Seni İstiyorum 4

5K 154 5
                                    

Bu çocuğu tanımıyorum. Vay canına, diye içimden konuştuğumu sanarken sesli bir şekilde söylediğimi bilmiyordum. Çocuk bana baktı, o ela gözlerde ne öyle!

"Vay canına cümlesini bir iltifat olarak kabul edebilir miyim acaba?"

"Ayağım, ayağım çok ağrıyor" dedim ve çocuk kolumu boynuna doladı. Beni dışarı çıkartıp, "zor bir gece, ha" deyip birasından bir yudum daha aldı. "Hala acıyor mu?"

Hastaneden çıktıktan sonra deniz kenarına oturmaya gittik. Ayağım bandajlıydı ve bu pek iyi hissettirmiyordu. Ayağımı aşağıya doğru uzatıp oturdum boğaza bakıyordum. Çocukta yanıma gelip oturdu ve arabasından çıkardığı buz gibi birayı bana uzattı. Boşversene, tabikide içecektim.

Birayı aldım ve çocuk iyice yanıma doğru kaydı.

"Bazen işler istediğimiz gibi gitmiyor, özelliklede kış aylarında. Havalar soğuyor, insanlar soğuyor. Kimse sonbahara neden sonbahar denildiğini sormuyor bile. Veya neden 'son'baharın bir 'son' u olmadığını. İnsanlar, ne bileyim işte. Çok boşlar, kimsenin kim olduğu hakkında bir fikrim yok ve insanları insan olduklarıyla seviyorum, kim oldukları önemli değil. İNSANLARI SEVİYORUM, YAPTIKLARINI VEYA İSİMLERİNİ DEĞİL!" diye bağırdı. İçi ne kadar dolu olmalıydı. Harika görüntüsünün ardında saçları kadar karışık bir şeyler olmalı. Ona baktım, bir daha baktım. Bu kadar güzel olamazdı.

"Peki ya ismin nedir?" Diye sordum çekinerek

"Hiçkimse. Ben başı boş bir bay hiç kimseyim tamam mı?" Bir anda gerilen yüz hatları yumuşadı ve bana dönüp kısılan sesiyle

"Ah özür dilerim, biliyorum sana sert çıkıştım. Ama bende harika şeyler yaşamıyorum. Bu gün sadece senin için kötü değil. İsmimi söylemesem olmaz mı? Babamın bir ismi var, anneminde bir tane var ve birbirlerini genelde aldatırlar. Ben onlara baba veya anne derken insanlar onlara isimleriyle sesleniyor, yada bilirsin işte 'Hannah kocası Will'i aldatıyormuş! Biz asla öyle olmayalım bebeğim sana aşığım' konuşmalarından bütün komşular yapar. Birbirini aldatan milyonlarca anne baba varken sadece beş tane Hannah ve Will olabilir. Herneyse bu konulara girince kendimi rahatlamak için geldiğim deniz kenarında boğmak istiyorum. Kafam çok dolu" deyince içtiği üç beş birayla kafayı bulduğunu sandım. Halbuki gerçektende çok şey yaşamıştı. Bende babamı kaybetmiştim. Acısı hala tazeydi ama bu konuyu açma gereği duymadan,

"İsmini söylemesen olur, bende bayan hiç kimse. Bilirsin bu kocaman gezegende sadece iki insanız" dedim kısaca.

"Seni sevdim açıkcası" dedi yumuşak bir sesle. Sonrada çenemi tutup kendine döndürdü ve beni öpmeye başladı. O kadar yavaş ve güzeldi ki. Bunu hep Kev'le yapmayı hayal etmiştim ama bu çocuk, ismini bilmediğim, bir başkaydı. Sonra hızlanmaya başladı. Sanki rüzgarda yürümek gibi, hissettiğim aşk veya sevgi falan değildi. Arzu hissediyordum. Bu çocuk. Bu çocuğu istiyordum, beynindeki düşüncelerini, kalbindeki duygularını istiyordum. Hissetmek, onu hissetmek istiyordum.

Biraz daha yaklaştım sonra dahada ateşlendi sanki aramızda bir kıvılcım var ve her öpüşmemizde biraz daha kızarıyor gibiydi. İsmini bilmiyordum, ama bunu yaptım. Onunla öpüştüm ve sadece bununla kalmadı.

Gözlerimi açtım. Güneş sanki karanlıktan bir anda çıkmışım gibi gözlerimi rahatsız ediyordu ama çok güzel parlıyordu. Saçım eski haline dönmüş gibi biraz daha dağınıktı ve ben onu bu haliyle seviyordum. Oturur pozisyona geldim. Ah omzum tutulmuş olmalı. Bir daha nerde olursam olayım yerde uyumayacağım.

Elinde iki simit bana doğru geliyordu, bende ona bakıp gülümsedim. Güneşin bulunduğu noktaya bakılırsa saat daha çok erkendi ve annem benim Jess'te kaldığımı düşünüyordu. Yani ortada bir sorun yoktu. Çocuk buradaydı, ben buradaydım, biz, isimsiz olanlar olarak buradaydık.

Seni İstiyorumHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin