* 11. Bölüm * Senin gücüne ihtiyacim var!

3.2K 202 61
                                    

Odamda oturmuş dışarıyı seyrediyordum. Olaydan sonra tam bir hafta geçti.
Evet noldugunu merak ediyorsunuz değil mi?

Babam Arthur'un beni kaçırdığını öğrendi ve annemi de alarak benim yanıma taşındılar. Aslında ben onlarin yanına gitmek istemiştim ama orada güvende olamayacağımi da biliyordum. Bu yüzden burada kalmaya mecburdum.

Arthur'dan o günden sonra haber yoktu. Babam da aramaya çalıştı ama bulamadı. Tekrardan böyle bir olay olmaması için daha dikkatli olmam gerekiyordu.

Johnny ise beni optugunde onu ittim çünkü içimde ona karşı karmaşık duygular var ve ne yapacağımı ona nasıl davranacağımı bilmiyorum. Seviyorum ama ihanetini kabullenemiyorum. Babam, Johnny'nin Arthur'a yardım ettiğini öğrendi ve galiba biraz hırpaladi. Kiyamadim ama hakketti, benim yapamadığımi babam yapmıştı.

Bir haftadır okula da gitmiyorum Johnny ile de görüşmuyorum. Hem babam yasaklamisti hem de ne yapmam gerektiğini düşünmeye çalışıyordum.

O kadar karmaşıklık içindeydim ki. Aile hayatım hiç düzgün olmamıştı ve hala da olmuyor. Babam ve amcam Arthur'u aramakla meşguller, annem ve ben de evdeyiz. Hiç bir arkadaşımla görüşemiyorum,dışarıya çıkmama izin yok ve kafayi yemek üzereyim.
Galiba biraz da Johnny'nin beni aramamasina moralim bozuktu.

Bunlar başıma onun yüzünden gelmişti ama kendisini affettirmek için hiçbir şey yapmıyordu. Odamdan çıkıp aşağı inmeye başladım çünkü düşünmekten bıkmıştim.

Annemi aşağıda göremeyince seslenmeye başladım"Anne" bir kaç kere daha seslenmeme rağmen karşılık anlamamıştım.
Mutfaktan ses gelmesiyle yerimde sıçradım, korkmuştum.

Mutfağa doğru tedirgince ilerliyordum. Evin lambaları yanmiyor ve akşam olmasına rağmen sadece sokak lambalari evin içini aydınlatıyordu.

Mutfaga geldiğimde ilk lambayı açtım sonra içeri girdim. Kan dolabımın başında Arthur'u görmemle daha çok korkmaya başlamıştim.
Korkumu belli etmemeye çalışarak düz bir sesle
" Ne işin var burada annem nerde?" diye sordum.
Kan içiyordu ve halinden memnundu. Bana bakarak gülümsedi.
" Imm Emily bi merhabe demeyecek misin? Çok ayıp. "

" Sana bir soru sordum!"

İçtiği kanı yanına bıraktiktan sonra yerinde biraz doğruldu.
" Yerinde olsam sesimi yükseltmezdim küçük yiğenim."
Sonunda büyük bir kahkaha atmıştı. Onun gulmesi benim sinirlerimi bozuyordu. Sessiz kalmayı tercih ettim çünkü soruma cevap arıyordum.

" Annenin galiba biraz uykuya ihtiyacı var ve bu yüzden uyuyor. Benim ise senin gücüne ihtiyacim var yani seni almaya geldim" diyerek tekrar güldü. Ne demek istediğini anlamamistim.
" Aa Emily niye bu kadar safsin güzelim. Hiç dayın gibi değilsin."

" Benim gücüme neden ihtiyacın var?" Dediklerini anlamaya çalışıyordum ama başarısiz oluyordum.

" Babanın ve Johnny'nin anlattıkları doğru ama baban galiba bir şeyi unuttu.
Benim seni öldürmeden önce gücüne ihtiyacim var daha güçlü olmam için. Zaten ölmek zorundasin ailemizi kirletiyorsun sen bir melezsin ve ailemizde sana yer yok. Ama senin tek bir faydan var ailemize gücün. Biricik babandan dolayı gücün annene göre daha fazla ve bize lazım olan tek sey gücun." Yavaş yavaş anlamaya başlıyordum.
Her lafındandan sonra gulmesi ve küçümseyen bakışlar atması sinirimi bozuyordu. Yavaş adımlarla bana doğru geliyordu.
Gücüm vardı evet ama o kadar iyi kullanamiyordum. Ama kendimi ezik duruma getiremezdim. Ellerimi ona doğru uzatarak " Senin yerinde olsam yaklasmazdim. Dediğin gibi sizden daha güçlüyum."

" Emily gerçekten bena karşı gelebileceğine inanıyor musun ?". Yapmacık bir gülüşle söylemişti. Evet inanmiyordum ama hiçbir şey yapmamaktan iyiydi.

Mutfağın perdesi açık olduğundan camın önünde bir gölge belirdi ama kim olduğunu göremiyordum.
" Noldu küçük kız korktun mu ?" Arthur'un sözüyle dikkatimi ona verdim. Tekrar cama baktığımda hiçbir sey yoktu. Demmek ki ben yanlış görmüştum.

" Tabiki de hayır assonra babam geldiğin de de bu kadar rahat gülebilecek misin onu düşünüyorum." Kahkahasi artarken cevap vermişti.

" O zaman daha çok gulecegim küçük kız baban sen burada göremeyince ben daha çok gülecegim. "

Arthur'un arkasında kalan kapıdan içeriye Johnny girince şaşırmıştım. Demekki yanlış görmemistim dışarda biri varmış. Sessiz olmaya çalışıyordu. İçeri mine çiçeği kokusu dolunca midem bulanmışti. Johnny'nin elinde ki şırıngaya bakınca konunun nereden geldiğini anlamam kısa sürmustu. Aynı kokuyu Arthur da almış olacak ki aniden arkasını döndü.

Işte şimdi daha çok korkuyordum.

" Oo kimler gelmiş. Beni bir kız için yarı yolda bırakan Johnny. "

" Burada olduğunu herkes biliyor. Bence kacsan daha iyi olur. " sonunda gülmüştu.

" Kaçmam için bana yardım edebilirsin. "

" Ne o şimdi bana mi muhtaç oldun. "

" Hahhahah ne kadar komiksin Johnny. Hayır muhtaç olmak değil küçük kardeşine de veda etmemen için bana yardım etmen en doğru karar olurdu. "

" Hiçbir sey yapamazsin!"

" Gençler bu konu çok uzamadi mi? Her neyse şimdi seni de öldürmemi istemiyorsan Johnny buradan gidersin."

" Mine çiçeğinden sonra kimin öleceğini göreceğiz Arthur. "

" Çok emin konuşuyorsun !"

" Ailemin intikamıni alacağım ondan olabilir mi?!" Johnny by lafından sında Arthur'a doğru koştu ve Arthur hızla Johnny'i duvara çarptı. Bunun etkisiyle şirınga benim olduğum yere doğru savruldu.
Kokusuna dayanamiyordum ve gözlerim kapanmaya başlamıştı.

Arthur ellerini Johnny'e doğru kaldırırken hızla şırıngayi alıp Arthur'un omzuna batirdim. Sonrasında gözlerim kapandı ve yere yığıldım. En son hatırladığım ise kafamdan yere akan kan kokusu oldu.

Arkadaşlar merhabe hepinize. Biliyorum çok geç yayınladim bölümü ama doğru düzgün bi yazamadim.

Daha fazla bekletmek istemediğimden bölümü hemen yazdım fakat aradan zaman geçince kendi yazdığım hikayenin bir kaç bölümünü unutmuşum ce aralarda eksik ya da yanlış kelimeler kullanmış olabilirim ve yorumlariniza da cevap veremedim kusura bakmayın.

*** Yorumlarinizi bekliyorum ***


Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jan 19, 2016 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Melez ( ASKIDA )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin