Cennet

32 1 0
                                    

Uzun bir süre babamla bakıştık. Sinirden çenesi kasılmıştı. Eli hareketlendi ve beni kolumdan tuttuğu gibi içeri soktu. Arkamdan kapanan kapının çığlığı hayra alamet değildi..

"Nerdesin lan sen!?" Babam üstüme doğru yürümeye başlamıştı. Korkmuyordum. Çünkü birazdan yiyeceğim dayak benim ilk dayağım olmayacaktı. Kollarıma yapışıp sıkmaya başlamıştı.

"Cevap versene! " yine sessiz kalmıştım. Yüzüme yediğim darbe bile ağzımı açmamıştım. Sağ elim yanağımda babama bakıyordum. Babam duygusuz biriydi. Ama bilmiyordu ki onun gibi duygusuz iki çocuğu daha vardı...

Kapı ard arda yumruklanmaya başladı. Demir'in sesini işittim. " Derin aç kapıyı! Ona dokunayım deme baba!" Tekmelerinide geçiriyordu.

"Diğer tohumumda gelmiş. Git aç şu kapıyı elimde kalırsın!" Gidip kapıyı açtığımda Demir beni kollarına dolamıştı. " Birşey yaptı mı sana!"

Kafamı salladım." Hayır , bağırıp çağırdı işte." Kafasını sallayıp içeri girdi. " Sigaram bitmişti. Sen gelene kadar alıp gelirim sanıyordum."

"Problem değil. Aç mısın?" Bi süre yüzüme baktı. "Hayır değilim. Ama çok uykum var. Ben yatsam?" Kafamı onaylar şekilde salladım.

"Git yat sen. Ben de ortalığı toparlayıp çıkarım odama." Kafasını sallayıp merdivenlere yöneldi. Mutfak topluydu. Salondaki içkileri , boş pizza kutularını toparladım. Son olarak yastıkları düzelttim ve televizyonu kapatıp odama yöneldim. Babam sanırım odasındaydı.

Odama girdiğimde üstüme rahat kıyafetler giydim. Yatağıma girdim ve gözlerimi kapattım. Gözlerimin önünde beliren bir çift yeşil göz vücudumu titremesini sağlamıştı. Sahi bugün olanlar neydi? Ne saçma bir hayat yaşıyordum ben.

20 dakika geçmesine rağmen uyuyamamıştım. Yataktan çıkıp Demir'in odasına gittim. Kapıyı tıklayarak içeri girdiğimde Demir'in tavana bakan gözleri bana dönmüştü.

"Uyuyamadım..." Şefkatle gözleri kısıldı. Yanını göstererek " Gel buraya" dedi.Yanına gidip uzandım. Kafamı göğsüne koydum. Benim hayatımda bir tek Demir vardı. Onu çok seviyordum. Ve Tanrıya dua ediyordum.

"Biliyorsun. Onu pert etmem 5 saniyemi alır." Onaylamayan bir mırıltı çıkardım.

"Birşey yapamayız Demir. O bizim babamız. Her ne kadar iyiliğini görmesekte ona sahip çıkmalıyız."

Ellerini yumruk yapmıştı. "Dayanamıyorum. Bana karşı çıkmayıp senin üzerine gelmesine deli oluyorum. Benden korktuğu için birşey yapamıyor. Ama ben olmadığım zaman neler diyordur kim bilir. Ve en sinir bozucu olansa senin benden saklaman. " şaşırmıştım. Babamın bana tokat attığını anlamıştı. Tam soracaktım ki "Artık uyuyalım olur mu? O pislik herifi konuşmak istemiyorum." Kafamı sallayıp kendimi uykuya teslim ettim.

********************************************************************

Elimdeki gazeteye tekrar göz gezdirdim. İş ilanlarının çoğu elektrik yada soğutma işleriydi. Oflayarak bir bardak çay daha almak için mutfağa yöneldim. Demir şans eseri bulduğu iş sayesinde güzel bir hayat yaşıyorduk. Kaldığımız bu ev babamın emeği sayesinde değildi. Her bir yeri Demir'in emeğiydi. Evde tektim ve iş ilanlarına bakıyordum. Demir her ne kadar beni çalıştırmayacağını söylesede bir işin ucundan tutup ona destek olmak istiyordum. Ona göre yemek yapıp temizlemem yeterliydi. Ama bu benim açımdan yetersizdi.

Babamın ne iş yaptığını bilmiyorum. Hatta acaba bir işi var mı onu bile bilmiyordum. Çayımı alıp odama çıktım. Yağmur damlalarının cam ile temasında çıkardığı ses beni huzurlu kılıyordu. Yatağımın üzerine oturdum. I Lie - David Lang açıp kendimi yatağa daha çok gömdüm. Dinlediğim şeyin tarzı ne bilmiyordum. Tek bildiğim ruhuma dokunacak kadar güzel olmasıydı.

Gözyaşlarım kendiliğinden akmaya başladı. Neye ağladığımı bile bilmiyordum. Çayıma baktım. Çoktan soğumuştu bile. Birden anılarıma kaymıştı zihnim.

" Nereye bakıyorsun?" Annem yatak odasında camın önünde ay ışığı altındaydı. Düşünceli bir şekilde dışarı bakıyordu. Seslenmem ile bana döndü.

" Dünyaya bakıyorum." Masmavi gözleri delip geçiyordu benim mavilerimi... Ne kadar güzel gözüktüğünün farkındamıydı? Babamı daha iyi anlıyordum. O bir melekti. Benim meleğim...

" Anne , mutsuz gözüküyorsun."
Annemin gözlerini tekrardan cama çevirmişti. Göz pınarından akan gözyaşı içimi acıtmıştı. Ama o bunu umursamamış gülümsemişti.

" Ben çok mutluyum miniğim. Anne daha çok mutlu olacak sana söz veriyorum. Sadece beni affet , benden asla nefret etme olur mu?" Kapı açılmıştı.

"Efendim ilaçlarınızı almanız gerekiyor." Kollarımdan tutan kadın beni dışarı çıkarmıştı. Kapı kapanmadan önce annemin bana bakarak söylediği sözler beni bir yandan mutlu etmiş bir yandan huzursuz etmişti.

"Sizi seviyorum kızım." Ve kapı yüzüme kapanmıştı. Dudaklarım aralanmıştı ve gözlerim kapının kulpuna odaklanmıştı.

"Seni seviyorum anne."

O sabah hayatımın değiştiği sabahtı. Beni değiştiren , yıkılmış bir insana çeviren gündü. Annemin intihar edişini duyduğumda bozguna uğramıştım. O an hissettiğim tek şey hayal kırıklığıydı. Odamın kapısı açıldığında bana kızarık gözlerle bakan kadına diktim gözlerimi...
Yanıma gelerek bana sarılmıştı. Annemin sarılırken verdiği hissi vermiyordu. " Derincim , gel aşağıya inelim." Elimi tuttu ve beni yataktan kaldırdır. Merdivenlere yönelip aşağıya indik. Salonda bir sürü insan toplanmıştı. Anneannem hiç durmadan ağlıyordu. Ve daha tanımadığım bir sürü kişi... Gözlerimin odağı başka bir yere takılmıştı. Demir ellerini kafasının içine almış boş gözlerle bana bakıyordu.

Babam ve dedem yoktu. Aslında odada Demir haricinde başka erkek yoktu. " o artık cennette..." Fısıldayan kişiye baktım. Bu kadını tanımıyordum. Gözleri buğulu bir şekilde bana bakıyordu. Ve anneme çok benziyordu...

Gözlerimi sildim ve ayağa kalktım. Akşama yemek hazırlamam gerekiyordu ve buzdolabı nerdeyse boştu. Hemen üzerimi değiştirip cüzdanımı ve evin anahtarını yanıma alarak dışarı çıktım. Markete girdiğimde el arabasına lazım olan şeyleri doldurdum. Fiyatını ödeyerek poşetlerle marketten çıktım.

Çocuk parkının yanından geçerken duyduğum küçük kız çığlığı ile kaydırağın oraya odaklandım. Arkası dönük olan genç kucağındaki minik kızı kaydıraktan tutarak kaydırıyordu. Minik kız ise sevinç çığlıkları atıyordu.

İmrenerek onlara bakıyorum. Bu dünyada hala mutlu olan insanları görmek güzeldi. Odağımı onlardan keseceğim sırada genç çocuk bana doğru dönmüştü. Yüzünü görmem ile vücudumdaki kan akımı durmuştu.

Bu o çocuktu. Barda beni öpen... Ona baktığımı hissetmiş olmalı ki kafasını kaldırıp çevresine baktı ve gözleri beni buldu. Oda benim kadar şaşırmıştı. Küçük kız ise onu dürtüyordu.

" Hadi abiy biy daha!" Ellerini birbirine vuruyordu. Hemen ellerimdeki poşetleri düzelttim ve eve doğru yürüdüm. Tam gideceğim sırada arkamdan bağırmıştı.

" Hey Derin!" Adımı hatırlıyordu! Aman Tanrım! Sen tam bir zavallısın.

Tam ona doğru dönecektim ki yanımdaki korna sesiyle irkildim. Camın ardından bana bakan mavi gözlere baktım.

" Hey nerden böyle" Demir'in ukala gülümsemesi yüzündeydi.

"Erken çıktın ha? Neden haber vermedin?" Ona kızmış gibi yaptım. Varlığını unuttuğum çimen gözlere çevirdim başımı. Çok derin bir şekilde beni süzüyordu. Bakışlarımı tekrar Demir' e çevirdim .

"Bagajı aç poşetleri yerleştireyim. "

Poşetleri bagaja koyduğumda tekrar parka baktım. Ama bu sefer orda kimse yoktu. Yavaş adımlarla arabaya bindim. Ve sevgili ikizim arabayı eve doğru sürmeye başladı...

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jan 18, 2016 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Yasımı Tutacaksın.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin