Merhamet Göster

148 2 0
                                    

Bana yalvarmadığın için öldü.

Başımı yukarı kaldırıp bulutlu gökyüzüne baktım kaderim kötü ama kabulümdü daha fazlası başka bir acıya dayanamazdım bedenimin acısının yanı sıra Ruhum işkence görüyordu yıllar önce bir kere gördüğüm adam sayesinde.

Kulaklarım geçmişte duyduğum sesle çınladı; Dünya'nın sonu değil. Topraklı ellerimi kulağıma bastırıp başımı eğdim " sus" sayıkladım önümde ki kedinin üzerine hızlı hızlı toprağı itip kapattım. Kutuyu apartman çöp kutusuna atıp eve girip duşa girdim suyun altın'da saatlerce ağlayıp çıktım.

Öğlen olmuştu aç susuz duruyorum yüzümün rengi gözlerimin altı çökmüştü yatağa kıvrılıp yattım telefon yastığım altın'da çınladığında elimi uzatıp onu ordan çekip çıkardım dün gece Koruyucu'dan gelen mesajlar ve Emre'nin Mesajı vardı. Açtığımda telefona bakmamı yoksa kötü olacağını söyleyip durmuştu en son mesajında ise 'Bunu sen istedin.' yazıyordu yumruklarımı sıkıp Emre'nin mesajına baktım tatil günümüz olduğu için pinekleyeceğimi tahmin etmek hakkında zırvalamış ve film izlemeyi teklif etmişti onu uygun dille reddettim.
Kapı yumruklandı " Nisa aç şu kapıyı" yataktan kalktım kapıyı açtığımda annem elini beline atıp beni süzüp yüzümde oyalandı " hasta mısın?" gözlerimi kaçırıp " ne var anne?" eliyle dış kapıyı gösterip " yeni taşınan komşunun eşyaları gelmiş senden yardım istiyor" sesini alçaltıp bana yaklaşıp " nerden tanıyor kız bu kadın seni?" annemle göz teması kurmadan " çöp atarken" diyip onu geçtim. Kapıda bana gülen yabancı uyruklu kadının önünde durup " çıkalım" beraber aşağı indik ve hayır demeyerek büyük işkenceme başladım, oturma odasında dolu koliyi açarak sabah yaşadığımı tekrar tekrar yaşadım.
Evin işi bittiğinde kendimi koltuğa Sandra'nın yanına attım " yorgunluk çayı yapayım sana sabahtan beri bir şey yemedik" ayağa kalkarken kapı vuruldu ben açtığımda Çağrı nefes nefese dolu gözlerle bana bakıp "annem" dediğinde onu itip " ne söyle!" bağırdım bir şey olmazdı değil mi öldüremezdi yapamazdı.
"kaza geçirmiş Nisa" ayakkabılarımı titreyen ellerimle giyerken durdum doğrulup " durumu nasıl?" elini saçlarından geçirip " bilmiyorum beraber gidelim" ayakkabılarımı giyip yukarı çıkıp üzerimi değiştirip otobüse bindik hastaneye girip hasta Odası'nı sorduğumuzda Çağrı koşarak giderken ben ayaklarımı sürüye sürüye gidiyordum aralık kapıdan içeri girip durdum annem kolu sargıda inleye inleye kalkarken Çağrı ve Babam yardım etti. Bende bulutu alıp çıktık eve geldiğimizde annemi yatağa yatırıp odama girdim çalışma masama oturup resim dosyamı çekip çıkardığımda siyah kalın kağıt gri yazıyla yine bana bakıyordu gözlerimi yukarı kaldırıp sabır çekip kağıda baktım.

'Başına gelenler sana yaptıkları için umarım süprizim hoşuna gitmiştir.'

Yastığı alıp yüzüme bastırıp çığlık attım.
Telefon çaldığında ilerledim Bilinmeyen yazısını gördüğüm halde açıp balkona çıktım." Söyle" dedim aksi bir sesle bunun onu sadece öfkelendirmek olacağını düşünerek derin nefes bırakıp devam ettim" ne istiyorsun benden?" şimdi ise ayarsız sesimle ağlamaklı çıkmıştı.
Bir süre benim sinir süremi ölçüyormuş gibi nefes seslerini duymamı sağladı yere çöktüm başımı duvara vurarak yasladığımda duvarla başımın çıkardığı sesten sonra nefes sesleri de kesildi elimle yüzümü ovup sigara isteğimi bastırmaya çalıştım "senin dediğin gibi olsun sigarayı bırakacağım" hala yoktu ses, devam ettim" benim için zor olacak onun yerine sen neden başlamıyorsun?" şimdi duyuldu sesi " içmediğimi nerden çıkardın?" gülümsedim senelerdir başımda dolanan sesle aynıydı hiç değişmemişti ses tonu biraz baskıcı biraz rica biraz emir sesi söylenenleri yerine getirmek için yaratılmış gibiydi." sigaradan zıkkım diyerek bahseden biri içmiyor demektir" nefes seslerini bana dinletmeden anında cevapladı beni" günde bir paket bitirmiyorum" saçlarımı karıştırıp kapatma isteğimi bastırdım. " içiyorsun demek oluyor bu?" cevap vermedi soruma " neden kararını değiştirip benimle konuşuyorsun?" Bende kendime tam olarak neden böyle aptallık yaptığımı soruyorum. " Çünkü süprizini beğenmedim" bir tek bu sözlerimle alay ekledi düz sesine " öyle mi? Neden?" sinirle alnımı ovalayıp " Anneme zarar verme" bunları dememle telefonun ucunda ki ses bağırdı " Neden? " sesiyle titrerken bunu belli etmemeye çalıştım." onlar ailem tamam mı vursalarda kırsallarda umrumda değil" sinirli sesiyle " Seni yıllardır dövdüğünü biliyorum hiç düşünmedin mi diğer kardeşlerine değil de sana neden vuruyor?" sinirle elimi alnımda daha çok gezdirdim. "Düşünecek çok vaktim vardı hayatım boyunca ama cevabını bilmek istemediğim soruların yanıtını öğrenmek için uğraşmadım" adam sakinleşti " Haklısın sebep aramak gerekmez sonucu düzeltmek yeterli olacaktır." kaşlarımı çattım. "Onlara zarar vermeyeceksin!" ilk defa emir cümlesi kullandığımda merakla " neden? seni umursadıkları yok, burunlarının ucunda neler yaşadın ama duymadılar ölümleri inan bana, sandığın kadar can'ını yakmaz bile" sesimi yükseltip " eğer onlara bir daha dokunursan seni bulur o pahalı güzel yatağında boğarak öldürür yüzünde ki o ifadeye gülümseyerek izlerim" güldü " daha iyi bir tehdit bul, ben kötü bir adamım etrafım beni öldürmek isteyenlerle dolu inan bana isteyince çok yaratıcı olabiliyorlar" göz devirdim. " bu bir istek değil aşağılık herif bu bir emir yemin ederim sonuçları ne olursa olsun seni bulurum işte o zaman işkence planları bulmak için bol vaktim olur" telefonu suratına kapatıp ellerimle yüzümü kapattım ayağa kalkıp telefona mesaj gelince baktım. 'Yüzüme bir daha sakın kapatma.' İçeri girip yatağa uzandım saat geç olmuştu ve iş vardı.

Arafın İzleriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin