırmaya göre gölgede olanlar güneşte olanlardan daha çok yanıyorlarmış ya gelinliğimi giyerken kapkara bir gelin olursam .Düşünsenize yıllardır beni tanıyan herkes beni gördüklerinde şoka girecek .
Yanlış anlaşılma olmasın ırkçılık yapmıyorum siyahilere karşı ama ben kendi ten rengimi seviyorum napıcam şimdi .Bütün tatili iptal edip bir daha güneşe çıkmasam derim kendine ne kadar süre de gelir sizce ?"dedi ama daha susmaya niyeti yok gibiydi Aslı hariç diğer üç kız birbirine baktı ve hepsi aynı anda dudak hareketleriyle 'Yine başladı felaket tellalımız.'diye fısıldadılar.
Tabi bu Aslı'nın dikkatini çekmedi bile.Aralarından biri konuşmaya başlamalı ve Aslı' nın sakinleşmesini sağlamalıydı.Neredeyse gözleriyle birbirlerini yiyorlardı. En sonunda Ayça bu ufak göz kavgasını kaybetti Eylül'ün bakışlarında mağlup olduğunu anladı.'Kara bahtım kör talihim yine ben yenildim acaba bu kez ikna etmem ne kadar sürecek.'diye düşündü.Ve bedbaht bir şekilde konuşmaya başladı.Çünkü Aslı bir kere kötü fikre kapıldı mı gerisi çorap söküğü gibi gelirdi.
"Aslı bir soluklan canım bir şey olmaz kremlendik hepimiz üstelik sen buğday tenlisin hatırlasana her tatilde en az sen yanarsın."
"Ama ya bu kez farklı olursa ya bu kez gelin olacağım için aksilik beni bulur da kapkara olursam kızlar bu veda tatili hiç iyi bir fikir değildi bence yol yakınken yanmadan geri dönelim."
"Hayır canımcım benim bak şimdi şöyle düşün o esmer tenin azıcık daha bronzlaşınca nasıl pürüzsüz parlak ve sağlıklı gözükecek gelinliğini giydiğinde herkes hayran kalacak sana .Üzerinde muhteşem duracak teninle birleşince."
"He yani şimdi durmaz öyle mi ama alırken hiç de öyle demiyordunuz hep bir an önce alayımda kurtulun diye söylediniz değil mi bunları."
"Tatlı mandalinam benim - bak sana tatlı mandalinam dedim dikkatini çekerim ki bu hayatta en sevdiğim meyve olur kendileri - sen o gelinliği giydiğinde zaten bir peri gibiydin tenin yansa da yanmasa bu senin güzelliğine gölge düşüremez."
Aslı Ayça' yı dinlerken o kadar hipnotize olmuştu ki ne Ayça 'nın ayağa kalktığını ne de koluna girip iskele de yürümeye başladıklarını fark etti .
"Gerçekten mi?"
"Evet gerçekten."
"Bak inanıyım mı ?"
"İnaaaan ."
"Valla de."
"Valla."
"Bak beni kandırmıyorsunuz değil mi ?" dedi ve diğer kızlara baktı hepsi bir ağızdan
"Hayır seni kandırmıyoruz sadece denize atıyoruuuuz ."dediler çığlıklar eşliğinde ve dediklerini de yaptılar .O an Aslı iskelenin sonuna kadar yürümüş olduklarını fark etti.Ve ardından da onlar atladılar.
"Ya ama siz çok hainsiniz biliyorsunuz değil mi?"
"Biliyoruz."dedi yine hepsi bir ağızdan ve birbirlerine su sıçratmaya başladılar.Etraftaki çapkın veya kıskanç bir şekilde bakan bakışları fark etmeden saatlerce yüzüp, şakalaşıp ,eğlendiler.Bakışların kimisi arkadaşlıklarını kimisi güzelliklerini kıskanıyordu.Ama bir gerçekti ki güzellikleri de bir çok çapkının dikkatini çekecek cinstendi.
Aslı uzun simsiyah saçlıydı. Yeşil gözlerinin koruyucusu bir kılıç kadar uzun ve göz alıcı kirpikleri vardı.Vücudu biraz topluydu ama bu onun ne güzelliğine ne de özgüvenine gölge düşürmüştü.Onun tek kusuru felaketler zincirine başladı mı susamamasıydı ama bu Murat' ın ona olan aşkını durduramamış hatta bu onların aşkının başlamasını sağlamıştı.
Eylül ise Aslı 'nın tersine yiyerek kilo alamayanlardandı.Kumral küt saçları karemel rengi gözlerine dikkat çekmek isteyen bir parantez misali yüzünün etrafını sarıyordu.Eylül bir göçmen kızıydı.Geçmişte büyükbabası Makedonya'dan dönüş yapmıştı.Ama tabi büyükannesi de dönüş yapan başka bir ailedendi.Göçmenler hep kendi aralarında birbirlerinden kız alıp verir aralarına yabancıları sokmazlardı.
Masal sarı belinde olan saçları ve ela gözleriyle ismi gibi bir peri masalından fırlamış gibi olsa da asla bir prenses olamayacağını düşünen depresif , sessiz, konuşmayı sevmeyen biriydi.Ancak arkadaşlarının yanında kendini normal ve rahat hissediyordu.Onlarla tuvalette kaza sonucu tanışmasaydı sanırım üniversite hayatını yalnız olarak tamamlayabilirdi.Onu tanımayanlarsa güzelliğine güvenen kibirli ve burnu hava da biri olduğunu düşünürdü.Hatta birkaç kere bunu dile getirenler bile olmuştu arkasından.Ayça bir seferin de böyle bir konuşmaya şahit olmuştu ne yazık ki.Ve Masal 'ın hiçbir zaman sebebini bilmediği çok büyük bir kavga etmişti o kızlarla.Allah'tan okulda değil çıkışta olmuştu da okula yansımamıştı olay.
İşte böyle arkadaşlarına tutkun onlara çok fazla önem veren biriydi.Ayça arkadaşlarına göre daha az göz alıcı değildi kıvırcık göğüs hizasında saçları vardı.Gözleriyse koyu kahveydi.
Ama o kahve gözler mutsuz olduğun da ya da kızdığın da bir kör kuyu gibi siyaha dönerdi.İki yanağında da adete çukur varmışcasına derin iki gamzesi vardı.Bu gamzeler onun sert ifadesini yumuşatan güldüğünde karşısındakini de gülmeye teşvik eden cinstendi.
Bu kadar güzele bu kıskanç bakışlar az bile kalırdı doğrusu. Henüz tatillerinin ilk günüydü ve ada yavaş yavaş dolduğunda ne yapacaklardı orası bilinmezdi.Yorulan ve acıkan kızlar en sonunda denizden çıkıp eve geçmeye karar verdiler.Daha saat üç olmuştu ama akşam kumsalda oturmaya geleceklerinden dolayı yemeklerini yeyip hazırlanmaya başlamaları için dönmeleri gerekiyordu. Eve yaklaştıklarında ise Aslı birden koşmaya başladı .
"Duşa ilk ben giricem biriiiim ." dedi bir yandan koşarken.
"Ya Aslı ama ya asıl sensin hain şuna bak şımarık şey." dedi Eylül ve o da ardından kahkahalarla koşmaya başladı .
Ayça peşlerinden " Durun kızlar duşun ayarını göstermedim size yanacaksınız!" diye koşunca Masal 'da yalnız kalmamak için koşmaya başladı "Beni de bekleyinnnn." dedi kıkırdayarak.
Kahkahalar ve konuşmaları duyan Rüzgar 'İşte döndü haylazlar.' diye söylendi kaynayan suyunu kahve fincanına doldururken.
_______________________________________
Bugünlük yazdığımı hemen sizlerle paylaşmak istedim umarım beğenirsiniz iyi okumalar dilerim :))