Oturduğum koltukta uyur gibi olmuşum ve herzaman ki gibi telefonumun çalışıyla uyandım sudeydi arayan,
-Beril çıkmış hastaneden
-Hı tamam diyip kapattım neydi bu umursamazlığım bilmiyorum azıcık suratına kapatır gibi oldu ama bu artık kendimi suçlamadığımdan geliyordu.......Beril nerdeyse hergün beni azarlayıp binlerce kötü şey söyliyordu buda yetmezmiş gibi ailesi, arkadaşlarıda yapıyorlardı ve berk hala hastaneden çıkmamıştı evde elim kolum bağlı öylece oturuyordum başka elimden birşey gelmiyordu arada hastaneye gidip berki konturol ediyordum ve eve geri dönüyordum.
2 hafta sonra..........
Sabahın köründe telefonumun deli gibi çalan sesiyle uyandım kim olduğuna bakmadan gözlerimi bile açmadan telefonu cevapladım,
-Ceyda berk çıkıcakmış bugün gel sende.
-Ha sude... ta.. tamam gelicem
Hiç vakit kaybetmek istemedim çok uykum vardı çünkü geceleri gözüme uyku girmiyordu ama üstüme çöken yorgunluğu üzerimden atmak için banyoya elimi yüzümü yıkamaya gittim,ev sessizdi bu ara anneminde babamında işleri yoğundu erken gidiyorlardı belki bugünde o erken gittikleri günlerdendir, düşüncesiyle aşağı inip evde olup olmadıklarına bakmadan elimi yüzümü yıkayıp odama geri döndüm. yatağımı düzeltir gibi yapıp, üzerine yorganı attım. Sonra dolabıma yöneldim Hiç düşünmeden elime geçen ilk kotumu ve tişörtümü alıp giydim.
Üstüme ince ceketimi de giyip aşağı indim, ve salondaki duvar saatine baktım,
Saat 12.50
Baya geç uyanmışım kendi kendime "her neyse" diyip elimi salladım ve çıkış kapısındaki ayakkabılığa yönelip, ayakkabılarmı alıp giydim.
Hızlı adımlarla kapıyı çekip çıktım,kilitlememiştim kapıyı ama sabahın köründe ne olabilirdi ki?
Hızlı adımlarla yürümeye başladım önüme bir taksi gelse binip gidicektim ama hiç taksi bulamıyınca otobüs durağında biraz bekledim ve "8" numara geldiğinde binip öğrenci kartımı gösterdim boş yerler vardı tek kişilik cam kenarına oturup kulaklığımı taktım, kafamı cam a çevirip hayatın akışını izledim.
Otobüs yavaş yavaş dolmaya başlamıştı en son iki kadın ve iki çocuk bindi kadının biri yaşlı diğeri gençti. Genç kadın iki çocuğunu alıp iki kişilik koltuğu doldurmuşlardı ve yaşlı teyze ayakta kalmıştı vicdanımdan ve saygımdan genç kadına dik dik bakarak,
-Gel teyzecim otur buraya
Teyze bana çok tatlı bie gülüş atıp verdiğim yere oturdu genç kadın Hiç birşey yapmadan saçınu savurup önüne baktı. Ne acımasız insanlar ne bencil insanlar oluyor hayatta? Ne vardı ki yani o ufak çocuk ları kucağına alıp teyzeyi oturtursaydın?
Böyle insanlar varken türkiye falan gelmez bir an durdum ve,
-Başında bir sürü sorun varken bunu kafanamı takıyosun? Dedi iç sesim haklıydı kafamı sallayıp bu saçma düşüncelerden kurtuldum. Otobüs her durak dahada sıkışıklaşıyordu aslında ayakta yolcu almak yasaktı ama şikayet eden de yoktu.
Ben bu durumdan rahatsız olup bir durak kadar önce durdurdum ve indim.
Hava lodos gibiydi esiyordu hafif, hafif sıcak, sıcak denizin kokusu geliyordu her esişte burnuma "Bugün otobüse binmek yerine yürüseymişim daha iyi olurmuş"
Dedim kendi,kendime.
Baya heycanlı ve hızlı yürüdüğümden birkaç dakika içinde hastaneye vardım.
Hemen asansöre yöneldim asansörün kapısı açıldığında karşımda,
-Aa ceyda?
-Aaa emre?
-Ne işin var burda?
-Şey ben ben bi arka... arkadaşım hasta da
-Anladım
-Senin ne işin var
-geçen hafta kaza yapmıştım yeni arabam hayırlı gelmedi diyip güldü, bende güldüm ardından elindeki kağıtlark gösterip,
-arkadaşına geçmiş olsunlarımı iletirsin benim işlerim var gitmem gerek
-Hı tamam sanada geçmiş olsun -ha şey daha sonra görüşelim mi?
-Tabiii
-telefon numaran? Diyip cebindeki telefonu çıkarıp elime verdi, bende telefon numaramı yazıp "Ceyy" diye kaydettim,
-Demek ceyy ha? Doğru senin lakıbın buydu ceyy ben gülümsedim ardından emre'de gülmsedi ve elini kaldırıp yürüdü, emreyle eskiden aynı sınıftaydık sonradan özel okula başladı yeni arbalar, telefonlar, kızlar baya havalanmıştı en son şimdi gayet sevimli dost canlısı gözüküyor. Kendi kendime bi gülücük atıp asansöre bindim ve ikinci katın düğmesine bastım.
Bir kaç saniye içinde asansörün kapısı tekrar açıldı ve ben indim berkin kapısının önüne gelip bir derin nefes aldım,ve kapıyı iki kez tıklattım,hemen ardından kapı açıldı sude açtı içeri kafamı uzattım ve baktım berk ve gökhan toparlanıyorlardı,gayet iyi gözüküyordu berk o salak,şapşal sert surat ifadesi gelmiş, masum yavru kedi surat ifadesi gitmişti. Ben içeri daldım direk çok heycanladım berk i görünce sanki kalbim ağzımda atıyordu hissedebiliyordum,avuçlarım terlemeye başlamıştı.
İcer lap diye girince gökhan ve Berk bana baktı sonra da sudeye bakıp sert bi göz ifadesi yaptı bunun anlamı neydi?
Sonra berk tekrar kafasını çevirip eşyaları çantaya doldurmaya devam etti çok fazla eşya olmasa da biraz vardı ikl hafta kadar kaldı sonuçta....
Berk in yanına gitmek çok zor geliyordu yavaş ve ufak adımlarla yürümeye başladım berk geldiğimi duyuyor ama hiç bakmıyordu.
Berk sanki güneşti ona yaklaştıkca daha çok terliyordum avuçlarımı kotumu silip bir "oh" çektim ve berkin omzuna kolumu atıp,
-Sen iyimisin dostum? Dedim neşeli bir sessle, berk yapmacık neşemi anlamıştı onu kandırıyordum, bana "yalan söyleme gözlerin anlatıyor herşeyi " der gibi baktı ve kafasını çevirip
-iyi dedi
Tek bunu söyledi "iyi?" "İyi nedir ya?"
Bende tekrar sudeye bakıp bir göz işareti yaptım gökhan'da sudede film izler gibi bizi izlerken sude boğazını temizleyip gözlerini bizden ayırmadan,
-Hadi göki biz bi son kez doktorla konuşmaya gidelim dedi, berk hiç bir tepki vermedi gökhan kapıya doğru yürüyip çıktı,sudede bana bakıp dudağının bürktü ve gökhan'ın arkasından çıktı.
berkin çantası yatak ta berk ayakta duruyordu çantayı boş boş kurcalamaktan başka bir şey yapmıyordu.
Bende ellerimi ceketimin cebine soktum ve yatağın üstüne oturdum,
-Küsmüyüz yavrum? Berk le çok neşeli konuşmaya çalışıyordum yapmacıktı bu neşem ama berkin bu üzgün surat ifadesi gidip gülebilen surat ifadesi gelsin istiyordum.
-Yok dedi ani bir sesle berk,
-Beril hastaneden çıktı,çok oldu hatta.
Berk birden kafasını bana çevirip,
-Na... Nas.. nasıl o?
-İyi! Dedim imalı bir sesle berk te yaptığım ima mı anlayıp kafasının tekrar çantaya yöneltip oyalanmaya devam etti,
-Bunlar olmadan önce bana bişey demiştin hatırlıyormusun?
-Sana çok şey dedim nasıl hatırlıyım?
-Aptalmısın berk! Beni sinirlendirme berilden ayrılma nedenin?
- Ha o şey,onu unut tamam mı? İçimde birşeyler kopmuştu herşey yıkıldı başımdan aşağı bir kova su döküldü sanki ağzım açık kalmıştım karşısında ve bana baımıyıpta dalga geçer gibi bunu söylemesi beni delirtti bir an ayağı kalkıp berkin omzuna vurup bana doğru dönmesini sağlayacak dengesini bozmuşum ve birden bağırmaya başladım,
-Sen ne dediğini farkındamısın?
Ne demek unut lan bunları niye yaşadık o zaman biz beril neden hastanede yattı sen neden? Bak bak bana ,bana neden bunu yaptırdın diyip bir elimle kolumu sıvadım diğer elimle berkin yüzünü koluma çevirdim berk çaresiz bir sesle,
-Ben ben o an öyle sandım bu lafları beni daha çok delirtti ve bağırarak,
-Lan gerizekalımısın??? ne demek o an öyle geldi piç misin sen?????? ALLAH SENİN BELANI VERSİN. Ve elimi kontrolsuzce sallayıp bir tokat attım ve göz yaşlarımı tutamadım kapıya bi yumruk atıp dışarı çıktım sude gökhan kapıdaydı gökhan öylece kalmış olan berkin yanına gitti sude ise koşarak benim yanıma geldi ben hızlı hızlı yürümeye devam ettim ne kadar ağlamaya çalışsam da gözlerimden yaşlar akıyordu tane, tane.
Sude birşeyler desede onu duyuyor ama anlamıyordum.
Büyük bir hızla hastaneden çıktım sude hastane kapısının önüne geldiğimizde beni takip etmeyi bırakmıştı, artık tek başıma yürüyordum arkama son bir kez baktığımda sudenin hastane kapısında kafasını bükmüş bir şekilde beni izlediğini gördüm tekrar kafamı çevirip yürümeye devam ettim biraz yürüdükten sonra önümde duran taksiye elimi attım. kapıyı açıp içeri bindiğimde koluma birşey deydi ve yanıma baktım,
-Emre?
-Ceyda vay aynı taksiye bindik demek?
Güldüm sadece güldüm, taksici bize bakıp,
-Devam ediyim mi?
-et abi et dedi emrde,bende ani bir hareketle emreye dönüp,
-İstersen ben inebilirim?
-Yok ne gereği var? Zaten ilerideki otoparkta inicem arabam orda. hatta sende gel gezeriz. işin yoksa tabi? Dedi emre ben arkamı dönüp baya uzaklaşmış olduğumuz hastaneye baktım ve tekrar emreye dönüp,
-Hayır yok
-Oooo güzel bugün kaçırıyorum seni o zaman?
Ha bide arkadaşın iyi mi?
-İ... İy... iyi
-Güzel
Araba devam ederken dışarıyı izliyordum bugün hava güneşli ve güzeldi lodos esiyordu, on beş dakika içinde araba aniden durdu, ben de irkildim ve emreye baktım,
-Hadi iniyoruz geldik?? Uykun mu geldi yoksa ne bu halin?
-Yok canım ne uykusu?
-Hımmm peki hadi gidelim
Taksiciye yüz lira kadar bir para verdi ve elinle dursun işareti yaptı taksicinin omzuna iki kez dokunarak arabadan indi, bende son bir kez taksiciye bakıp arabadan indim. Emre baya hızlıydı otoparkın kapısının önüne gelmişti bile ordaki görevlilerle konuşuyordu ve sonra bana baktı gel işareti yaptı, bende biraz hızlanıp yanına gittim,
-Getircekler şimdi arabayı dur. Tamam anlamında kafamı salladım.
Porsche 911 Carrera model de bir araba çıktı otopark kapısından. Bense ağzım açık bir şekilde emreyi dürtüp,
-Oha arabaya baksana böyle arabam olcaktı başka bişi istemem içinde kim var acaba diyip kafamı camın önüne uzattım ve içeride görevli bir adam vardı araba tam önümüzde durdu ve içindeki görevli inip elindeki anahtarı emreye uzattı emre bana bakıp tatlı bir gülümseme attı, benim ağzım daha çok açılmıştı aslında arabalara olan bir sevdam yoktu ama arabanın görünüşü mükemmel di ve bildiğim tek araba markası porsche yi hemen tanımıştım, hemen sonra kendimi toparlayıp bi silkindim emre yavaş ve ufak adımlarla önüme geçip arabanın kapısını açtı ve eliyle gir işareti yaptı tabi tatlı gülümsemesini de yapmayı unutmamıştı.
Bende egom tavan yapmış biçimde arabaya bindim bu araba ve emre karşısında ego kasmamak mümkün değil di bu çocuk yanındakini çok özel hissetiriyordu mesala şu an kendimi ingiltere kraliçesi gibi hissetim.
Emre kapımı kapatıp yan tarafa koşar adımlarla ilerledi oda arabaya bindikten sonra son bir kez bana baktı göz göze geldik ve gülümsedi ben heyecanlıydım ilk kez bu kadar lüks bir arabaya binmiştim ve emreye,
-Hadi gidelim artık diye cırladım oda kıkırdayıp arabayı çalıştırdı ilk başta yavaş giden çocuk caddeye çıktığımızda hız yapmıştı, aklı sıra bana hava atıyordu dikkatimi çekmeye çalışıyordu ama gittikçe hızlanıyordu ama benim hıza karşı büyük bir korkum olduğunu bilmiyordu küçükken yaptığımız araba kazasından sonra aşırı hızda nefesim kesiliyordu, önce caymamak için sesimi çıkarmadım ama nefes alamamaya başladım ve konuşamadım emre ise hızlanmaya devam ediyordu,artık dayanamadım ve emrenin direksiyon da duran elinin üzerine elimi koyup sıktım ,dönüp baktığında çok kötü durumda olduğumu görmüş ki ani bir giren çekti bu ani firenle sarsıldım araba durunca hemen inip yanıma gelip benide indirdi,dışarı çıktığımda derin bir nefes aldım ama hiç konuşmadım sadece hızlı, hızlı nefesler alıp veriyordum. Emre kolumu tutup,
-Hey sen iyimisin özür dilerim
-Gerek yok
-Noldu sana?
-Aşırı hızdan korkuyorum küçükken yaptığımız araba kazasından beri
-Anladım tekrar özür dilerim diyip sarıldı ben önce ellerimi koymadım onun sırtına sonra yavaşca dokunarak koydum emreyi üzmek istemiyordum iyi bir çocuktu ama bayadır sarılarak duruyorduk ben artık kendimi onun kollarından çekip,
-Hey hadi ama uykum geldi böyle diyip güldüm oda güldü ve tekrar arabaya bindik bu sefer kendi kapımızı kendimiz açtık tabii.Normal hızda ilerliyordu, Hatta bazen normalden bile yavaşlıyıp suratıma bakıp tekrar hızlanıyordu.
Hava baya kararmaya başlamış sokak lambaları denizin ardından görünen istanbul ışıkları yanıp sönüyordu deniz dalgalanmaya başlamış hava hafif ,hafif esiyordu ben etrafı izlerken aniden durduk. emre suratıma bakıp,
-Hadi iniyoruz
-Nereye geldik
-Seni fazlaaaa lüks olan bir bar a getirdim diyip güldü benimle dalga geçiyordu tabi haklıydı arabayı görünce yaptıklarımdan sonra,bende yüzümü buruşturup gülümsedim. Emrenin arbadan indiğini görünce bende büyük bir hızla emniyet kemerimi çıkarıp arabadan indim.
Ve......
Cidden baya dediği kadar lüks bir bar gibi duruyordu dışı bile mükkemmel di daha önce bu barı hiç görmediğimden etrafıma bakındım bu sokakları, caddeleride görmemiştim baya uzaklaşmışız. Kapıdaki güvenlik görevlisi iri ve baya esmer bir adam dı emre beni dürtüp onu gösterdi ve güldü bende güldüm sonra yanında gidip birşeyler fısıldaştılar ve beni yanına çağırıp yürüdü bende arkasında yürüdüm ve bar a girdik baya kalabalıktı ve baya da renkli çok fazla ışık ,ses baya coşkuluydu ben bu kadar neşeli anımda değildim ama, bir an suratımı buluşturdum. Emre suratıma bakınca gülümsedim çocuğunda morlini bozmak istemiyordum.Elimi tuttu bir an kafamı hemen elime çevirip baktım sonra çekerek bi masya götürdü ve,
-Senin yürüceğin yok etrafa bakıyosun bırak çantanıda piste gidicez
-Bu şarkıdamı hayırr... çok coşkulu bir şarkı vardı ve ben bu coşkuyu kaldırmazdım derken.....
Yavaş yabancı bir şarkı çalmaya başladı emre tekrar yüzüme bakarak,
-Hadi o zaman şimdi giriyoruz... dedi ve elimden çeke çeke piste götürdü.
Elimi bırakıp belimi sardı elleriyle ben önce hiç birşey yapmadan kaldım sonra da ellerimi kaldırıp onun omuzlarına koydum dans etmeye başladık o an gözlerimi kapadım şarkının etkisiyle berk le yaşadıklarım filim gibi geçti gözlerimin önünden onunla güldüğüm zamanlar sudeye "bu kızda birşey var beni kendine çekiyor" dediği ve en son "Ben sana aşığım!" Dediği an bunun ardından gözlerimi açtığımda Ellerimin altında emre yerine berk i gördüm ve gülümsedim sadece gülümsedim oda gülümsedi o gülümseyişi gözümün önündeydi daha fazla dayanamayıp yaklaştım ona ellerimi bırakıp kollarımı boynuna sardım kafamı omzuna yasladım oda belimi iyice sarıp sarmaladı. O kadar huzurlu hissediyordum ki o an sanki bulutların üzerine yatmış gibi sanki berk o an benimmiş gibi o çocuğu kollarımın altından hiç bırakmıycak gibi, kokusu burnumda,tenin sıcaklığı ısıtıyordu beni, huzur bulduğun tek insandı o benim, o an bunu iyi anlamıştım o kadar sıkıntılıyken emrenin yaptıklarına karşı hala mutsuzken ona dokunmak iyi geliyordu bana.
Derken şarkı bitip tekrar hareketli çılgın bir şarkı başladı insanlar da zıplamaya başladı tabi arada sıkış tepiş kalmıştık kafamı kaldırıp durtona baktığımda yıkılmıştım,üzerime tonlarca iğneler dökülmüş hepsi batmıştı sanki. Kafamı kaldırdığımda berk yoktu emre duruyordu karşımda ve biz dip dibeydik emreyi yavaş bir şekilde ittirip kalabalığın arasından çıktım hemen arkamdan emrenin geldiğini tahmin edebiliyordum ki masamıza ulaşıp çantamı alıp arkamı döndüğümde gördüm,
-Sen iyimisin? Yanlış bir şey mi yaptım?
-hayır evet hayır yani bak ben iyi değilim eve götür beni lütfen... dedim ağlamaklı bir sesle tamam anlamında kafasını salladı surtındaki şaşkın ifadesiyle. Ben önden önden bardan hızlıca çıktım uzaktan arabanın kapısını açtı emre bende emre'yi beklmeyip arabaya daldım. Oturdum, emniyet kemerimi taktım ve camdan etrafı izledim etrafımda hiç birşey olamaması umrumda değildi emrenin suratına bakmazdım,kapı seslerinden emrenin de içeri girdiğini duydum ve arbayo çalıştırıp normal hızlı gittik yol boyunca ne bi konuşma ne bi gülümseme nede bir bakışma oldu aramızda evin kapısına geldiğimde hızlıca arabadan indim arkama bakmadan,
-Bugün çok eğlendim herşey için teşkkürler dedim ve ilerledim anahtarı çıkarıp kapıyı açtıktan sonra son bir kez arkamı baktım,şaşkın ifadesi suratında bana bakıyordu tekrar kafamı çevirip içeri girdim ve içimden "lütfen annemler evde olmasın..." diyip durdum babam evde olsa sorun olmazda, anneme laf anlatıcak halim yoktu telefonumu çıkarıp satte baktım
Saat 22.55
"İyi bari erkenmiş büyük ihtimal evde yoklardır ama ben işimi sağlama alayım"
Dedi iç sesim hiç ses çıkarmadan ve evde kimin var olup olmadığını kontrol etmek için odaları gezmeden, kendi odama gittim ve kendimi yatağa çantamı yere fırlattım gözlerim yanıyordu kalkıp pijamalarımı giycek halim bile yoktu , hatta yatağın içine bile giremeden,Oracıkta kendimi uykunun kollarına bırakıp gözlerimi kapadım....
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gölgelerle Dans
Teen FictionBir umutla beklediği yarının Üzüntüsünün ve mutluluğunun Hikayesi.... Kapak tasarım:SiyahPapatyacı