en büyük aşk, en cesurların hakkıdır...

26 1 0
                                    

" dönelim  ozaman " dedi

" tamam , dönelim "

gülümsedi. bende gülüşümle cevap verdim .ne güzel gülüyor .gördüğüm en güzel gülüş..

 Denizin dükkana geldiğimizde arkadaşları orda oturuyordu . bizi görünce hiç şaşırmadılar sadece gülümsediler. Deniz'de  gülümseyerek yanlarına gitti benim duyamayacağım şekilde bir şeyler fısıldadı. Bilemezdim ki fısıltılarda ne sır saklı.

Görmek istemeyiz, kör oluruz bazen. 

en kör olduğumuz zamanlardır o zaman,

aşk  bir yalana benzer ;

öyle dudak büküp küsemeyiz kırılsak ta 

bir aşk için , yalana sarılırız.

sevilmek te ödenirdi bedel 

oysa ben sevmekle başladım bedel ödemeye

varmıdır bilemem bu hikayede sevilmek...


Deniz fısıltısını tamamladı ve bana döndü;

"sen eşyalarını yerleştir istersen akşam tulum gecesi var bizim burada , dinlen "

" tamam " dedim .Bana gülerek bakan gözlerin eşliğinde kaldığım otele doğru ilerledim.


Hava çizeliyordu. ıslak toprak kokusu , memleket hasretini gideriyordu bir kaç saatliğine. Bur da bir kaç saat kalmanız yeterli aslında , bir Hemşin li olduğunuzu hatırlamak için. Memleket böyle olsa gerek. 

Biz çocukken doğa ile büyüdük. Ben belkide hiç kalmadım sayılır ama annem sürekli hatırlatırdı ince anılarında ki belirgin vurguları ile. ilk dinledikleri müzik tulum sesiydi. Tulumun sesi ile sevmeye başlamışlar. Sevdalarının felsefesi ; önce tulum sesi sonra sevda.

O zamanlar öyle dinlerdim . Çok etkileyici gelmezdi.Ama şimdi bur da bir fırtınadan kalan ,başı boş bir rüzgar gibiyim.Yıkıp döktüğüm kendi yüreğim.Parçalarım bu memleketin her yerine dağıldı .En büyük parçam ise Deniz de kaldı ; adı sevda. 

Gökyüzüne bakıyorum kaldığım odanın tahta pencerisinden. Allah ın bize bir lütuf diye yarattığı bu memlekete .Meğer ne güzelmişsin . Ben senmişim kendimi yeni buluyorum. Nasıl bırakıp gideceğim buraları. 

Hava kararmaya başladığında bende yavaştan hazırlandım. Gerçi kıyafetim yoktu . Bir kaç parça eşya almak için dışarı çıktım. 

Her yerde küçük yöresel kıyafetler satan dükkanlar var. Hepsi çok farklı. Annemin evde bize  sakladığı yöresel puşilerden gördüm. Yeşillimi memleketten alan ve dikkatimi en çok çeken bir tanesine elimi uzatırken omuzuma dokunan el ile irkildim. dönüp baktığımda Deniz'in güzel gözleri ile merhabalaştık.

"ne yapıyorsun burada"

"bir kaç parça eşya almak için çıktım"

" bana neden haber vermedin"

" burada kaybolmam heralde "

" onun için demedim yalnız gezme diye dedim"

" sağol ben yalnız gezmeye alışığım , beni düşündüğün için sağol"

bu sözlerim karşısında şaşkınlıkla bana bakıyordu. 

"ne oldu neden öyle şaşırdın "

tüh ya ben ne saçmalıyorum. Kendi foyamı meydana çıkaracaktım az kalsın. Elvan'dım ya ben .Hiç Elvan sevmezdi yalnızlığı . Hep hayatında önem vermediği insanlar olurdu. 

" şaka yaptım ya" diyerek gülümsedim.

pek anlamamış gibi bakıyordu. bazen şüphelenir gibi oluyordu. ama zannetmiyorum yıllar geçmiş değiştiğimi düşünmüyordur. Hem Elvan bu ne zaman ne yapacağı  belli olmuyordu . 

O sırada telefonum çaldı .Geldim geleli hiç kimseyi aramamıştım.Tamamen Almanya çıkmıştı aklımdan .Bir ailem vardı ve benden haber bekleyen Elvan.Geldim diye annemi bile aramamıştım .Kesin odur diye uzattığımda elimi Elvan ın aradığını gördüm.O an şok oldum.T

Telefonu ona göstermemek için avucumun içinde saklayarak 

" şey önemli bir telefon acil konuşmam gerekiyor "

" tamam" dedi şüpheli bakışları ile

" müsadenle " diyerek yanından uzaklaştım.sesin gelemeyeceği uzaklıkta durdum.




........

 " kim di arayan . Neden öyle telaşlandı. rengi soldu. Kim bilir kimlerle görüşüyor.Hiç değişmemiş. Gerçi beni neden ilgilendirsin ki . Bana ne . Ondan intikamımı aldığımda gidecek nasılsa .istediği kadar değişmiş olsun hiç umrum da değil .Belli ki çok kalmayacak ona iyice sokulup kendime bağlamalıyım .Değişmez .Baksana sormadı bile .AYAĞIMI ne olduğu umrunda bile değil .Dalga geçiyor benimle"


....

"efendim Elvan "

" nasılsın "

"iyiyim ya sen"

"ben iyi değilim , seni merak ettim  buldun mu Deniz'i "

"bulamadım daha yeni geldim "

"lütfen elini çabuk tut çok zamanım kalmadı.Sana ne derse sus hakaret etse de sus affetsin beni yeter"

"tamam affedecek merak etme ama sende sürekli az kaldı deyip durma lütfen "

"benden nefret ettiğini sanıyordum"

"senden neden nefret edeyim sen benim kuzenimsin unut böyle şeyleri"

" çok sebebin var nefret etmek için , unuttuğunu sanmıyorum hastayım diye böyle söylüyorsun. Bende olsam nefret ederdim ." diyerek kahkaha ile gülmeye başladı 

o an şok oldum .Nasıl kendi ile dalga geçebiliyordu . Bu durumda iken bile.

" neyse muhabbet çok uzadı bana haber ver tamamı "

" tamam"

telefonu kapattı suratıma. Bir insan neden bu kadar soğuk olur ki.Telefonda ki Elvan ismini kayıttan silip yerine dostum yazdım. En azından olur olmaz yerde ararsa kimse şüphelenmez. Sonra ilerd ebeni bekleyen Deniz in yanına gittim.

Deniz in elinde beğendiğim puşi vardı .Bana doğru uzattı .

" ne bu "

" sana aldım"

"ne gerek vardı "

sarıldım boynuna;

"teşekkür ederim"

sarılmak için bahanem olmuştu. Sıcak nefesini boynumda hissettim. Hiç bırakmazdım aslında ayıp olmasa. kollarımı yavaşça boynundan çözerken  hissettim titrediğini.

" kusura bakam refleks oldu "

" hiç önemli değil "

"sevindim "

" O zaman akşam görüşürüz ,bir kaç işim var "

" tamam "















BİR DENİZ'Dİ AŞK EN KARASINDAN...Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin