Merhaba arkadaşlaaar.Bayağıııııı bir süre sonra yb geldi nasıl bir his? Tamam sakin olun.😂 Bu arada bu gün de okullar açıldı.Bunun nasıl bir his olduğunu sormayacağım tamam sjsjsj Hepinize hayırlı bi okul yılı diliyorum. Vee bölüme gelirsek.Sanırım kısa bir bölüm oldu.Bu yüzden özür diliyorum hepinizdenn..Son olarak..Bu bölüm iki parttan oluşacak arkadaşlar.Bu birinci part. Umarım kii severek okuyup, üşenmeyip vote atar ve gönlünüzden koparsa da yorum bırakırsınız.Hepinizi seviyorum <3 Lafı uzatmayayım.Hepinize iyi okumalaaaaaaaaar :*....................................................................
"Goodstone" dedim taksiye binerken.Sürmeye başladı kızıl, kirli sakallı şoför.Elimdeki telefonumu koltuğa bıraktım. İçli bir nefes aldıktan sonra kolumu cam kenarına koyup, başımı da bileğime yasladım.Hissizleşmiştim.
Gözlerimi arabanın camından dışarı kaçırdığımda, sokakta huzuru görüyordum.Birlikte gülüşüp eğlenen genç bir erkek , ve genç bir kız görüyordum.Delikanlının inci gibi gülümsemesini her gözler önüne serdiğinde, genç kızın o gülüşte huzur bulduğunu, o anın hiç bitmemesini istediğini görüyordum..Annesi ve babasının ellerinden tutup yürüyen bir kız çocuğu görüyordum.Annesiyle babasının birbirine her aşkla bakışında küçük kızın içini huzur tanelerinin ısıttığını görüyordum..Sokak köşesinde kendi şarkılarını söyleyen üç oğlan görüyordum.Gitar kutusuna her para atıldığında, insanları eğlendirerek mutlu ettikleri her dakikada huzura kavuştuklarını görüyordum.
Dünyada bu kadar sorun varken,bu kadar dert varken huzurlu olan insanları kıskanıyordum.Ben sonsuz bir hiçlikle boğuşurken, kahkaha atan o delikanlıyı, onu izleyip huzur bulan genç kızı kıskanıyordum..Anlayamıyordum.Ben mutsuzken gülünecek şeyleri nereden buluyorlardı?
Taksinin ani freniyle oturduğum yerde irkildiğimde geldiğimizi anlamıştım.Şoförün parasını ona uzatıp, dışarıya bir adım attım.Otelin lobisinden beni gören resepsiyon görevlisi, saçlarımı hafif çiseleyen yağmurdan korumak için en hızlı haliyle yetişerek elime kenarları beyaz dantellerle süslü siyah bir şemsiye tutuşturdu.Havada tuttuğum şemsiye için görevliye teşekkür ettim ve birlikte lobiye girdiğimizde ona geri iade ettim.
Lobiden asansöre doğru uzanan koridoru yürürken her zamanki gibi oteldeki sosyetik müşterilerin ingiliz kraliyet ailesi gibi oturmuş sohbet ettiklerini görerek gözlerimi devirdim.Kırmızı üniformalı garsonlar ise onlara tatlı ve sütlü kahve yetiştirmek için koşuşturuyorlardı.
Asansörün önüne geldiğimde birkaç saniye yukarıdan inmesini bekledim.Olduğum yerde durduğunu belli eden "çing" sesini duyduğumda ise kapıların açılmasını bekleyip içeri girdim.
Benimle birlikte göbekli, yaşlı bir adam daha girdi.Ve elinde tabletiyle uğraşan orta yaşlı bir kadın daha.
Odamızın olduğu katta indiğimde karnımda bir ağrı oluşmuştu.Ya onu tam odasına girerken görürsem, ne derdim ki ona? Onu öylece bırakıp gitmiştim iskelede.Şimdi bir yerlerde gözlerimiz buluşursa, hakkımda ne düşünürdü? Beni görmek istemezdi herhalde.Derin bir nefes alıp oda kapımın önüne doğru yürüdüm.Yürürken bakışlarımı onun kapısının önüne sabitlemiştim. Orada değildi ama her an çıkabilirdi.Yürüdüm.Çıkmadı.Yürüdüm.Yine çıkmadı.Kapıma kartımı okuturken son bir kez arkama baktım.Ama kapı açılmadı.Karşımda öylece duruyordu.
Kendimi hızlıca odaya atıp,sırtımı arkamdan kapattığım kapıya yasladım.Işıklar kapalıydı ve odayı sadece banyo kapısından sızan ışık aydınlatıyordu.Hemen ışığı açıp etrafa bakındım.Komodinin önünde Yankının çantasıyla telefonunu görünce derin bir oh çektim.-Bir an için içeride Alazın olabileceğini düşünmüştüm.-Daha sonra da üzerime mickey mouse'lu şortum ve beyaz tişörtümü geçirdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İSİMSİZ
Teen Fiction/"Eğer istersen, ben her zaman yanında olurum" dedi çenesini saçlarıma koyarak. Bunu söylemesi bile benim için yeterliydi./ #İSİMSİZ /...Alazı gördüğümde olduğum yere mıhlanmıştım sanki.Fakat yine de içimdeki heyecan tarif edilemezdi.O an onunla baş...