Carrie'nin gözünden;
Karla kapla başka bir sokakta yürürken buz gibi soğuk beni sarstı. Burası Texas ve burada karlar diz boyu. Çok garip. Her neyse. Titredim ve ellerimi derin ceplerimin içine soktum. Ellerimi sıcak tutmak için umutsuzca çabalıyorudum ama ceket giymemiştim.
Üzerimde mavi skinny kot pantolon ve biraz daha koyu mavi bir gömlek ve siyah beyaz converse vardı.Bir şey daha.. Ben donuyordum. Hatta neden burada olduğum hakkında hiç bir fikrim yoktu.
Eve geldiğimde "Babam" fazla bir şey söylemedi. Sadece, benim hiç bir koşulda bu evde olmamın hoş olmayacağını söyledi. Bana paltomu almak için bile bir şans vermedi. Neredeyse bana küfrederek, beni kapı dışarı attı.
Onunla tartışmanın hiç bir anlamı olmadığını biliyordum, çünkü o ne isterse yapabilirdi. Her zaman yapardı. Tek yol buydu. Ve muhtemelen bu yol olacaktı.
Ben sadece onun beni evden kovmasına şaşırmıştım. Yani, babamın benden nefret ettiğini biliyordum, ama yanlış bir şey yapmamıştım. Ben bilmiyordum. Yanlış bir şey yaptığım açıktı. Sadece ne olduğunu bilmiyordum.
Bir araba beni geçti ve sonrasında bana kar fırlatmasıyla geri sıçradım. Tanrım çok soğuktu. Ve kararanlık olmaya başlamıştı. Yakında yiyecek bir şeyler bulmak zorunda olduğumu biliyordum. Hatta daha da önemlisi, uyumak için sıcak bir yere ihtiyacım vardı. Eğer dışarıda yatasam muhtemelen hipotermi olacağımı biliyordum. Yardıma ihtiyacım vardı, bunu biliyordum.
İleride binalar vardı, ve merak ediyordum insanlardan nasıl kaçacaktım. Kimsenin polisi aramasını istemiyordum, çünkü beni 18 yaşıma kadar ya bir yetimhaneye ya da koruyucu bir aileye vereceklerdi. Ve daha da kötüsü muhtelemelen babamı hapisaneye atacaklardı. Bana yaptığı onca şeyden sonra bile, babamı çok seviyordum.
Ben yakın bir kasabaya giderken, mümkün olduğunca karanlıktan gitmeye çalıştım. Çünkü, 16 yaşında küçük bir kızın, karda, ceketsiz dışarda olması dikkat çekerdi.
Kasabaya gelmiştim. Dikkatlice karanlıkta yürümeme rağmen, yine de birkaç kafa gördüm. Ara sokaklardan birine geçerken, bir kaç ıslık duydum ve otomatik olarak hızımı arttırdım.
Birkaç dakika sonra arkama baktığımda şansa ihtiyacım olduğuna karar verdim. İki adamın beni takip ettiğini görünce vücudumun gerildiğini hissettim. Ve bahse girerim, az önce bana ıslık çalanlar aynı adamlardı. Beni onlara doğru bakarken gördüklerinde bana tuhaf bir şekilde sırıtarak el salladı. Ürperdim ve aynı hızda devam ettim. Ama neredeyse diz boyunda olan kar göz önüne alınırsa bu zordu. Yani evet, hızlıca ilerleyemiyordum ya da eskisinden bile hızlı gidemiyordum.
Yeniden arkama baktığımda, iki adamın bana ne kadar yakın olduğunu görünce neredeyse çığlık attım. Bir mağaza ya da açık herhangi bir yer görebilmek için etrafıma bakmaya başladım. Nerede bende şans. Kar, dışarı çıkmak için çok derindi. Demek istediğim, eğer sürücüyseniz, ailenizle evde olmak varken, neden dışarı çıkmak istersiniz ki?
Basitçe, ben berbatım.
Liam'ın gözünden;
Bay Enders'ı nereye gideceğimizi bilgilendirdikten sonra, tüm çocukları arayıp görüşmek için çağırdım. Durum iyi görünmüyordu ve planın her adımında açık olmak zorundaydık.
Hepsine mesaj attıktan sonra, Zayn otel odasına giren ilk kişiydi. Bana baktı, sorusu yüzünden okunuyordu.
