Vedia/0.2

13 1 0
                                    

Dalgaların hoyratça kayalıklara çarptığı yerdeydim. Başka bir kayanın üzerinde. Elimdeki soğuk bira, hava durumuyla anlaşmış gibi tam otuz dört dakikadır ısınmaya dair bir belirti göstermemişti. Hava soğuktu. Yanımdaki yabancı adam daha soğuk. İkimizde sessizlik yemini etmiş gibi tek kelime etmiyorduk. Kulaklarımıza ulaşan sesler senkronize bir şekilde kayalıklara çarpan dalga sesleri ve kulaklarımızı uğuldatan rüzgarın sesiydi. Parmaklarımı soğuk bira şişesine oldukça az temas ettiriyordum. Soğuktan hissizleşmeye başlayan parmaklarıma birazda olsun yardımcı olabilmek için.
Sigara paketimi bulabilme umuduyla elimi cebime götürdüm. Ezilmiş paketi ustaca dar kotumdan çıkarıp içine baktım. Acı gerçek. Tek bir dalım bile kalmamıştı. Gün geçtikçe çoğaltıyordum solumayı sigaranın rahatlatıcı dumanını. Sıkıntıyla inleyip mırıldanmaya başladım. "Sikeyim."
Biramdan büyük bir yudum alabilmek için kafamı iyice geriye yatırdım. Aynı konumuna geri getirdiğimde uzun ince parmakların arasından bana uzatılmış bir dal sigara gördüm. Aceleyle alıp tutuşturmak için çakmak aradım.
"Ateşin var mı?" Buradan bakılınca baya ateşli duruyorsunda.
Uzattığı çakmağı alıp sigaramı tutuşturdum. Göz ucuyla baktığımda çarpıkça gülümsüyordu. Dudaklarını yalayıp hiç bana bakma zahmetini göstermeden konuştu. "Evet. Sende ateşlisin."
Sırıttım. Pekala bununla yaşayabilirdim.
Derin sessizliği bozmak adına sorulabilecek en klişe sorulardan birini yönelttim. "Buraya sık gelir misin?"
Çatık kaşlarının altında kısılan göz kapakları, gözlerine sigara dumanına karşı oluşturduğu siper gibi duruyordu. Uzun parmakları arasındaki bitmesine birkaç fırt kalmış sigarayı biçimli dudaklarına yaklaştırıp derince bir nefes çekti. Çukurlaşan yanakları sayesinde çıkık elmacık kemikleri daha çok belirginleşti. Kusursuzdu.
Hafifçe kafasını salladı. "Evet. Kafanı dağıtmak için güzel bir yer." Katılıyorum. Vahşice kayalıklara çarpan dalga sesleri ve yosun kokusu insanı bir nebze de olsa uzaklaştırıyordu hayatın kirli batak yüzünden. Bir sıkıntısı vardı. Hissedebiliyordum. Böyle bir adamın bir kaç saat öncesinde tanıştığı kızla dertleşeceğini düşünmek büyük aptallık olurdu. Sorma girişiminde hiç bulunmadım.
Bir kaç dakika sonra beynimde şimşekler çaktı. "Şimdi ne iyi giderdi biliyor musun?"
Tek kaşını kaldırıp yüzünü hafifçe bana çevirdi. Sırıttım ve gözlerimi kapatarak düşüncemi daha etkili kılmak adına iç çektim. "Sezen Aksu şarkıları eşliğinde bir rakı masası."
Sırıtışı tüm yüzüne yayılırken tepkisiyle beni onayladı. "Mm."
Hevesle doğrulup omuzumla yavaşça omuzunu dürttüm. "Ne duruyoruz?"
Tam ağzını açmıştı ki telefonundan gelen bir bildirim sesiyle dikkatini oraya verdi. Mesaj olduğunu tahmin ettiğim iletide gözlerini biraz gezdirdikten sonra ayaklandı. "Yarın saat tam 20.00 da kapındayım." Şaşkınlıka dudaklarım aralandı. Tam arkasını dönmüştü ki aklına yeni bir şey gelmiş gibi omuzunun üstünden bana doğru bir bakış attı. "Levrek severim." Beni şaşkın yüzümle ardında bırakarak arabasına doğru yol aldı. Rakı balık için sözleşmiştik az önce. Hafifçe sırıtıp bir tutam saçımı kulağımın arkasına sıkıştırdım. Siyah botlarımla minik taşları tekmeleyerek iki sokak arkadaki evime doğru adımladım.
Aklıma gelen şeyle durakladım. Evimi bilmiyordu ki.

VEDİAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin