3/5

2.6K 225 128
                                    

şimdiii, bu bölümde biraz 180 derecelik bir dönüş olabilir ama lütfen kurgunun sadece 5 bölümden oluştuğunu ve Harry'nin fucked up beyninden neler geçtiğini bilmediğimizi hatırlayalım, son olarak küçücük bir ten teması uyarısı yapıyorum ve adios deyip kaçıyoruuum. iyi okumalar x








Louis tam anlamıyla kendinden iğreniyordu.

Sebebini ilk önce akşamdan kalmalığına ve tam on beş dakika boyunca klozete öğürmüş olmasına bağlamaya çalışsa da, Louis dün gece yaptığı her şey yüzünden kendinden iğreniyordu.

Dün gece sadece Bay Styles'a karşı kendini kanıtlamak için yaptığı her şey akşamdan kalmalığıyla boğazından yukarı yükselirken Louis bir süreliğine öylece oturup huzursuzca dudağını kemirmesine sebep olan bir şeyi fark etti.

Bay Styles'dan hiçbir farkı yoktu. Tamam, belki seks hayatları arasında bir uçurum kadar fark olabilirdi - seks hayatındaki tek hareketi Bay Styles dün akşam öldürmüştü - ama bu yine de aynı duygusuzlukları sergilemediği anlamına gelmezdi. Sadece Bay Styles'a had bildirebilmek için o aptal papyonu takmış, üzerine bir de dünyanın en heyecan verici seks hayatına sahipmiş gibi davranmıştı.

"Bilmem," sözcükleri sarf ettiğini hayal meyal hatırlıyordu. "Çocuğun teki odamda bırakmış herhalde."

Tanrı aşkına, Louis ne düşünüyordu ki? İntikam ve komplo meraklısı bir kocakarıya dönüşmeden Gerçek Ev Kadınları'nı izlemeyi bırakmalıydı.

İşin en kötü tarafıysa, bulunduğu hal içinde kendini işe sürüklemek zorunda olmasıydı. Çünkü hey, Bay Styles Louis'nin önceki akşam zorunlu bir galaya katılmasını umursamıyordu, ona izin falan vermemişti.

Başını soğuk yastığına gömüp yanaklarını şişirdi. Belki de arayıp hasta olduğunu söyleyebilirdi. Çoğu insanın söylemeyi tercih edeceği üzere biraz işkolikti, daha önce hiçbir hastalığında izin almamıştı - su çiçeği olduğunda zorla eve gönderilmişti ama ondan bahsetmek istemiyordu - izin isteseydi verileceğinden emindi ama..

Ama, Louis'nin inatçı ve bir o kadar da çekilmez gururu konuşmaya başladı mı susmak bilmiyordu. Kaybettiğini düşündürmenin en iyi yolu, diye ısrar ediyordu gururu. İşe gitme de gününü gör.

Bu yüzden Louis saat sabahın yedi buçuğunda siktiğimin Starbucks'ında sıra bekliyordu. Tek elinde ofis çantası, diğer elinde de cüzdanıyla beklerken hayatının ne zaman bir reality şovuna dönüştüğünü merak etti. Dikkat edin Kardashian'lar, Louis reytinglerinizi çalmaya geliyor.

Louis, sırada beklerken hiçbir acelesi olmamasına rağmen sıkıntıyla saatine bakıp duruyordu. Dışarıdan tam bir hıyar gibi görünüyor olduğunun farkındaydı ama kafasında alakalı alakasız bin bir düşünce dönerken hareketsiz kalmak Louis'yi deli ediyordu. Sağ ayağını yere vurup öylece etrafına bakınırken neden daha küçük bir kafeye gitmeyi akıl edemediğini düşündü, başka hiçbir kafe bu saatte gereksiz yere bu kadar akına uğramazdı. Sırada beklemekten o kadar canı sıkılmıştı ki, insanları gözetlemeye bile başlamıştı - Louis kesinlikle bir kocakarıya dönüşüyordu - çocuğunu gereksiz yere ağlatan bir anneye yargılayıcı bakışlarını yönelttikten sonra etrafına bakınmaya devam etti, sırada önünde bekleyen kadın Louis'nin aksine devamlı bir müşteri olmalıydı ki, yanında bir gazete getirmeyi akıl etmiş, merakla magazin bölümünü okuyordu.

Bakın, siktiğimin Justin Bieber'ı ve Lindsay Lohan'ının skandallarıyla süslenmiş magazin sayfaları normalde Louis'nin umrunda bile olmazdı ama yapacak başka bir şey yoktu ki. Eğildi ve ürpertici olmadığını umduğu bir şekilde kadının omzundan bakıyor olduğu sayfayı okumaya başladı.

still be a fool #LFESonbaharHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin