Hiçkimse fark etmedi ama ben kaçırılmıştım. Sevigilim beni arıyordu. Telefonum beni kaçıranlardaydı. Kim olduklarını bilmiyordum. Galiba beni öldüreceklerdi. Hiç birşey bilmiyordum. Çok korkuyordum. Beni bir çuvala koyup bagaja atmışlardı belki de . Canım çok yanmıştı. Uzun bir süre yolculuk yaptık. Nerede olduğumuzu bilmiyordum. Sessiz ormanın en derininde hiçbir yer görünmüyordu. Başım çok acıyordu. Geldiğimiz yerde takım elbiseli adamlar vardı ve burası çok güzeldi. Beni kaçıranlarla konuşuyorlardı. Hava çok soğuktu. Ellerim bağlıydı.Mafya olduklarına yemin edebilirdim. Beni evin içine yönlendiler. Kapının yağlanmamış menteşesinin çıkardığı ses içindeki korku hissini harakete geçirmişti.Ellerimi çözdü. Kalın sesiyle "yukarı çıkın küçükhanım"dedi.Merdivenlerden çıkarken kalbimin atışlarını hissediyordum.Duvara monte edilmiş hayvan kafaları beni geriyordu. Düşünceler aklımda geziniyordu "Kim beni kaçırdı,neden böyle bir şey yaptı?".Ölen polis annemin bir düşmanı mıydı? Yoksa beni bırakıp giden babamın bir düşmanımıydı?Son basamağı çıktım.Arkası dönük bir adam vardı. Kendimi bir film sahnesinde hissediyordum. Adam arkasını döndü.Ayağa kalktı.Bana doğru yürürken gözüme çarpan tek şey belindeki silahtı.Aramızda mesafeler kaldı.Silahına baktığımı gördü.Silahı belinden çıkardı.Parmaklarını silahının üstünde dolaştırdı ve tetiğini çekti.Öbür dünya bekle beni geliyorum. Bağırsam kimse duymazdı sesimi.Korkmuyordum.Annem bana korkmamayı öğretmişti.Gözlerimi kapatmadan silaha ve adama baktım.Ama benim düşündüğüm gibi olmamıştı. Silahı merdivene doğru fırlattı.Bana sarıldı.Bana baktı.
-Benim gibisin. Cesur.Annen gibi inatçı gözlere sahipsin.Sen benin kızımsın.