Arabayı müsait bir yerde durdurduk. Gerçi neresi müsait olabilirdiki şuan çok saçma bir kelime kullandım. Heryer zombi kaynıyordu. Arabanın bagajında 2 tane 1.5 m boyunda demir bulduk. Birini Umut aldı birini ben karşı taraftaki depoya benzer yere gidiyorduk. Biz önde gidiyorduk kızlarsa tam arkamızdaydı. Birden 300 m ilerden patlama sesi geldi. Hepimiz korkuyorduk ama yaşam mücadelesi verecektik. Depoya geldiğimizde kapı kilitliydi. Allah kahretsin arkadan bir sürü zombi yaklaşıyordu. Bişeyler yapmalıydık yoksa hepimizde ölecektik. Yerden büyük bir taş bulup kilidin üstüne 5 defa vurdum. Zombiler nerdeyse dibimize kadar gelmişlerdi ve artirk kaçış yolumuz kalmamıştı. Kapıya tüm gücümle bir daha vurduğumda kilit yere düştü ve kapı açılmıştı. Tüm hızımızla içeriye girdik ve kapıyı kapattık. Ama çok fazlalardı ve bizden güçlüydüler. Depodaydık ve birsürü eşya vardı koyabildiğimiz kadar kapı önüne eşya koyduk. Kurtulmuştuk evet lanet olası kurtulmuştuk ama daha önümüzde aşmamız gereken çok engel vardı. Depo da bir televizyon bulduk ve kanallara baktık,çoğu çekmiyordu. En sonunda bir haber kanalı bulduk ve izlemeye başladık. Türkiye de nerdeyse hiç yaşayan kalmamıştı. Yaşayanların belli bir bölgeye gitmesi gerekiyordu ama bu baya zor olacaktı.
Ben: O da nesi sesi aç Umut
Umut: Hayır bu Bilal olamaz demiBilal zombiye dönüşmüştü ve diğer zombilerden farklı olarak genlerinde farklı bozukluklar olmuş ve zombilerin en başı gibi bişeydi. Bilal zombiye dönüşmeden önce 2 m boyu vardı. Genlerinde ki bozukluk yüzünden normal boyunun 3 katına çıkmıştı.
2. Bir haber ise salgının tüm dünyaya yayılmasıydı. Artırk kaçış yolumuz yok gibiydi kafamız durmuştu. Burdan çıkmamız ve daha güvenli bir yere geçmemiz gerekiyordu. İçerisi baya genişti ve karışıktı. İşe yarar şeyler aramaya başladık. İki gruba ayrılıp etrafa bakındık. Karanlık bir odaya girdik. Beyza baya korkuyordu arkamda kaldı ve" gitme " dedi. " Korkma ben yanındayım " dedim. Sanki yanında olmakla ne oluyosa ben ondan çok korkuyordum. Ama bu laflarım onu azda olsa rahatlatmıştı. Bana dönüp hiç beklemediğim birşey söyledi. " Bende bundan korkuyorumya zaten , şimdi yanımdasın peki ya sonra " şaşırmıştım,ona doğru dönüp sarıldım. " Ben yaşadıkça sana bişey olmasına izin vermem ve ben ölmek için daha çok gencim " dedim. Bu laflar benden mi çıkıyordu. Ona sarılarak çok farklı bir güç almıştım. Şuan kendimi 10 dev gücünde hissediyorum ama duvara vursam elim kırılırdı. Her neyse bunu hissetmekte ayrı bir zevkti.
Topladığımız eşyalarla birlikte deponun orta yarinde buluştuk.
Betül ve Umut yiyecek bulmuşlardı. Çürümüş meyve ve sebzeler vardı ama şuan tazesini arayacak durumda değildik. Deponun çatı tarafına çıktım ve aşağıya doğru baktım, her tarafımız zombilerle doluydu. Burdan çıkmak hiç kolay olmayacaktı. Birden ayağımı bişey çekiştirdi. Yukarıya tırmanmaya başlamışlardı. Bacağımı tutan zombiye bir tekme attım aşağı düştü. Ama her taraftan tırmanıyorlardı hemen çatı katının kapısını kapattım ve bizimkileri yukarıya çağırdım. Kapı arkasına eşyalar koyduk ama yeterli olmuyordu.Umut : Aşşağı taraftanda kapıyı çok zorluyorlar işimiz bitti dostum
Ben : Pes etmek yok elinizi çabuk tutun ve bana bir cam şişe ve şırınga bulun
Beyza : Hayır, düşündüğüm şeyi yapmayacaksın demi
Ben : Birimizin bunu yapması gerek ve ben bunu yapacağım.Umut dediklerimi getirdi. Şırıngayla kolumdan kan alarak cam şişeye doldurdum. Kanım sıcaktı ve soğumaması gerekiyordu. Umutla çatıdakileri temizlememiz gerekiyor ama kaç tane olduklarını bilmiyoruz en az 10 tane vardır. Kendimi pek iyi hissetmiyordum ama yaşamak için bazı şeyleri göze almak gerekiyordu. Beyza'ya sarıldıktan sonra üst tarafa doğru Umut'la çıkmaya başladık.
Kapıyı aç kapa yaptım. Kapının önü zombilerle doluydu. Hatırladığım kadarıyla çatıda uzun bir demir vardı. Kapıyı bidaha açtım ve şişeyi fırlattıktan sonra geri kapattım. Kırılmış olsun lütfen , kırılmış olsun (¯―¯٥) Kapıyı açtım ve dışarı baktım. Zombiler aşağı doğru bakıyordu. Anlaşılan şişe patlamış. Umuta işaret verdim ve dışarı hızlıca çıktık. Dışarda ki demirin bir ucundan ben diğer ucundan da Umut tuttu. Aşşağı doğru bakan zombileri baktıkları yere doğru yittik. Başarmıştık ama elimizi hızlı tutmalıydık.