Merhaba, arkadaşlar. Bu benim ilk kitabım değil, ama ilk doğru düzgün bir kurgu yaptığım kitap diyebildim. Kitabı düzenliyorum.Yaz yağmuru. Ilık ılık, yavaş yavaş yere düşen damlacıklar kulağa rahatlatıcı bir melodi veriyordu. Tıpkı en favori müziğini son ses kimse duymadan dinliyormuş gibi. Herkesin en sevdiği şarkısı olur ya, heyecan verici hissedersin şarkıyı dinlerken, ben hiçbir şarkıyı bu sese değişmezdim. En doğal, rahatlatıcı, müthiş ve favori. Bu saydığım özelliklere uyan bir ses söyleyin bana. Belki yüzde seksen dokuzunuz anne sesi diyebilir. Ben o sesi herhalde bir tek "en rahatsız edici ve nefret dolu ses" sıkkına yazardım. Onun sesini duymam, kendimden nefret etmemi sağlıyordu. Hayatımı daratıyor ve kalbimin sıkışmasına sebep oluyor ve bana o günü hatırlatıyordu.
Babanın o korumacı, benimseyen, herkesten özel hissetiren bir tavrı vardır ya, bu davranışlardan sıkılan insanlara şaşıyorum. Babam bana bir gün, hadi bir saat diyelim, öyle davransa kendimi dünyanın en şanslı kişisi ihlan ederim. Bana bir gün öyle davransa, ne kadar sevinirim. Tabii öyle bir bana olsaydı bu düşüncelerimin hepsini uygulardı. Fakat benim babam, evde geçirdiği zaman sayılı. Günün yüzde seksenini işte, yüzde on altısını dışarıda, yüzde ikisini uykuda, yüzde ikisini de yemekte geçiriyordu. Tabii annem boş kalır mı? Eve attığı erkek sayısını unuttum. Her gece o sesler.... hatırladıkça neden onun kızıyım! diye isyan ediyordum. Nasip banaymış. Onun kızı olma 'şanssızlığı' bana düşmüş. Tüm çocuklar annesinin elinden tutup parka, eğlence merkezlerine, alışverişe veya arkadaşlarına giderken onlara bakıp imreniyordum. Kendimi lanetlenmiş bir insan olarak görüyordum. Fakat, Mertcan' a baktıkça bu lanetin birtek benim üzerimde olmadığını fark ediyordum. Oda aynen benim gibi bir hayat sürüyordu. Tek fark onun annesinin onun yanında olmasıydı. Babası eve gelmiyordu. O daha şanslıydı. Benim ne annem yanımda, nede babam. Annem zaten olamazdı. Olmak istese bile olamaz bu zamandan sonra. O kadına 'anne' demek istemiyordum, fakat babam annemin böyle iğrenç şeyler yaptığını bilmiyordu. Annem beni tehdid edip duruyordu. Yıllarca söylemedim. Babamım gözüne baka baka ona ihanet ettim. Zaten onu gördüğüm zamanlar kısıtlıydı.
Bir gün dayanamadım. Ağzımdan kaçı verdi. Babam zaten bekliyordu annemden. Sadece yüzünde bir hayal kırıklığı belirmişti. Ve o gözünden akan şeffaf sıvı. Babam evden nasıl çıktı hatırlamıyorum. Babam beni öylece bırakmıştı. Arkasına bakmadan, öylece çekip gitmişti. Annem beni evire çevire dövmüştü. O zamanlar beş yaşındaydım. Ne kadar akıllı olabilirdim ki? Neyi ne zaman yapacağımı bilmezken, oda bırakıp gitmişti. Tam olarak altı gün evde tek başımaydım. Dışarı çıkmıyor, okula gitmiyor veya gerekli şeyle almak için markete gitmiyordum. Erkenden uyuyordum, geç kalkıyordum. Yemekte birtek bir kaç lokma birşey atıyordum ağzıma. Birgün bir kadın geldi eve. Beni o halde görünce çok üzülmüştü. Onun kim olduğunu sorduğumda kendisinin yurttan geldiğini söylemişti. Ben biraz itiraz etsemde daha ne kadar bu evde tek başıma kalabileceğimi düşündüm. Onunla birlikte eşyalarımı topladıktan sonra onlara ait olan bir arabaya bindik. Yurda gittiğimizde bir alışma dönemi yaşadım tabii. Ama kısa süre sonra alışmıştım. Arkadaşlarım beni arada bir ziyarete geliyorlardı. Konuşuyor, oynuyorduk. Ama bu eylem sadece haftada bir, bir saat olurdu. Hangi çocuk, anne ve babası o onu öylece bırakmışken mutlu olabilirdi? Ben mutlu olmuştum. Mertcan beni tek bırakmamak için yurda taşınmıştı. O iyi biriydi. Onu gerçekten arkadaşlıktan öte bir sevgiyle seviyordum. Ama bir gün teyzesi geldi ve aldı onu. Yalnız kalmıştım. Ama önemsemedim çünkü birgün onu tektar göreceğimi biliyordum. Ecrin ve Melisayı ise kardeşlerim gibi. Bir gün merdivenlerden düştüm. Beni iten o çocuk yüzünden. Bazı sağlık problemleri yaşamıştım. Bazıları bazı şeyleri unuttuğunu geveliyorlardı. Hayatımın önemsiz yerlerini unuttuğunu söylüyorlar. Ama bence en önemli yerlerini unuttum. İnanmıyorum ama Mertcanın birtek ismini ve benimle ortak olan bir sorununu biliyorm. Onu şimdiden sonra görsem de hatırlamam, hayata boş boş gelen bir yaratık olarak bilirim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÇOCUKLUK Aşkım (DÜZENLENİYOR)
Novela Juvenil"Kimsesiz olabiliriz ama kimsenin sahib olamadığı iki kalbe sahibiz." Sevioyorsak siyahı, bırakmayız maviyi. "Seni Seviyorum, ama sen olduğun için değil seninleyken olduğum ben için."