"Selam, Li, neler oluyor? Hazır mıyız?" diye sordu, yatağın kenarına oturduğunda..
Yüzümü buruşturup başımı salladım. "Evet, kesinlikle bu gece onu almaya gidiyoruz. Ama çıkmadan önce konuşmamız gereken bazı konular var, " sustum çünkü Niall'ın sesi koridorun başından geliyordu. "Biraz bekleyelim, diğerleri gelince devam ederim."
Zayn, sakin bir şekilde başını salladı. Fazla uzun beklememiştik. Birkaç dakika sonra, Harry, Niall ve Louis odaya daldı. Ve kısa zamanda bir yere oturdular.
Herkes yerleşmişti. Boğazımı temizledim ve herkes beklenti ile bana baktı.
"Bu yüzden, bay Enders bu konuda hiç memnun değil, ama onu köşeye sıkıştıracağımızı biliyor. Eğer bize uygun değilse hapishaneye gideceğini biliyor. Bence, yakında onun evine gitmeliyiz. Çünkü, kız okuldan eve geldiğinde ona yapacaklarından korkuyorum." dedim kararlı bir şekilde.
Louis konuşmaya başladı "Öyleyse,neden bekliyoruz?O adam benim kuzenimi incitemez. Hadi!" Sözünü kestim.
"Lou, bunun onun bütün hayatı olduğunu hatırlatmama izin ver. Bu yüzden bu konuda çok dikkatli olmalıyız. Onu korkutmak istemeyiz,bu yüzden, lütfen oraya gittiğimizde aşkını...sevdiklerini.... sevgini kendine sakla ve sakin ol!" Lou'nun sevdiği bazı şeyler vardır, bu yüzden bunu tek şeyle sınırlandırmak istemiyorum.
Ama, Louis hiçbir şey anlamamış gibi görünüyordu. Her ne kadar sakin gibi görünse de hala endişeli olduğu anlaşılıyordu. Bunun onun için sıradışıydı. Kuzenini fazla önemsiyordu.
Niall,pencere pervazına oturdu ve konuşmaya başladı. "Onun gerçekten kızın canını yakacağını düşünmüyorsun değil mi Li? Demek istediğim,böyle bir şey yaparsa başına gelecekleri biliyor"
Bunu söyledikten sonra, büyük bir torba cipsi yemeye başladı.
Duygularımı kontrol altında tutarak yanıtladım. "Niall, sadece emin değilim. O,bizim kızdığımızda ona ne yapacağımızı görmek için onu incitmeyi bile deneyebilir. Ona güvenemeyiz."
Harry ve Zayn sessizce birbirlerini fısıldadılar. Ama ben boğazımı yeniden temizleyince bana baktılar.
Harry yavaşça konuşmaya başladı."Liam,o adama güvenmememiz konusunda sana katılıyoruz. Bunu açıkça belirttin." Biraz duraksada ve sonra daha güçlü bir şekilde devam etti. "Bu yüzden, ben onu doğrudan okula gidip almamız gerektiğini düşünüyorum. Bu şekilde biz evine gittiğimizde, ona zarar gelmemesini sağlayabiliriz. Ve onun toplanmasına da yardımci oluruz."
Bu konuda tartışılmazdı. Başımı salladım ve ekledim: "Pekala. Hadi Carrie'yi almaya gidelim"
Yaklaşık uzun bir zamandır bu tek bölüm üzerinde çalışıp diğer bölümleri de orjinalinden okuyordum. Babası, Carrie'yi evden atınca adama etmediğim hakaret kalmadı. (Küfür değil çünkü ben küfür etmem.. :) ^_^) Neyse... Umarım çeviriyi beğenmişsinizdir.. Yorum yapıp oylarsanız sevinirim.. Bu bölümde sınır yok.. :) Sizi seviyorum :)))
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Little Things ( A Niall Horan Love Story ) [funnybunny96 dan çeviri]
FanfictionCarrie Enders 16 yaşında bir kızdır. Louis Tomlinson'ın uzak bir kuzeni olduğunu kim düşünür ki? One Direction o cehennem deliğinden onu kurtarmak için karar verirse ne olur? Sizce huzuru bulabilecek mi? Aşkı?