Gizem; çok güzel bir çocukluk geçirmemiş olması onu sadece üzmemiş, erken yaşta olgunlaşmasına sebep olmuştu. Babasının ondan adeta nefret ettiğini düşünmesi, onun suçu değildi. Eğer onu seviyor olsaydı, her zaman yanında olmalıydı ama babası her zaman ondan uzak olmayı seçti. Aslında babasının bir suçu olmadığını düşünmek onu kısa bir süre rahatlatıyordu fakat sonra bunun gerçek olmadığı gerçeğini söylemeyi de ihmal etmiyordu kendine.
Anneannesinden küçüklüğüne dair birşeyler öğrenmek onu çoğu zaman üzsede, mutlu olduğu anlarıda vardı tabii.
"Anneanne benim doğduğum gün babam mutlu olmuş muydu?"
Böyle bir soruyu kaç kişi sorma gereği duyardı ki?
"Baban erkek evladı olmasını istiyordu kızım, annen doğum yaparken bile o kumar oynamaya devam ediyordu. Dayın bulup kızının olduğunu söylediğinde, hayal kırıklığına uğrasada, yinede gelmesi için ikna etmişti."
Gizem bunu duyduğunda, uzun saçlarıyla yüzünü kapatma gereği duydu, kahverengi gözleri iyiden iyiye koyulaşmıştı, göz yaşları akmamak için çaba göstersede o ağlamayacaktı. Çünkü artık alışmış olması gerekiyordu, anneannesinden ayrı, dayısından ayrı kaç kez dinlemişti bu hikayeleri.
"Üzülme kızım, sen artık büyüdün, annen seni babandan hiç bir zaman uzaklaştırmadı, aksine baban ne yaptıysa yapsın senin baban olduğunu, onunla görüşmen gerektiğini söyledi ama büyüdüğün zaman herşeyi bütün gerçekleriyle anlatacak o zaman senin kararına bırakacaktı."
Gizem ne olursa olsun babası yanında değilsede, hiç anıları olmasada babasını çok seviyordu. Ne olursa olsun hep kendi düşünmek istediği biri gibi düşünecekti, bu söylenenlerin hepsi doğru olamazdı.
...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
OyunBozan
Non-FictionGeçmişten kaçmaya çalışan, kendisine, unuttum artık kötü günleri demesine rağmen Gizemi'n aklını kemiren geçmişi... "Anneanne babam ben doğduğumda mutlu olmuş muydu? Kaç kişi bu soruyu sorma gereği duyardı ki? Babasına olan sevgi miydi? yoksa nefre...