Eve kapanmıştım artık hiç bir güç beni evden dışarı çıkaramazdı. Bilgisayarım yatağım ve sigaram gayet iyi anlaşıyorduk biz. Kendime ait bir dünya yarattım bu odada ve yalnızlığımla mutluydum. Yani en azından dışarıda olduğumdan daha mutluydum. O oda sanki bir zırh gibi, dışarıdan içeriye kötülükleri sokmayan, beni üzen her şeyi uzakta tutan.
Arada Eva geliyordu, odamdan mutfağa kadar yürüme zahmetinde bulunup onunla sohbet ediyorduk. Aslında konuşmaya bir kere başlayınca din, siyaset, ilişkiler, kitaplar her şeyi konuşabiliyorduk ama o da farkındaydı ne kadar kapandığımın ama elinden bir şey gelmeyeceğini çok iyi biliyordu... Beni iyi hissettirmek için ne varsa yapmaya çalışıyordu yine de. Saçlarımı kırmızıya boyadık beraber, öyle bir kırmızı ki hala aklım almıyor nasıl cesaret ettim buna. Ama geçici boyaydı yani 2 ay sonra eski haline dönecekti saçlarım ve bir kuş aldık. Bebek bir muhabbet kuşu, mavi renkli küçücük.. Minikliğinden ötürü 'Minnoş' koyduk adını.
Eva yokken onunla arkadaş oluyordum, o yüzden bir kuş olarak değil de bir insan gibi büyüdü. Beraber Sherlock da izledik, Skype'da arkadaşlarımla da muhabbet ettik, yemeğimizi de beraber yedik, evin içinde kovalamaca da oynadık.. Normal iki arkadaş ne yapabilirse bizde aynı şeyleri yaptık Minnoş'la. O yüzden hiç bir kuşun değerli olamayacağı kadar değerli benim için..
Günler haftaları kovaladı haftalar ayları..
Nisan ayı gelmişti ve ben hala aynı bokun içinde sürünüyordum. Ankara'ya gitmeyi de bırakmıştım bu yüzden annemler geliyordu arada ziyarete. Yine bi buluşma günü geldi, gelecekler beraber yemek yemeye gideceğiz, biraz havadan sudan muhabbet döneceklerdi geri. Bu bir ritüele dönmüştü ta ki o güne kadar..
Yine buluştuk kafenin birine oturduk. Babam biraz sinirli davranıyordu ne söylesem tepkili cevap veriyordu ve dayanamayıp çıkardı ağzındaki baklayı sonunda.
''Niye okula gitmiyorsun? Biz seni evde yatasın diye mi gönderdik buraya. Hayır okula gitmeyeceksen evde dursaydın kızım niye bir de başka eve para ödüyoruz.''
Tabi yaa.. Başka ne olabilirdi ki babamın siniri..
Gidiyorum ya, kim dedi gitmiyorum diye.
Gitmiyorsun işte, bana yalan söyleme boşa. Ne istiyorsun ki sen? Okulsa okul, kendi hayatın işte. Karışmıyoruz da. Ne olabilir sebebi?
''Boşuna yolluyoruz seni okula. Gitmiyorsun! Eve geleceksin, burada ne halt yaptığın belirsiz. Evde gözümün önünde durursun, bak bakalım o zaman da gitmemezlik yapacak mısın?'' diye annem de girişti sinirle.
''Anlamıyorsunuz işte, bir insan neden mutsuz olur hiç bi fikriniz yok! Bu lanet okulu da siz istediniz, lanet bölümü de siz istediniz. Sizin için bunlara katlanmak zorundayım, kendi hayatımı mı yaşıyorum ben yoksa sizin istediğiniz hayatı mı? Bıktım...
Bu lanet şehirden de lanet insanlardan da bıktım. Gitmiyorum okula evet! Evden dışarı çıkmak ne kadar zor geliyor bi fikriniz var mı? O odada mutluyum ben, kendi başıma. Siz de dışarı çıktığınızda dalga geçselerdi, sanki yolda yürümeniz bile günahmış gibi baksalardı emin olun siz de çıkmazdınız dışarı.'' içimdekileri dökmek bir nebze de olsa rahatlatmıştı aslında. Uzun zamandır kimseyle konuşmadığımı düşünürsek bayağı rahatladığım söylenebilir hatta.
''O ne demek kızım, bir sorun mu var? Hem neden ağlıyorsun ki?'' Ağlıyor muydum? Kahretsin, ağladığımın farkında bile değildim. İşte bu olmamalıydı. Ne kadar kırıldığımı görmemeliydi ailem, güçsüz halimi görmek üzerdi çünkü onları.
Ne demiştim ki ben? Babamında gözleri dolmuştu ve annem de ağlıyordu. O kadar kötü mü gözüküyordum dışarıdan.
Bütün olanları anlattıktan sonra, annem ''Bunları yaşamanı istemezdim. Bir doktor var, Medicana Hastanesinin genel cerrahı. Ameliyatsa ameliyat! Mutlu olacaksan her şeyi yaptırmaya razıyım ben!'' diye konuşurken babam daha o anda tereddüt etti.
''Ameliyat mı? Hayır, böyle bir seçenek söz konusu bile değil! Kolay bir şey mi bıçak altına yatmak. Belki hiç kalkamayacak o masadan? Belki yan etkileri çok kötü olacak! Ben bunları kaldıramam anlıyor musunuz? Kızımın gözlerimin önünde ölmesini istemiyorum.''
Baba... Öyle ya da böyle.. Ölüyorum görmüyor musun?
...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kaybedenler Kulübü
Literatura KobiecaKiloları yüzünden özgüven sorunu olan, hayata 1-0 yenik başladığını düşünen bir kızın başından geçen olaylar, hayatla mücadelesi, her düştüğünde geç de olsa ayağa kalkması.. Okuyun, hissedin anlayın..