Seni İstiyorum 12

2.8K 116 10
                                    

Tyler'a güvenmek... Ben ne yaptım? Kev haklı mıydı?

Bir anda kapı açıldı

"Burada durmuş ne yapıyorsun?" dedi Tyler

"Emily'le dün... Öğrendim"

"Şimdi nasıl hissettirdiğini anlıyor musun?"

"Ne?"

"Kevin'le senin yaşadığınız şeyi ben öğrenince ve hatta görünce benim hissettiklerimi şimdi anlıyor musun diyorum?"

"İntikam için yapmadın bunu değil mi Tyler?!"

"Nasıl düşünmek istiyorsan" dedi umursamaz bir tavırla

"Ben sana inanamıyorum! Yani nasıl bu kadar... Sen insanların anlattığı gibi bir insan değilsin, değildin. Onlar seni tanımıyor ama bunu neden yaptın? Kandırılmış gibi hissediyorum. Herkes bana Tyler öyle, böyle deyip durdu. Hepsine beni seviyor dedim ama... Kev'e bile"

"Senin benden bir farkın yok. Ödeştik... Aynı şeyi sende yaptın"

"Ben ödeşmek falan istemiyorum! Senden nefret... Sana inanmıştım Tyler..."

Bana doğru uzandı ve zorla öpmeye çalıştı, konuşmama izin vermedi bile. Geri çekilemiyordum. Açıkcası Tyler'ın yapacaklarından korktum. Kapıya vurdum sonra ağlamaya başladım. Geri çekilmeme izin vermiyor, zorla sımsıkı tutmuş beni öpmeye çalışıyordu.

Şanslıyım ki o sırada kapı açıldı, Tyler'ın annesi.

Tyler geri çekildi

"Burada neler oluyor?" Dedi şaşkın şaşkın

"Anne bak ben bu kızı seviyorum! Ben ona aşığım! Emily diye biri yok o bir kaçıştı. Erica'dan intikam almak için Emily'le oldum. Erica beni düzeltti. Artık odamdan dışarıya çıkabiliyorum, bahçede oturmazdım, artık bol bol iniyorum. O benim her şeyim anne. Sırdaşım, aşkım, ilham perim, sevgilim...di" Tyler ağlıyor muydu yoksa?

"Ben her şeyi batırdım. Hep böyle oluyor. Bir şeyler iyi gidiyorsa, ben batırırım" dedi bana bakarak. "Seni batırmak istemedim ama sana çok sinirlendim ve bir şey de diyemedim. Batırmak istemediğim için bir şey demedim ama bu daha da batırdı" dedi bana bakarak. Ağlıyor gibiydi bu yüzden anneside bende şaşkındık. Devam etti, bu sefer sesi daha yüksek çıkıyordu,

"Lanet olsun Erica! Farklı biri olmandan nefret ediyorum ama farklı olmasan seni sevemezdim ki!"

Dudağımın kanadığını o zaman hissettim. Gözyaşlarıma kan karışmıştı, elimi dudağıma götürdüm ve baktım. Oradaki kanı görünce daha da ağlamaya başladım.

"Özür dilerim özür dilerim özür dilerim" dedi sessizce, suratı kıpkırmızıydı, terlemiş ve ağlamıştı.

"Benden uzak dur Tyler" dedim bir anda "bitti"

"Yapma bunu nolur yapma" dedi yalvararak.

Oradan çıktım ve evin çıkış kapısına geldim. Ayakkabılarımı alırken Tyler'ın annesi peşimden geldi.

"Biraz konuşabilir miyiz?"

"Çok az" dedim ve yolun karşısındaki bankı gösterdim, eve giremezdim. O da isteksizce bdnimle geldi ve banka oturduk

"Dudağını Tyler yaptı değil mi? Acıyor mu hala?"

"Evet"

"Emin ol onun kalbide çok acıyordur, çok hassas bir çocuk. Onu böyle bırakman kabul edilemez"

"Bahse girerim oğlunuz hakkında tek bildiğiniz şey budur"

"Ne demeye çalışıyorsun?"

