İSİMSİZ #1

182 16 9
                                    

Multide;Azra'nın söylediği şarkı var.Yalnız başlarda açarsanız biraz saçma olur.


İyi Okumalar


''Azra Özdoğan,müdürün odasına!'' Hass..Adımın söylenmesiyle koşar adım müdürün odasının yolunu tuttum.Bu adamın her kavgamdan nasıl haberi olabiliyordu ki?Sanki beni bir an önce okuldan attırmak için yer arıyordu.İnşallah annemlerin haberi olmamıştır diye ümit ettim. Annemle üvey Sarp duyarlarsa ben biterdim.Çünkü eğer olur da bursum bitirilirse müzik hayatımın sonu olacağı nutuğunu annemden açık açık dinlemiştim.Müzik hayatım son bulursa da ben nefes alma özelliğimi bile kaybederdim.Lanet olsun!Hep o Sarp aklına sokuyor bunları,biliyorum.Tamam yani uslu durmaya çalışıyorum ben.Kızın biri benim en iyi kardeşimin on ikilerden olan muhteşem sevgilisine yavşayıp üstüne bir de benim güzelim Yankı'ma imalı bakışlar atıyor.Suratını çorbaya sokmayacaktım da ne yapacaktım ?

Canım müdürcüğüm Bünyaminimin odasının önünde durup, kapıyı iki defa tıklattım. ''Gel'' komutunu duyunca hayvani bir hızla içeri daldım.Yüzüme piç bir gülümseme yerleştirip eliyle işaret ettiği yere geçtim ve söyleyeceklerini dinlemeye koyuldum. ''Azra!Bu kaçıncı kızım?-'' Masumca ''Sanırım se-'' cevap vermeme izin vermedi. ''Seni bir daha uyarmayacağım.Artık yeter!Notların bu kadar yüksek olmasa seni bir dakika bile bu okulda tutmazdım'' Dedim ya işte beni attırmak için fırsat kolluyor diye.Hayır yani, benim de neyimi beğenmiyorsun.O kadar liselerarası müzik yarışmasına kolejini 5. yapmışım.Daha ne istiyorsun be adam! ''Çok teşekkür ederim hocam.Bir daha olmayacağına söz veriyorum.'' tabi ki de yalandı. ''Bu sefer ceza olarak kütüphaneyi düzenleyeceksin.'' NE! Kütüphane mi dedi o?! ''Ama orası iki futbol sahası kadar, ben orayı tek başıma nasıl düzenlerim?!Hakan hocanın kelini öperim daha iyi.Lütfen başka bir ceza verin lütfen..'' Elimden geldiğince yavru köpek bakışı atmaya çalışıyordum. Artık ne kadar oluyorsa.Öksürüp daha sonra da haince sırıttı ''O zaman dua et ki birileri daha ceza alsın.3.30'da orada olacaksın.Şimdi çıkabilirsin.'' oç otozdo orodo olocokson şomdo çokobolorson. İçimdekileri hissettirmeden başımı 'tamam' anlamında sallayıp mecburen dışarı çıktım.

Koca kahverengi kapıyı arkamdan kapatıp koridorun diğer ucundaki merdivenlere doğru adımladım.Resmen koca kütüphaneyi bana temizletecekti. Hem de tek başıma! Merdivenlerin siyah beyaz karolu duvarlarında eski yarışma haberlerimiz vardı.Demirden korkuluklara tutunarak yukarı çıkmaya devam ederken birinin daha-en azından tanıdığım birinin- ceza alması için dua ettim.Allahım inş.

11-C yazan sınıfıma girdiğimde kalorifer tarafında en arka sıradaki Yankı ile göz göze geldim.Koşarak yanına gittim.Yankı masmavi gözlerini büyütüp bana bakarken sarı saçlarından bir tutamı da arkasına attı.Bu onun meraklı haliydi.Bana göre de en sevimli hali.''Ne oldu? Ne dedi? Bizim Pars'la olan ilişkimizi anlamış mıdır? Sana ne yaptı peki? Anlatsana be!'' Yavaşça yerime otururken ona soluklan dercesine bir bakış attım.''Hayır, olayla ve o pis kaşarla ilgili hiçbir şey söylemedi.Sadece çıkışta kütüphaneyi düzenleme cezası verdi'' Yankı afallamışça yüzüme baktı. '' Bizim okulun kütüphanesinden bahsediyorsun değil mi?'' Başımı evet anlamında salladım.Tam ağzını açıp bir şey söyleyecekken içeriye Hakan Hoca girdi.Sinirli görünüyordu.''Kim o benim kelimle dalga geçen densiz! Müdürden haberini aldım! Kim o?!'' Söylediklerini duyunca bıyık altından gülmeden edemedim.

***

Sevilen bir müslüman olan ben ve yarı kabul olan dualarım..Evet birisi daha ceza almış. 12'lerden herkesin salyalarını silerek baktığı havalı züppe Alaz Gencer.Sanırım okulun duvarına grafiti yaptığı için benimle aynı cezayı almış.Ve evet benim dualarım yarı kabul olmakta. Çünkü kendisini tanımıyor, ayrıca da havalı insanlardan nefret ediyorum.Bu yüzden Alaz kişisiyle saatlerce aynı yerde kalmak biraz huzursuz olucak gibi.Saatlerce demişken, anneme haber vermeyi unutmuşum.Hemen eteğimin cebinden iphone'umu çıkarıp 'Orda Deniz Yok Anna' kişisini aradım.Biliyorum amma yaratıcıyım.

''Alo?''

''Anneağ''

''Efendim bebeğim?'' Bebeğim mi? 17 yaşındayım ben!

''Bugün müzik alıştırması yapacağımız için geç gelebilirim tamam mı?'' Tabi ki de ona ceza aldığımı söylemeyecektim.Yoksa beni ayaklarımdan bağlayıp camdan aşağı sarkıtırdı.Cidden yapardı cani kadın!

''Tamam canım.Biz de Sarp'la bugünlük kanalda kalacağız.Senin çin de uygunsa-''

''Uygun anne.Hadi iyi işler siz ben başımın çaresine bakarım''

''Peki aşkım.Ne yapmayacağını biliyorsun o yüzden bay bay.''

Vee -ona bayıldığımdan değil ama- üvey babası işlek bir radyo kanalı sahibi olduğu için şanslı olan ben. Cool ben. Popi ben. Eve Yankı'yı atıp çift kişilik slumber party düzenleyecek olan ben. Ama önce şu lanet cezayı tamamlamak zorunda olan ben...

Kütüphanenin önüne geldiğimde biraz süzüp kapısından içeri girdim. Hasret Hoca -edebiyat öğretmenimiz- beni kapıda güler yüzle karşılayıp kendi özel odasının olduğu bölüme buyur etti. Kendi koltuğuna oturduğunda ben de koltuklardan birine geçtim.''Nasılsın Azra? Hala göz alıcı şiirler yazmaya devam ediyorsun değil mi?'' Gülümsedim.Çok tatlı bir kadındı ve en sevdiğim hocamdı.''Evet Hocam.Hatta yeni bir taneyi size getirecektim ama zamanım olmadı.''Bana sevecen bir tavırla karşılık verdi.Kesinlikle diğerleri gibi değildi.''Bir ara getir,okuyalım.Senin bu yeteneğinle gurur duyuyorum. Ama şimdi sana görevini vermeliyim ne yazık ki!'' Yüzünü ekşiterek konuşmuştu.Kafamı ne yapalım anlamında salladım.Kafa sallayarak konuşmak hayatımda bir yer edinmişti sanırım.Hasret Hoca ayağa kalkıp odadan çıktı ve kitaplık bölümüne doğru yürüdü.Bende peşinden gittim.'' 1 ve 2 numaralı dolaplar senin.3 ve 4 ü geldiğinde Alaz düzenleyecek. Ben şimdi çıkacağım, gelince ona iletirsin olur mu?'' 1 numaralı dolaba ilerlerken ''Olur'' diye seslendim.Arkasından bir kapı sesi duyuldu.Çıktığını anlamıştım.Beni burada binlerce kitapla baş başa bırakmıştı. Aslında okumayı severdim ama bir şeyleri düzenlemekten nefret ederdim.Ama şimdi hepsinin numara sırasına dizilmesi ve düzenlenmesi gerekiyordu. Nereden başlayacağıma karar veremedim.Öncelikle paltomu çıkartıp bir kenara koydum.Telefonumu ve kulaklığımı çıkarttım.Müzik olmadan asla iş falan yapamazdım. Gerçi ben müzik olmadan hiçbir şey yapamazdım, müzik benim yaşam kaynağımdı.Ama her neyse.  Kulaklığımı telefona takıp Manga-Hayat Bu İşte şarkısını açtım.En sevdiğim şarkılardan bir tanesiydi. A grubundaki kitapları yerleştirmek üzere birinci rafı boşalttım.Raf dediğim de küçük bir şey değildi.Bir oda uzunluğunda bir şeydi. Sıralarına göre kitapları dizerken bir yandan da müziğe eşlik ediyordum.


Hayat bu işte,

Kanatlanıp,gitmek dururken

Dört duvar içine hapsolursun.

Yaşamak için bir neden ararken,

Ölmek için bulursun.

Kanatlanıp gitmek du...


O sırada omzumda bir el hissedip refleks olarak elimdeki kitapları yere atıp hızlıca arkama döndüm ve kulaklıklarımı çıkardım. Karşımda şaşkınca duran kişi 12. sınıfların Justin Bieber'ı Alaz'dı. Ben de tiksintiyle karışık şaşkınlıkla yüzüne bakmaya başladım.



^^^^Eğer hikayeyi beğendiyseniz kütüphanenize eklemeyi unutmayın pls^^^^






İSİMSİZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin