Wattpade uğramayalı çok uzun zaman oldu. Neredeyse 3 - 4 yıldır bu profile bakmadım sanırım. Eğer hala bu hikayeyi okuyan varsa, beklettiğim için çok üzgünüm. İyi okumalar...
---
Carrie'nin Bakış Açısından;
O gün geç kalktım ve Louis'in yanımda olmadığını gördüğümde hayal kırıklığına uğradım. Gitmeye karar vermiş olmalıydı. Belki de onun için o kadar büyük bir belaydım ki, benimle uğraşmak istememişti. Beni görmek istemediği düşüncesiyle neredeyse bağıracaktım.
Sonra odada tek olmadığımı fark ettim. Liam pencerenin yanındaki sandalyede oturmuş, çevresindeki dünyadan tamamen bihaber uyuyordu. Neyse ki, Liam Payne'in hastane odamda olmasına çıldırmadım.
Çok susamıştım, boğazım gerçekten kupkuruydu. Bu yüzden çevreme bakıp içecek bir şeyler aradım. Boğazımdaki kuruluk için bu lanet hastane odasında bir şey olmadığını fark ettim. Şey, aslında, Liam'ın yanı başında içinde çay gibi görünen bir şey olan bir bardak vardı ama onun benim için olmadığına emindim. Zaten ulaşamazdım da, her neyse.
Kapı açılınca hızla oraya döndüm. Gördüğüm şeyle gözlerimin sonuna kadar açıldığını hissediyordum. Harry. Harry Styles. Buharı tüten beş bardak çay ile hokkabazlık yapar gibi içeriye girdi. Dostum, umarım içlerinden biri benim içindir. Odaya girerken yatağıma doğru bir bakış attı, uyanık olduğumu fark ettiğinde oldukça şaşkın görünüyordu.
Uyanık olduğuma emin olunca bana doğru sırıttı. "Tatlım, uyanmışsın." Bardakları camın yanındaki masaya bıraktı.
Ukalaca bir cevap geliyordu. "Evet, zaten bildiğim bir şeyi söylediğin için teşekkürler. Şimdi bana bilmediğim bir şey söyle." dedim kuru ve yaramaz bir gülüşle. Bir anlığına alınmış göründü ancak sonra kahkahaya boğuldu.
Liam irkilerek uyandı. Harry'ye kaşlarını çatarak, onaylamayana bakışlarla baktı ve "Haz, onu uyandıracak- hey, sen zaten uyanmışsın! Merhaba!" Gözlerimi ona doğru devirdim.
"Evet, uyanık olduğumu biliyorum. Bu konuşmayı zaten yaşadık. Geri kalma." gülerek parmaklarımı ona doğru şıklattım. Harry tekrar kahkaha atmaya başladı ve Liam kıkırdadı.
"Vay be, sanırım burada bir tane çok bilmiş var." dedi kapı aralığından gelen bir ses. Louis kapıya doğru yaslanmıştı ve arkasında da Zayn ve Niall vardı. Üçünün de kolları otomattan alınmış gibi duran yiyeceklerle doluydu. İçeriye girdiler ve kasvetli hastane odasının içinde çeşitli yerlere yerleştiler.
Liam sandalyesinde oturuyordu. Louis, Niall ile birlikte yatağımın köşesine oturmuştu. Zayn ve Harry de kalan iki sandalyeye oturmuşlardı. Sağımda oturan Niall ve solumda oturan Louis nedeniyle biraz daralmış hissettim. Ama, hey, şikayet yok!
İçeride tuhaf bir sessizlik oldu. Sessizliği bozmak için "Eminim o içeceklerden biri benimdir." dedim. Liam kıkırdayarak ayağa kalktı ve buharı tüten sıcak çaylardan birini bana uzattı. Hafifçe üfledim ve bir yudum aldım.
"Tadı harika!" dedim. Hafifçe hareket ettiğimde, göğsümde alevlenen ani ağrıyla irkildim.
Louis biraz daha sokularak kolunu omzuma koydu ve sordu. "İyi misin, güzelim? Nasıl hissediyorsun?" Ses tonu benim iyiliğimle ilgilendiğini belli ediyordu. Bu oldukça tatlıydı.
Ona güven verici olduğunu umduğum bir gülümseme ile baktım. "İyi hissediyorum, teşekkür ederim." Tek kaşını kaldırdı. Oldukça bariz olan yalanıma inanmadığını biliyordum. Çabucak ekledim. "Sadece hareket ettiğimde biraz acıyor. O kadar kötü değil." Yüzüme tekrar güven veren bir gülümseme kondurdum. Biraz rahatladığını fark ettim, ama hala bana inanmadığı belliydi. Her neyse. Kolunu omzumda tutmaya devam etti ki bununla hiç bir sorunum yoktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Little Things ( A Niall Horan Love Story ) [funnybunny96 dan çeviri]
FanfictionCarrie Enders 16 yaşında bir kızdır. Louis Tomlinson'ın uzak bir kuzeni olduğunu kim düşünür ki? One Direction o cehennem deliğinden onu kurtarmak için karar verirse ne olur? Sizce huzuru bulabilecek mi? Aşkı?