3.Bölüm "Ses"

37 7 7
                                    

İlahi bakış;

Genç kız öylece duruyordu.İçindeki kopan fırtıyaya rağmen sessizdi. Evde çık çıkmıyorken bir anda genç kızın güzel gözlerinden süzülen yıllardır akmayan o sıvı akıyor tüm ev hıçkırıkları ile inliyordu. Su ailesini belki senelerdir görmüyordu fakat biliyordu arkasındalardı şimdi ise ne yapması gerektigini bilmiyordu. Araftaydı aslında. Hisleri,tüm duyguları sonunda fethetmişti kalbini acıları kalbinin kilidini kırıp mutluluğu yanlızlıktan kurtarmıştı. Dolgun yanaklarından akan göz yaşlarını eliyle temizlemeye çalıştı genç kız fakat başaramadı ve güçlükle ayağa kalktı zaten kural buydu ayakta oynanırdı hayatın oyunları. Adımları birbirini takip ederek mutfağa ilerledi hala sarsılarak ağlıyordu bu,çok acıydı onun için her şeyin üstesinden gelebilirdi ama aile hasas nokta idi. Dayanamadığı tek şey aile idi. Dolaptan ne zamandır içmediği ilacından bir tane aldı. Titreyen elleri ile beceriksizce güzel ve biçimli sürahiyi kavradı. İlacı Ağzına attı ve turkuaz renklerinin kullanıldığı bardağa su doldurmaya çabaladı. Etrafa saçılan sulara aldırmadan suyu eline aldı tam fakat göz yaşlarıyla ıslanmış ellerinden bardak süzüldü ve yere çarpması ile oluşan çatlaklar ilerleyip bardağı parçalara ayırdı. Genç kızsa önemsemeden yeni bir bardak çıkartıp tekrar su doldurdu..

Gözlerini yorgun bir şekilde açtı Eylül.Derin bir nefes çekti içine güzelce gerindi ve dün neler olduğunu hatıtlamaya çalıştı. 'Doğru ya yine orospu gibi birileri altındaydım'diye geçirdi içinden birileriyle birlikte olmak sadece belki bir ihtiyaç ya da bir eğlenceydi Eyül için. Çünkü genç kız hiç aşk denen meyveyi tatmamıştı. Ailesi arkasındaydı, arkadaşları vardı sayılmayacak kadar yani güzeldi hayatı ve eğlence için yaşıyordu bir derdi sıkıntısı olmazdı çünkü para açardı kapılarını. Barda olması ise yine bir eğlence içindi. Yanındaki daha ismini bile bilmediği adama baktı oldukça olgun gözüküyordu. Hafif sakalları çıkmış buğday tenli ince dudaklı yakışıklı bir adamdı. Eylül 'neden bir daha olmasın?'diyerek adamın dudaklarına yapıştı...

Can rüya görmediği bir gece ardından araladı gözlerini yanında bir kız vardı.  Kız ona göre güzeldi hani vardır ya her seyi harika olan egoist çakma sarışın nâmı-diğer 'Pelinsu'lar bu kız tam olarak onlar gibi idi. Can çakma sarışınlarla aynı odayı değil aynı oksijeni solumayı sevmezdi.' fark edememişimdir'diyerek yataktan kalktı bar odasında bulunan duşa girip vücudunu sudan geçidi vücudunu su ile ne kadar temizlenirse temizleyip dışarı çıktı çok sevgili Pelinsu'su ona dudağını ısırarak bakıyordu faka Can gözlerini devirip dün rastgele fırlattığı eşyaları hızla giyindi. Merdivenleri atlayarak indi ve bar kapısından çıktı. Sabahın erken saatleri idi. Biraz zor da olsa arabasını buldu. Anahtar ile açarak kendini içeri attı içerisi soğuktu ve camlar kırağı olmuştu. (Bu böyle mi yazılıyor mq vkkekm) ısıtıcıyı açtı ve camları temizlemek adına sileceği çalıştırdı. Anahtar kontağa yerleştirdi ve çevirip motorum çalışmasını sağladı. Ardından gaza basıp kalabalık olmayan sokaklarda süzülmeye başladı. Arabası yeni aldığı için deri koltuk ve sigara kokuyordu. Kırmızı ışık yandığında torpido dan parfümünü çıkartıp etrafa ve kendine sıktı. Böylelikle etraf daha güzel kokmuştu. Can arabayı Su'yun evinin otoparkına koymayı düşünse de üşenip otoparkın önüne parke etti ve saksının altındaki anahtarı alıp evin içine girdi..

Birinin onu dürtmesi ile uyandı genç adam. Kafasını sakince kaldırınca "Oğuz bey yine uyuyakalmışsınız efendim. Etrafı etmizliyordum da.."Oğuz bir süre gözlerini kırpıştırdı ve yine barda sızıp kaldığını fark etti. Yüksek bar taburesinden atladı fakat yerler kaygan olduğu için yere düştü. Yerleri silen barmense gülmemek için kendini sıkmaktan kıpkırmızı olmuştu. Oğuz "gülemilirsin çünkü komikti."diyip kahakaha attı barmende ona katıldı ve kahkahaları çığ misali büyüyerek tüm barda yankılandı. Barmene "kolay gelsin"dedikten sonra oradaki dolabından kaykayını çıkarttı. Bu soğukta kaykay sürecekti. Ve delirmediğini düşünüyordu. Dışarı çıkıca kaykayı yere koyup sürmeye başladı. Oğuz hep gülebiliyordu. Acıya kahkaha atabiliyordu. Babası onu terk etmişti. Annesi ile ise çok zor zamanlar atlatmıştı. Ama ne genç adam vazgeçmişti,ne de annesi. Bir garsonluk bir de hizmetli maaşı ile kocaman holding kurmuşlardı. Her şeyden kısmışları. Oğuz'un iki parça kıyafet ile iki ay geçirdiği dahi olmuştu. Ama o kumaşa harcamak yerine para biriktirip gerçek anlamda sıfırdan başlayıp para kazanmıştı. Annesinin maaşı ile ihtiyaçları katşılayıp Oğuz'un parasını saklamışları. Şimdi ise küçücük olan holdingleri büyümüş şehirler,ülkelere açılmıştı. Genç adam sonunda sahile geldiğinde denizin karşısına yere oturup baktı. Sadece denizi izledi..

Dancing To The DarkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin