1/5

4.4K 257 174
                                    


öncelikle herkese merhabaa c: normalde yazar notlarını bölümlerin başına koymam ama here we are. öncelikle bu pek klişe ama bir o kadar da eğlenceli prompt için elifeyza'ya teşekkür ederim, umarım istediğine yakın bir şey yazabilmişimdir?? betalığımı yapan arkadaşlarım da sağ olsunlar bu arada, ilyyyy. neyse, herkese iyi okumalar x



"Baktığını fazla belli ediyorsun." sağ dirseğiyle kaburgalarını dürten Niall, ağzına tıkmakta olduğu şekerli kurabiyerlerden bir tanesini daha yutmuştu. "Az daha baksan gözlerinin önünde ufalanacaklar."

Louis, bakışlarını yeni gelen stajyerlerden bir tanesiyle daha utanmazca flörtleşerek günlük rutinine henüz başlamış olan Harry Styles'a dikmiş durumdaydı. Adamın ne utanması vardı, ne de iki ayağı olan her şeyi düzmekten başka doğru düzgün bir uğraşı. Her ne kadar sırtını arkasındaki bej duvara yaslamış, ilk iki düğmesi iliklenmemiş gömleğiyle Bay Styles'ın söylediği her kelimeye kıkırdayan şu yeni stajyerden iğreniyor olsa da, kızcağıza acımıyor da değildi. Muhtemelen Bay Styles'ın gözlerinde yakaladığı flörtöz ışıltıyı, üzerine sinmiş olan erkeksi kolonyasını ve tıpkı kendininki gibi ilk birkaç düğmesi açık bırakılmış gömleği kişisel algılamıştı. Bay Styles'ın kendisinden ve özellikle itibarından bihaber stajyerlere olan genel ilgisinden haberi yoktu. Adamın pantolonlarına bırakın birkaç kere girmeyi, ki Harry Styles'ın aynı kişiyle birden fazla kez yattığı duyulmamıştı, onunla çıkmayı bile planlıyor olabilirdi. Louis dudaklarını büzdü, 3 sene önce Styles & Co'ya dünyadan habersiz, masum bir stajyer olarak adım attığını hatırlar gibiydi. Aynı duvara sırt yaslamış, aynı masum umutları bile beslemiş olabilirdi.

"Saçmalama Niall," dedi sonunda bakışlarını önündeki ikiliden ayırabildiğinde. "Bakmıyordum."

Niall gülmekle homurdanmak arası bir ses çıkardıktan sonra eline masaya dizilmiş olan karton kutulardan bir kurabiye daha aldı. Louis her ne kadar sahte sarışına sinir olsa da kendisine ikinci bir karşılık vermemiş olduğundan ısrarcı tavrını bir kenara bırakmaya karar verdi. Baktığını Niall'ın bildiğini biliyordu. Niall da bunu biliyordu. Louis ona hep bakardı.

Evet, her ne kadar utancından (ve de kendine olan azıcık saygısından) Louis gün içinde gereğinden çok daha uzun süre Harry Styles'a ve o an canı kimi çekiyorsa ona baktığını itiraf etme taraftarı değildi, olmayacaktı da. Harry Styles, Louis'nin gözünde ciddiye alınmaması gereken bir erkeğe dair her özelliği taşıyordu; hovardalıktan başka işe yaramazdı, tembeldi ve duygusuz herifin tekiydi. Ama Harry Styles aynı zamanda oldukça zengin ve adını-siz-tahmin-edin yüzünden iş dünyasında adı oldukça bilinen biriydi. Ne ciddiye alınmayacak bir erkekti, ne sıradan bir erkek. Harry Styles'a son 3 senede verdiği sekreterlik hizmetlerinden bildiği kadarıyla bir kere "görüştüğü" bir kızla (veya nadir de olsa erkekle) asla ikinci kere olmazdı; oldukça soğuk kanlıydı, rol yeteneğinden sebeple sergileyebildiği sahte sıcak kanlılığı ve yapmacık ilgisi her ne kadar bu özelliğini gizlese de, şirket hattında hüngür hüngür ağlayan kızlardan herhangi biriyle muhattap olmayı katiyen reddederdi. Ailesiyle pek görüştüğü söylenemezdi, şirketin asıl sahibi ve kurucusu olan babasıyla konuştuğunu Louis bu güne kadar bir kere bile görmemişti. Tek değeri para ve düzüşmek olan bu insandan aile değerlerini yüceltiyor olması da beklenemezdi zaten. Louis, hem adamın sekreteri, hem de 3 sene önceki halinin aksine bilinçli bir yetişkin olarak Harry Styles'ın sergilediği çeşitli rollere kanacak son kişiydi, ama bu yine de ona karşı boş olması gerektiği anlamına gelmezdi, değil mi?

Durun durun, gelirdi.

Hayır.

Louis, Bay Styles'tan nefret etmeliydi. Ediyordu da zaten.

still be a fool #LFESonbaharHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin