7- Uzun Bir Gece Olacak ♡

8.1K 463 458
                                    

"Durumu gayet iyi. Taburcu olabilirsiniz." dediğinde doktor, teşekkür ederek saygıyla eğildim. Junmyeon, "Ben işlemleri halledeyim." dediğinde ona döndüm. Yanına gidip kolundan hafifçe tuttum.

"Sen? Junmyeon iyi olduğuna emin misin?" dediğimde, gülümseyerek onayladı. "Sadece ufak bir çizik." dedi alnındaki yara bandını işaret ederken. Gülümsediğimde o da gülümsedi. O esnada Jongin'in öksürmesiyle hemen ona döndüm. "İyi misin?"

Kafa salladı yatakta doğrulurken. Telefonunu ve dosyalarını çantama koyarken Junmyeon'un odadan çıkmadan evvel bize bakıp gülümsediğini fark ettim.

"Bir şeye ihtiyacın olursa beni çağırabilirsin." dedim eşyalarını odasının kapısının önüne koyarken. Kafa salladıktan sonra dik dik bana bakmaya başladı. Bakışlarımı ondan çekmeyerek aynı bakışlarımı sürdürdüm. O da sürdürdü.

"Gitsene." dedi cebinden anahtarını çıkarırken. Durumu bir kaç saniye sonra kavrayabildikten sonra yanından ayrılıp, koridorun sonundaki, Jongin'in odasının karşısındaki odama girdim.

Sıcak bir duş aldıktan sonra uyumayı denedim fakat bu mümkün değildi. Papatya çayı içmeye karar verdim. Kafamdaki havluyla beraber odamdan çıktığımda tam karşımdaki odanın kapısı da açılmıştı. Onunla göz göze gelmemeye çalışarak mutfağa indim. Peşimden geldiğini hissediyordum.

Bir paket papatya çayını bardağıma boşaltıp, su ısıtıcısına suyu koyup ısınmasını bekledim.

Jongin masaya geçmiş oturmuştu. Neyi bekliyordu bilmiyordum ama aramızdaki bu sessizlik rahatsız ediciydi. Ona kırgındım, bugüne özel değildi, her zaman ona kırgındım. Bu yüzden de konuşmayacak, bir kadın olarak trip atacaktım.

"Daha iyi misin?" diye sordum dayanamayarak.

"Zaten bir şeyim yoktu."

İkili takım olan kupa bardaklarından mavi olanını Jongin'e çıkarıp kalan bir diğer paketi de onun bardağına boşalttım. Kaynayan suyu bardaklarımıza boşaltıp, kaşık ile bir kase bal alarak onun karşısına oturdum. Bardağını ona uzattığımda teşekkür ederek kaşığı aldı ve bal kasesinden bir kaşık bal alıp çayına kattı. Onun yaptığı işlemin aynısını tekrarladım.

"Sanırım biraz aşırıya kaçtım," dedim ellerimi bardağımın etrafına dolayarak. Bakışları yüzümü delip geçiyordu. "Oyun konusunda."

Kaşları çatılırken ifadesini saklamak ister gibi kafasını öne eğdi ve dilini ağzının içerisinde dolandırdı. "Biraz fazla aşırıya kaçtın hemde."

Sinirle kafamı sallayıp bir yudum aldım bardağımdan. Muhabbet edecek ortak konumuz yoktu, bu yüzden ikimizde suskunduk. Hızlı yudumlarla çayımı bitirip bardağı tezgaha koydum, merdivenlere doğru yöneldiğimde Jongin önüme geçti. "Ne var?" diye sordum yüzüne bakmamaya çalışarak.

"Gidemezsin." dedi diğer kolunuda merdivenin korkuluğuna koyarken. "Sebep?" diye sorduğumda, psikopat bir şekilde gülümsedi ve üzerime yürümeye başladı. O üzerime yürüdükçe ben geri adım atıyordum, gözlerini gözlerimden ayırmadan hâlâ üzerime yürümeye devam ediyordu. En sonunda sırtım buz dolabı ile buluştuğunda durdu ve ellerini iki yanıma koyarak bedenimi kendi sıcak bedeni ile buz dolabı arasına sıkıştırdı.

Yan bir gülümseme sundu bana, sertçe yutkundum.

"Bu gece..."dedi elini çeneme yerleştirirken, yüzümü satın alacakmış gibi inceledi. "Uzun bir gece olacak."

Kalbim yerinden çıkacak gibi hızla atarken diğer elini saçıma daldırıp bir tutamı kulağımın arkasına sıkıştırdı. Aklımdan türlü düşünceler geçiyordu, lanet olası. Sanırım bayılacağım.

Marry Me! | Kim JonginHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin