Seni İstiyorum 2

6.9K 175 10
                                    

Emily, ah evet Emily. Bana çıkan oydu ve bunun için Kev'le çok tartışmıştık, şansına ona Betty çıkmıştı ve ona bana çıkan kişinin Emily olduğunu çok ısrar edince söylemiştim. Sonrasındaysa onunkiyle takas ettirmem için beni onda olan aptal fotoğraflarımla tehdit etmişti. bu huyundan nefret ediyorum. Herneyse bir şekilde kabul etmedim, benim için Kev'in Emily'e o müthiş hediyelerinden alması kulağa pekte harika gelmiyordu, bilirsiniz. Hem Kev onu sevdiimi bilmiyordu, hiçbir zaman bilmeyecekti. Umarım. Bütün bunlar değil de Kev'e kim hediye alacaktı acaba?..

Düşüncelere dalmışken zilin çalmasıyla Chris'in omzuna çarptım. Bu zil kulağa baya iğrenç geliyor, dostum. O lanet teneffüse çıkmak ve en kötüsüde Kev'le bahçede yürürken bütün kızların ona hastalıklı gibi bakması, gelip konuşanları saymıyorum bile. Bana öyle bakan en fazla iki kişi bulabilirsiniz; bir numara, sürekli burnunu karıştıran inek Andy! Tanrım o peçetelerine gerçekten acıyorum. Pekala iki numara, Sevgili Zac, Zachary. Ah pardon, sevgili demekte fazlasıyla hata yapmış olmalıyım. Kendisi dünyadaki en boktan insan sayılabilir derecede, Emily'i saymadım farkettiyseniz. Bana bakarken yetmiş tane kızı daha kesiyor olmalı. O yüzden listem pek iç açıcı değil.

Okulu, daha doğrusu teneffüsleri atlattığımdan dolayı kendimle gurur duyarak eve yürüyorum. Okul çıkışı Jess'le alışverişe çıkmam gerekiyor ve ev ödevleri biraz beklemeli. Anneme söyleyeceğim yalanlarınsa çok uzamaması gerekiyor çünkü her zaman anlar. Yalancının mumu yatsıya kadarsa benimki her zaman akşama kadar sürer.

"Ödevlerini bitirdiğine emin misin Erica?"

"Anne sana neden yalan söyleyeyim ki, Jess'le alışverişe çıkmam gerekiyor. Unuttun mu? Cumartesi gecesi yılbaşı partisi var yani bir hediye ve bir de elbise almalıyım. Ah sanırım birde ayakkabılar, takılarıda kredi kartından çektirsem olur mu?"

"Bu kadar hazırlık hangi kavalye için bakalım? Umarım esmer ve hafif kirli sakallı bir çocuktur. Sarışın bebekleri pek sevmiyorum biliyorsun."

"Yapma şunu, benim yaşımdaki çocuklara bebek demeyi keser misin? Ayrıca bir kavalyem yok, davet eden olmadı. Sanırım Andy hariç."

"Tatlım Andy iyi çocuktur, dur kızma hemen. Herneyse Kev'le gitmeye ne dersin? Arkadaş olarak takılmanız hoşuma gider ve parti sonrası seks yapman gibi bir tehlike yok. Gerçi o ihtimal hiç yok değil mi? Sonuçta içki yok. Yine çok konuştum biliyorum balım, herneyse"

Annemin seksten bahsetmesi hiç hoş olmuyor, bir de Kev'den. Kev partiye yalnız gider, o her zaman yalnızdır. Bunu seviyor, o halde banane ve anneme ne?!

"Ne yaparsanız yapın asla bu kızla alışverişe çıkmayın!" Bunu bir tabela şeklinde Jess'in üzerine asmalıyım. Bir mağazada bütün elbiseleri denemez, bir de onların bütün bedenlerini dener. Peki ben ne yaparım...

"Jess, bu olmadı işte, olmadı diyorum çıkar şu elbiseyi"

"Sen bana kilolu mu demeye çalışıyorsun? Kendi elbiseni aldın, bana yardım etmen gerek ve sen bana kilolu diyorsun. Belki yani küçük bir ihtimal hafif balık etli olabilirim ama bu beni o dediğinden yapmaz"

"Tanrım ne kadar alıngansın sana öyle bir şey demedim sadece bu elbise olmadı işte, benim ayakkabım gelmiş olmalı, mağazaya gidip alacağım sende o sırada takılara bak olur mu?"

Bütün konuşmamız buydu. O elbise olmuyordu işte, bedenide yoktu. Herneyse sonuç olarak ben elbisemi aldım ve artık eve gitme zamanı. Ha birde hediye var tabi, Emily ne beğenebilirdi ki? Takıcıya girdim ve ilk gördüğüm şeyi fazlasıyla beğenip kendime almak için uzandım. Elimde elbiseme çok yakışacak bir kolye varken gözlerimse Emily'e bir şeyler arıyordu. Ah buldum ne kadar güzel bir toka. Emily saçlarına çok düşkündür, eminim bunu sever. Sevmesi benim için çok anlam ifade etmiyor zaten yinede eğer Emily'e falan kağıtta ben çıktıysam ve o bana harika bir hediye alsa bu hiç hoş olmazdı. Ne kadar çok toka var böyle. Mavi. Mavi benim en sevdiğim renktir, mükemmeldir. Bunu almalıyım...

Sonunda elimdeki poşette oradaki en pahalı mavi toka vardı. Ne kadar çok toka çeşiti varmış. Babamın ölümünden sonra nedense saçlarımı kestirmeye gerek duymuştum. O zamandan beri tokalara bakmamıştım bile, saçımla uğraşmaktan nefret ederim ama yarın ki partide bu saç bugün ki gibi olmayacak, buna eminim. O gece benim gecem olmalı. Kim bilir belki de Kev ve ben... uyusam iyi olacak sanırım. "İyi geceler, anne"

Tatlı bir telaş her yeri sardı. Yürüyorum, Kev beni bekliyor. Ah canım kavalyem, her zaman bir grup tişörtü veya bisiklet yaka düz bir tişörtle bile çekiciliğin dibine vuran vücudu bu sefer o harika smokiniyle ne kadarda mükemmel görünüyor. Beynimde çalan Bon Jovi'yi durdurdum ve,

"Harika görünüyorsun, daha doğrusu 'vay canına!' Kev "

"Senin yanında sönük kaldım ama saçıma biraz sim dökseymişim emin ol o zaman 'Bay Vay Canına' olabilirmişim sayın bayan"

"Yoksa kavalyem benim simli saçımla dalga mı geçiyor?"

"Belki öyle, belki de saçın gerçekten hoşuma gitmiştir" ...

DEVAMI YARIN GELECEK

Seni İstiyorumHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin