Değeri bilmeden kurtulmak istiyorsan yalnızlıktan,kurtulsan da yalnızsın..
---------------------------------
'Uykum çok derindi.Ama birinin saçımla oynadığını hissediyordum.Uyanmak istemiyordum.
Gözlerimi araladım ve karşımda duran anneme baktım.Annem mi?'
O yalnız yaşayan birisiydi.Annesi yoktu. Yani onun için yoktu aslında.
Annesinin eliyle gösterdiği tarafa doğru baktı. O ağlıyordu. Yani kardeşi ağlıyordu.Candice'di onun adı. Kıyamazdı ona. Yanına doğru gitti ve kardeşinin saçlarını okşamaya başladı.
Candice'in saçları yavaş yavaş kısalıyordu. Oysaki saçlarını çok seviyordu. Saçları kısaldıkça yüzü gözükmeye başlamıştı Candice'in.
Yüzü ortaya çıktıkça Linda deliriyordu. Çığlık atmaya başlamıştı. Çünkü kardeşi acı çekmeye mahkum olanlar gibi kanlar içindeydi. Tırnak izleri vardı yüzünde. Linda korkuyor ve korktukçada çığlık atıyordu.
'Gözlerimi araladığımda yatakta kıvrandığımı fark ettim. Terlemiştim ve üşüyordum. Üşümemin sebebi hava değildi. Gördüğüm rüyaydı sadece. Gerçekten Candice'i o halde görmek beni deliye çevirmişti.Dişlerimi birbirine kenetlemiştim.
Saate baktığımda yedi olduğunu fark ettim ve yataktan kalktım. Rüyanın etkisi altındaydım. Kendime gelemiyordum.
Duşa girdim ve kendimi sıcak suyla doldurulmuş küvete attım. Sıcak su rahatlatıyordu.
Duştan çıktım ve iş başvurusu yaptığım restauranta gitmek üzere elbise dolabımı açtım. Kıyafetlerimin arasından omuzları dekolteli olan siyah kazağı çıkardım. Altınada siyah deri eteğimi giydikten sonra saçlarımı kuruttum. Açık bırakacaktım saçımı. Dudaklarım gördüğüm rüyadan olsa gerek kurumuştu. Biraz nemlendirici sürdükten sonra geriye kalan makyajımı tamamlayıp evden ayrıldım.
******
Bu restaurant çok güzeldi. İstanbul'daki lüks mekanlardan biri olmalıydı. Elmas taşlarıyla döşenmişti duvarlar.
Ben etrafı süzerken karşımdan gelen patron sandığım adama baktım. Tebessüm ettikten sonra
"Merhaba" dedim. O da biraz beni süzdükten sonra
"Merhaba. Sanırım iş başvurusu için geldin" dedi.
Ben evet dercesine başımı salladım.
"Hadi gel bakalım." dedi.
O önde ben arkada bir odaya girdik. Burası gerçekten çok güzeldi. Kadın mimar tarafından tasarlanmıştı bence. Bana bir kaç soru sordu ve bende yanıtladım. Heyecanlıydım. Birkaç not aldıktan sonra
"Seni arayacağım ve haber vereceğim" dedi.
Bende onaylayıp iyigünler diledikten sonra eve geçtim.
Her zaman ki gibi Alondra'nın evde yattığını düşünüyordum.Alondra benim ev arkadaşımdı.
Kapıdan içeri girdim.
"Alondra!"
Cevap vermemişti. Merak edince tekrarladım.
"Alondra!"
Kapıyı açtım. Bu gördüklerim karşısında şaşırmıştım. Alondra'nın elinde pasta vardı ve üzerinde mumlar vardı. Etrafında ise Carl,Amy,Anna ve David vardı. Carl Alondra'nın erkek arkadaşıydı. Amy ve David de aynı durumdaydı. Hepsi beraber
"İyiki doğdun Linda Warner!" diye bağırdı.
Tabi ya! Bugün benim doğum günümdü.Unutmuştum.
Bu olanlar karşısında duygulanmıştım.
*****
Doğum günü kutlamam bitmişti. Geç olmuştu. Pijamalarımı giydim ve yattım. Daha uyuyamadan telefonum çaldı.
Bu bir numaraydı. Ama tanıdığım bir numara.
Evet. Hatırlamıştım.
Bu Dylan'dı.
Dylan benim onun dudaklarında hayat bulduğum tek kişiydi.
Dylan benim eski sevgilimdi.
Bölüm şarkısı:
~5 Seconds Of Summer-Amnesia
Media: Linda'nın iş görüşmesi kıyafeti.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Loneliness
AcakCanı sıkılmıştı o gün.. Yürüyordu sadece.. Sıkılmasının nedeni o gün değildi aslında.. Sadece o güne kadar yaşadıklarıydı. Belki de yaşayamadıkları.. Tutunmaya çalışıyordu hayata.. Ne yapabilirdi ki bundan kurtulmak için..? Ya da kim hayata bağlayar...