"Ne hakkında konuşacağız?" Basit ve net bit soruydu ve o ana kadar heyecanımı çok iyi bir şekilde muhafaza ediyordum.
"Bizim hakkımızda." cevabını kesinlikle beklemiyordum hafifçe kızaran yanaklarımla beraber kalp ritmim çok fazla hızlanmıştı.
"N-n-n-n-nasıl yani?"
Artık heyecan durumunda kekelemem içten bile değildi. Her seferinde kendime sinirlenmekten de vazgeçmiştim. Oluruna bıraktım.
Taehyung gözlerini benden ayırıp biraz düşündü, sağa sola bakındı; ben orada çarpıntıda ölecek haldeyken. Aslında bir bakıma iyi olmuştu çünkü sakinleşmek için vaktim oldu. Derin bir nefes alıp verdim. Tamam Hae Rin, iyi cevaplar vermelisin. Açık verme, sakın.
Ciddi bir şekilde bana döndü ve sordu Taehyung. "Biz seninle sevgili olduk değil mi?"
YUH. Y U H. Cevap veremeyecek derecede zihinsel çöküş yaşıyordum.
"Yani yanlış anlama..." diye devam etti ve söylediği her kelimeyi özenle seçiyormuş gibi gözüküyordu. "Bazen düşünüyorum da. Değildik gibi. Öyleydik gibi. Sanki gerçek değilmiş gibi."
"Taehyung?" Ağzında doğru biraz yaklaşıp nefesini kokladım. "Sarhoş değilim demiştin?"
"Ama içmedim demedim ki." deyip gülümsedi. Gözlerimi devirdim.
"Yurda dön. Eminim seni merak etmişlerdir."
"Seninle olduğumu biliyorlar." dedi sakin bir şekilde. Benimse kalbim beynimde atmıştı.
"NE?!" diye bir çıkış yaptığımda yerinde sıçradı. "Onlara söyledin mi?"
"Neyi?"
"Bizim..." etrafı kontrol edip ses tonumu biraz daha düşürdüm ve Taehyung'a yaklaştım. "Bizim çıktığımızı." dedim elimi ağzıma siper ederek.
Yüzünde o sevimli gülümseme belirdi. "Yani hayal değildi."
Aah. Az önce soruya cevap verdim bilmeden. Oturduğum yerden kalkıp kolundan çekerek onu da kaldırdım ve gidiş yönüne doğru ittirmeye başladım. "N-ne yapıyorsun?"
"Taehyung umarım ikimizi de ne kadar zor bir duruma soktuğunun farkındasındır. Çabuk yurda dön ve soğuk bir duş al. Hem yakında yurt dışı turlarına başlamıyor musunuz siz?"
"Tamam tamam, anlıyorum." deyip ağırlığını benden çektiğinde dengemi sağlamakta zorlanmıştım. Bana doğru döndü ve yine gülümsedi. Gülümseme demedim mi Taehyung??
Tekrar kaşlarımı çatacaktım ki iki elini omuzlarıma koydu ve "Şunu söylememe izin ver." dedi. "Bunun için birkaç ay geciktim biliyorum. Bunları o gün söyleyemediğim için özür dilerim."Derin bir nefes aldı, kafasını toparlamaya çalışıyor gibi bir hali vardı. "Seni gördüğüme sevindim Hae Rin. Çıkış sahnesi için elinizden geleni yapın." Aah. O günden bahsediyor. "Sizi destekliyorum. Fighting!"
Hafifçe eğilip "Sunbaenim" diye cevaplamak istemiyordum. Gülümsedim. "Teşekkürler Taehyung."
"Oppa." diye düzeltmeyi ihmal etmemişti. İşte tanıdığım ve aşık olduğum Taehyung.
"Yah. Şansını zorlama." diye terslesem de gülümsüyordum.
"Görüşürüz." dedikten sonra kapüşonunu kapatmış ve arkasını dönüp yürümeye başlamıştı. Birkaç dakika arkasından bakakaldım. Arkasına dönüp bakmamıştı.
"Umarım görüşürüz Taehyung." Ağlamamak için kendimi zor tutuyordum. Ağlayacak ne vardı ki şimdi bunda? Duygusallık bana yakışmıyor.
Odaya çıktığımda kızların bitmek bilmeyen sorularından olabildiğince kaçmış ve kendimi yatağa atmıştım. Bugün uzun bir gün olmuştu. Uyumak istiyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
My Clarity
FanficBeni bulunduğum durumdan kurtardığın için, bana umut olduğun için, bana sevgiyi öğrettiğin için teşekkür ederim Taehyung. Seninle tanışmak başıma gelen en güzel şeydi, her ne kadar başına beladan başka bir şey açmasam da... Y/N: Bana bu ilhamı verdi...