Kucağımda kediyle kapıyı çaldım. Anneannem açtı. Yukarı çıktığımda beni garip yüz ifadeleriyle dedem ve anneannem karşıladı. Bu tepkilerin kedi yüzünden olduğunu biliyordum. Bu yüzden bir açıklama yapmak üzere içeri girdim. Olan biteni anlattım. Anneannem beni can kulağıyla dinledi. Sonra boşluğa bakarak ''Hmm... Bilemiyorum Karin. Evde bir kedi nasıl olur bilemiyorum. Hem sen yazın bitiminde, eve döndüğünde bu kediciğe ne olacak? Biliyorsun annenin kedilere alerjisi var.'' Üzülmüştüm ama vazgeçmedim ve konuşmaya devam ettim. '' N'olur anneanneciğim. En azından ben gidene dek bizimle kalamaz mı? Bak görüyorsun yavrucağın halini. Perişan olmuş. Islanmış, aç ve üşüyor zavallıcık.'' Anneannem kediye baktı. Gerçekten onun bu halini görünce gözlerindeki endişeli ifade kayboldu. Şimdi hüzün okunuyordu suratından. Kediye bakmayı bırakıp konuştu. '' Bilmiyorum. Dedenle de konuşmalıyız Karin. Dden de tamam derse bir süre için bizimle kalabilir. Ama çok heveslenme. Hadi şu yavrucağı kurutup güzel bir ziyafet çekelim ona.'' Kendimi gülümsemekten alıkoyamıyordum. Anneannem fazla heveslenme dediyse de umrumda değildi. Ben o küçükkedinin yanımda kalmasını istiyordum. Kedinin üşüdüğünü hatırlayıp bu düşüncelerden kurtuldum ve anneannemle onu kuruttuk. Ardından ona battaniyelerden bir yatak yaptık ve güzelce karnını doyurduk. Kedi yemeğini yerken ben de yanında oturmuş ona bir isim düşünüyordum. Sonunda bir ad buldum ve kediciğin adını Daisy koydum. Daisy 'i seyrederken kafasının üzerindeki kalbi fark ettim. Anneannem koştum. Gördüğünde o da şaşırdı. Ben ise böyle özel bir kedim olduğu için çok seviniyordum. Kim bilir ne kadar güzel zamanlar geçirecektik onunla...