Ben Sadece...

46 17 5
                                    

Emeğe saygı. Okuyan oy versin veya yorum yapsın. Birkaç harfe basıp yorum yapmak zor (!) olsa da bir yıldıza dokunmak oy vermek çok da zor olmasa gerek. İyi okumalar.

Düzen, dışarısı, diğerinin sonu ve en önemlisi bunlar kimin hakkında?
Bunları düşünerek öğrenim kümemize doğru ilerledim. Duvar dibindeki en arka sırada oturuyorum. Gerçi öğrenim kümemizde camlar sıralarımızdan iki buçuk metre yukarıda. Dolayısıyla ortada duran bir çift sıra dışında bütün sıralar duvar kenarı. Ben ise sağ tarafta ki en arka sırada oturuyorum. Her neyse, yerime geçtim. Ders fizik. En sevdiğim ders. Ama sanırım bugün pek de dinleyemeyeceğim. Az sonra olacaklardan habersiz ertesi güne yetişecek kitabımı çıkardım. Ve okumaya kaldığım yerden devam ettim.
Az sonra fizik eğitmenimiz sınıfa geldi. Daha doğrusu ben onun geldiğini sanıyordum. Eğitmenimiz rahatsızmış. Dolayısıyla dersimize giremeyecekti. Ancak ilginç olan şu ki, bizi kendi halimize bıraktılar. Demek istediğim normalde rahatsız olan bir Eğitmenimizin yerine başka bir dersin eğitmeni gelirdi. Ve her halükârda bir şeyler öğrenirdik. Bu nedenle yaşanan bu olay fazlasıyla şaşırttı beni.

Midemin fena halde bulanmasıyla eğitmenimizin ardından öğrenim sınıfımızdan çıktım. Tuvalete doğru koştum. Ancak tuvalete girdiğim anda bulantım biraz azaldı. Tuvaletin parlak, bordo karolarına yaslanıp bekledim. Koridordan gelen öğrenimcilerin sesleri kesildiğinde onların yatak odalarına çekildiğini anladım. Bir süre sonra bulantımın geçtiğini anlayınca doğruldum.

Yavaş yavaş kapıya doğru ilerledim. Elimi altın sarısı kapı kulpuna koydum, tam çıkacağım sırada bulantımın tekrarlamasıyla sağ tarafımda bulunan çöp kovasına eğildim. Yine bir süre sonra bulantım geçince kapıdan dışarı çıktım. Koridorda dolanmaya başladım. Yatak odama doğru yol almışken birden aklıma öğrenim kümemizde bıraktığım çantam geldi. Lanet ede ede çantamı almaya gittim. Hızlıca çantamı aldım ve dışarı çıkmaya hazırlandım. Dışarı çıkacaktım da zaten. Ta ki o sesi duymasaydım.

- Bunu nasıl durduracağız? Daha önceden olanları biliyorsunuz. O çocuk hâlâ hayatta. O bile bölgemiz için bir tehlikeyken bu kızı nasıl kaldıracağız? Kesin bir çözüm istiyoruz!
- Sessiz olun! Bu sorunu da çözeğiz.Bu günlere gelmemiz için eski Dünyayı yıkmamız, masum bebekleri yolumız uğruna kurban etmemiz gerekti gerekirse iki tane daha veririz, ben başkanımızın yanına gidip sorunu bildireceğim. Hem Maye denen kız, hem de Akel denen o başbelasının çaresine bakacağız. Ya onları kendi tarafımıza çekeceğiz, ya da onları taraflarından çekeceğiz. Anlaşılmayan, tartışılan bir yer?
-Peki ama......

Benden bahsediyorlardı. Peki ya Akel kimdi? O da mı bir şeylerin farkındaydı? Ah tanrım! Eski dünyayı yıktık, bebekleri katlettik dedi. Bunu nasıl yapabildiler! Bunları düşünerek, gözümden akan yaşları umursamadan okuldan çıktım. Söğüt ağacının altındaki bankıma oturdum. Burada kimsenin beni görmemesinin rahatlığıyla ağlamaya başladım...

BölgeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin