2 Sene Önce
Sarah
"Lanet." dedi Malcolm Graves ve beni çekiştirerek koşmaya devam etti. Deli gibi yağmur yağıyordu. Topuklu çizmelerimden dolayı birkaç kez tökezlememe aldırmadı ve Bilgewater'ın ıslak taş sokaklarında kahkaha atarak ona ayak uydurdum. Kasap Köprüsü'nden tehlikeli denebilecek bir hızda geçtik, sonuçta asma köprüydü ve yanyana iki kişi bile zor yürürdü.
Bakışlarımı köprüden Graves'e çevirmemle ıslak saçımın yüzüme yapışıp boğazıma kaçması bir oldu.
"Öğğğğ!" Aniden durdum ve Graves'in zaten sönmüş olan purosu dudaklarının arasından düşüverdi.
"Siktir!" Puroyu yerden aldı, üstüne sildi ve ağzına geri koydu. "Kaçıracağız." dedi endişeyle beni çekiştirmeye devam ederek.
Saçımı boğazımdan çıkarırken gözlerimi devirdim.
Nihayet Bilgewater'ın en adaplı (ne kadar olabilirse artık) kumarhanesine ulaştık. Öyle kalabalıktı ki ıslak bedenimi sarhoş adamlardan uzak tutmaya çalışarak ilerledim.
"İşte orada." dedi Graves purosunu yere atıp yenisini çıkarırken.
Kalabalığı yarıp insanların izlediği masaya yöneldik. İşte oradaydı. Runetterra'nın meşhur kumarbazı Tobias Fate. Asla kaybetmezdi, kartları büyülüydü. Orada olduğumuzu görmemiş olmasına rağmen yüzünün yarısını örten şapkasını birden kaldırdı ve bakışlarımız buluştu. Yüzünde çarpık bir gülümseme belirlemesiyle destesinden sarı bir kart çekip masaya atması ve ortadaki tüm parayı kazanması bir oldu. Herkes söylenirken yavaşça kalktı ve yanımıza geldi.
"Tobias Fate."dedi Graves, Fate'e sarılarak.
"Ortak."diye karşılık verdi Fate. Graves'in omzunun üstünden bana bakıyordu. "Selam güzellik."
Kıkırdadım. "Merhaba Twisted."
Sarılıp eski günlerden bahsetmeleri bitince bar kısmında yer kalmadığı için biralarımızı alıp, üç kişi karşılıklı dikilebileceğimiz bir boşluk bulduk. Bu ikisiyle takılmayı çok seviyordum. Birbirleriyle atışıyor, sonra sarılıyorlardı. Biralarımızı köpüklerini dökerek tokuşturduk. Sonra bir daha, bir daha ve bir daha. Kalabalığın ve sarhoş insanların kahkahaları gökgürültüsünü bastırıyordu. Tobias yanından geçen bir kadının kalçalarını avuçlarken başımın dönmeye başladığını hissettim.
"İyi misin?" dedi Graves.
"Dönüyorsun."
"O halde şu birayı bırak, ver bana."
Birama uzanan elinden kurtulmak için zıpladım. Tekrar uzandı, bu kez de şişeyi havada sağ sol yapmaya başladım. İnanılmaz eğleniyordum. O da eğleniyor gibi görünüyordu.
Birama tekrar uzanınca minik adımlarla koşuyormuş gibi yapıp kalabalığa karıştım. İlk başta eğlenceliydi fakat sonra görüntü iyice kaydı ve ayaklarım birbirine dolandı. Olduğum yerde dönerken şişenin elimden uçtuğunu farkettim ama artık çok geçti. Nasıl oldu bilmiyorum ama o kalabalığın içinde şişenin kırılma sesini duydum.
Birkaç kişi eyvah dedi. Bazılarıysa hiiii diye bağırdı. Etrafımdaki insanlar birden dağılmaya başladı ve arkamda hissettiğim nefese döndüm.Gangplank
Gözüm dönmüştü.
Benim burada olduğumu, kim olduğumu bilmiyor muydu bu aptal? Ben şeytandım. Canını alacaktım.Korkuyla dağılan kalabalığın ardından sağ üst bacağıma dökülen ucuz biraya aldırmadan ayağa kalktım ve ilerledim.
Tek tük kalan insanların arasından bir genç kız bana döndü.
Nefesimi tuttum. Sanırım tutmuştum yani.
Zümrüt yeşili iki göz, ıslak saçlar, dolgun, kırmızı dudaklar ve ıslanıp vücuduna yapışmış, göğüslerine kadar yakası açılmış beyaz bir gömlek...
Bakışlarımı göğüslerinden gözlerine çevirdim. Sarhoştu. Bu kız mı dökmüştü yani birayı?
"Sen..." dedim sinirli görünmeye çalışarak. Aslında sinirliydim de. Ama cümlemi tamamlayacak gücü kendimde bulamıyordum.
"Ben mi?" dedi işaret parmağını sağ göğsüne bastırarak. Bakışlarım parmağına kilitlendi. Tuttuğum nefesimi bıraktım. Tanrım...
Kahkaha atmaya başladı. Gülmesi sinir bozucuydu ama beni gülümsetti. Hayır, kahkaha atıyordum.
Ne yapıyorum?
"Dönüyorsun." Birden gülümsemesi kesildi ve sabit durup beni inceledi. Bakışları aşağıda bir yerde durdu ve gözleri kocaman açıldı.
"Ben mi döktüm bunu?" dedi panikle. "Tanrım, çok özür dilerim." Dar pantolonunun cebinden bir mendil çıkardı ve bacağıma yöneldi.
Nefesimi tekrar tuttum.
Ne yapacağımı kestirmeye çalışırken Kart Ustası ve kankası, kızın yanına geldi. İki koluna girdiler.
"Onun adına özür dilerim Gangplank." dedi Tobias Fate.
"İsmi ne?" diye sordum sakallarımı karıştırarak.
Kart Ustası'nın kankasının çenesi gerildi.
"Savannah." dedi Usta.
Savannah...
"Ona bir daha gözüme görünmemesi gerektiğini söyleyin. İnsaflı davrandım." dedim dediklerime hayret ederek.
Kanka resmi bir şekilde başını salladı.
Savannah'ı itekleyerek kapıya yöneldiler. Bu süreçte kızın gözleriyle benimkiler hiç ayrılmadı. Nihayet kapıdan çıktıklarında yere düşmüş, ıslak mendilini aldım.
"Gus?" En iyi adamıma ihtiyacım vardı.
"Evet kaptan?"
Mendili elimde gizlice sıktım. "Savannah ismindeki tüm kızları toplamanı istiyorum."
Sarah
"Ne yaptığını sanıyordun ki?" Graves bağırarak çizmemdeki kusmuğu siliyordu.
"Sarhoştu." dedi Tobias.
"Gangplank canını bağışladığı için şanslı."
"Hey." dedim yarım yamalak. "Buradayım."
"Şükürler olsun ki." dedi Graves sinirle ve beni oturduğum taştan kaldırdı. "Seni başına bir şey gelmeden eve götürmeliyiz, baban bizi öldürecek."
"Sırtında pompalı taşıyorsun, sen onu öldürürsün." Tobias, Graves'in ceketini yüzüne fırlattı. Birlikte teknelere yürüdük.
Evim Bilgewater'ın hemen yanındaki bir adadaydı. Küçük balıkçı tekneleriyle kolayca ulaşımı sağlayabiliyorduk. Tekneye bindim. Graves ve Tobias da benimle bindiler.
"Ne yapıyorsunuz?" diye sordum anlamsızca suratlarına bakarak.
"Seni eve bırakıyoruz." Tobias yanıma oturdu ve ceketini omuzlarıma attı.
Gözlerimi kapatıp Tobias'ın omzuna yaslandım ve bu akşamı düşündüm. O adamı... Koyu kahverengi gözlerini sarhoşken bile görebilmiştim. Gözlerinin yanındaki kırışıklıklar, benden oldukça büyük olduğunu gösteriyordu. Sakallarındaki beyazlar da cabasıydı. Ama en çok da bana nasıl baktığını düşündüm.
"Adı ne demiştiniz?" dedim gözlerimi açmadan.
"Okyanus Şeytanı, Gangplank." dedi Graves. "Duymamış olman ilginç, ailenden silah alıyor."
Gözlerim birden açıldı. "Gerçekten mi?"
İkisi birden hayretle bana baktılar. "Aman, iyi." dedim cekete sarılarak.
Nihayet eve geldiğimde, babam iyi olduğuma ikna olduğunda ve Graves ve Tobias'ı azarlamayı bitirdiğinde duşa girebildim. Sıcak suyun altında dikilirken bakışlarının üzerimde olduğunu düşündüm.
Neydi adı?
Gangplank.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Korsan Avcısı
FanfictionNOT: EN BAŞINDAN GÜNCELLENDİ! Merhaba arkadaşlar :) bu ilk hikayemde, aslında var olan bir hikayeyi, hikayedeki karakterlerin gözünden anlatacağım. Asıl hikayeden bahsedeyim, League of Legends isimli bir oyunda hikaye yarışması vardı. Ben de taslağ...