"Düşünsenize, sürekli yolculuğa çıkan bir anne ve terkettiği diğer ailesiyle aynı şehirde oturan bir baba. Sürekli birbirlerini aldatmalarına rağmen aynı evde oturan ve sanki huzurluymuş gibi davranan insanlar. Her gün Tyler'ı odasından çağırtıp salonda yemek yerken birbirinizin yüzüne bakıyorsunuz. Siz biliyorsunuz, eşiniz biliyor ama en önemlisi bunu Tyler'da biliyor. Buna rağmen sanki tüm olanlar onu etkilemiyormuş gibi rol yapıyor, ve siz işinize geldiğinden midir, bilmem artık, bunu böyle kabulleniyorsunuz. Tyler hassas ama bu konuda değil gibi davranıyorsunuz. Bütün gün odasında boş boş oturup bilgisayarla uğraştığını düşünüyorsunuz, oysa ona en iyi bilgisayarları alan sizsiniz. Oğlunuzun nasıl bir deha olduğunu bilmiyorsunuz. Bütün gün odasında, daha doğrusu odasının altındaki depoda neler yaptığını. Bunu bana bir sır olarak verdi. Söylemememi istiyor ama herkesin onunla işe yaramaz, sadece yakışıklı, zengin bir piç kurusu demesi hoşuna gitmiyor olsa gerek ama böyle kabulleniyor. Oysa oğlunuz o depoda harikalar yaratıyor. Söylesenize, oğlunuzun sekiz tane enstürmanı harika bir şekilde, hiç öğretmen olmadan öğrenerek çaldığını biliyor muydunuz? Onda müthiş bir kulak var. Ailecek gittiğiniz bir yerde oğlunuzun IQ su normalin üstünde çıkmıştı değil mi? Bana bunu anlattı. Kafası derslere basmıyor diye bir şey yok. Bence o istese Harvard'ı bile kazanır ama uğraşmıyor işte. Hayır, onunki yatmak değil onun ki müzik aşkı. Bu sırrı daha fazla saklamadan ben size bu CD yi veriyorum. Bunu juilliard'a gönderin. Emin olun size geri döneceklerdir. CD yi sorarsanız, içinde Tyler'ın bana yaptığı akapella var. On bir enstürmanı ayrı ayrı çalıyor ve sesi... Sesi olan tek şarkısı. Geleceğini karartmasın. Zaten o son sınıf. Bunu yapmalısınız"

Ayağa kalktım, "gitmem gerek"

"Dur" diye seslendi annesi "ben çok utanıyorum, nasıl böyle bir anne olabilirim... Ben... Tyler beni hakketmiyor, çok daha iyilerini, senin gibi birini hakkediyor, gitme lütfen kal"

O sırada bankın yanına Tyler'ın babası geldi

"Siz ikiniz bu havada bankta ne yapıyorsunuz? Kafayı mı üşüttünüz?"

"Evet, hadi içeri geçelim Erica" dedi gülümseyerek annesi

"Yok sağolun eve gitmeliyim, her şey için teşekkürler" dedim ve annesine baktım. Bana ve CD ye baktı sonrada göz kırptı. "Ben hallederim"

Eve geldim ve kapıyı çaldım. Ah tamamen unutmuşum kapıyı Kev açtı. Bizde kalıyordu tabi.

"Hoşgeldin" dedi elinde patlamış mısırla

"Yine annem yok heralde?"

"Aa hayır bu gece yok, aradı beni"

"Yalnız kalmamıza izin vermezdi ama benim Jess'te kaldığımı sanıyor olmalı, haftanın her bu günü orada kalırım"

"Olabilir. Film izlemek ister misin? Henüz açmadım"

"Hayır, Kev..." ya da bir dakika, neden izlemeyeyim ki, neden kendimi üzülmek zorunda hissedeyim? Durdum ve "veya olur, ne izleyelim?" Dedim

En sonunda The Notebook'ta karar kıldık. Süper önerilere rağmen hiç izlemediğimiz bir filmdi. Patlamış mısırı önümüze koyduk ve ayağımızı sehpaya uzatıp aynı koltuğun içine gömüldük. Bir gün önce bu koltukta farklı şeyler olmuştu, düşünmeden edemiyordum.

Aslında ben Kev'i seviyordum, Kev'de beni. Niye zorluyorduk ki? Tyler bitmişti. Niye bizim hikayemiz yazılmıyordu artık buralara...

Bu gün söyleme karar verdim, benimde onu sevdiğimi ona söylemenin vakti gelmişti. Kendimi daha falza hırpalayamazdım.

Gece yarısı saat bire geliyordu, patlamış mısırı yarılamıştık. Film gayet güzel gidiyordu, birde şu sevişme sahneleri olmasa...

Kev'e dönmeye karar verdim, şimdi söylemenin zamanıydı. Tam ona döndüm ki o da bir anda bana döndü, gülmeye başladık ve filmi durdurmak için kumandada bir tuşa bastı.

Sonra aynı anda bir şey söyledik, karıştı. Ona döndüm, "sen söyle?" Dedi bende onu. Söylemesi konusunda ısrar ettim. İlk o söylerdi, sonra ben ve sonrada 'biz' olurduk.

"Tyler'la ne oldu?" Diye sordu, konuya iyi yerden girdi

"Ayrıldık"

"Vay canına bunu beklemiyordum" bunu şaşırmış gibi söylemedi ama...

"Bende öyle"

Bir an durdu,

"Bir şeyi farkettim, Erica"

İşte geliyordu, hemen sarılıp, bende seni diye bağırmamak için kendimi zor tuttum

"Neyi?" Dedim sakince

"Seni hiçbir zaman gerçekten sevmediğimi"

Seni İstiyorumHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin