Elimden geldiğince uzun yazmaya çalıştım. Kusura bakmayın. Sınavlar bir bitsin, destan gibi bir bölüm yazacağım.
İyi okumalar çileklerim...
Donup kalmıştım. O 'Sen benim sevgilime mi yavşıyorsun' dedi, yoksa ben mi yalnış duydum.
Melisa ve Ecrin dahil bana ve yerde adam döven Merte bakıyordu. Şaşırmıştım. Nedenini bilmiyorum ama bu söz bana tanıdık gelmişti. Hoşuma da gitmedi değil hani.
"Mert tamam sakin ol!" Diye bağırdım. Adam kan o içinde kalmıştı ve insanların yüzde yirmisi mekanı terk etmiş, yüzde yirmi si boş boş bakıyordu ve yüzde ellisi de 'döv onu!' Diye bağırıyorlardı. Berkay, Enis ve Sinan adamın üstünden kalkmış, Merti kaldırmaya çalışıyordu. Bende kalkması için bağırıyordum. Söz dinler mi? Elbette hayır.
"Mert lütfen adamı öldüreceksin!"
Aslında dövsün ya. Dövmesini isterim. O kim ki bana yavşayacak? Adam akıllı dövsün hemde. Ama Mertin katil olup hapishanelere düşmesini istemem. O yüzde onu durdurmak için gözlerimi kapadım ve içten gelmeyen bir şekilde
"Oğlum dur! Lan! Dursana! Valla durmazsan annen ölsün!" Diye bağırdım. Söylediğim gibi, içten gelmeyen bir şekilde. Mert bir an durdu ve boynundan bana baktı. Bende gözlerimi açmıştım. Adamın üstünden kalktı. Görevliler anca gelip adamı götürdüler ve eğer tekrar böyle bir şey yaşanırsa otelden kovulacağımızı söyledi. Yine aynı yerlerimize ve işlerimize döndük. Hep beraber dans etmeye devam ettik.
___________
Uykum gelmişti ve saat biri geçiyordu. Ben erken yatan birisi değildim ama yinede yorulmuş ve uyuma ihtiyacı duymuştum.
Hala dans pistinde deli gibi dans ediyorduk. Melisa ve Ecrinin olduğu tarafa doğru eyildim ve "Kızlar ben odaya çıkıyorum. Yoruldum." Dedim. "Tamam." Dedi Melisa. Ecrin "Bizde bir saat sonra geliriz." Dedi. Onayladım ve bar-cafeden çıktım. Otelin ana yerine geldiğimde asansöre geldim ve açılmasını bekledim. Asansör geldiğinde asansöre bindim ve gideceğim katın sayıyı tuşladım. Kapı kapandığında kısa bir süre sonra gideceğim kata ulaştım. Kapı açıldı ve bende çıktım. O anda merdivenlerden biri nefes nefese yanıma geldi. Bu Mertti. Ona 'ne oldu gardaş?' Bakışı attım. Oda kendine geldiği zaman "Sen niye bana 'dur yoksa annen ölür dedin?" Dedi ve sitem etti. Ne olmuştu şimdi, anlamadım?
"Seni durdurmak içindi o." Dedim bende onu tersleyerek. Kendini bir şey sanan zengin züppesi.
"Kendini bir şey sanma. Ben sadece kardeşim dediğim kuzenim seni kardeşi gibi sevdiği için, on yıldan fazla bir süredir arkadaşım olanların sevgilileri üzülmesin diye o adamın sana yavşayıp sahipsiz olduğunu ve seni taciz etmemesi için yaptım. Benim hayatımda sen sadece bir arkadaş arkadaşısın." Dedi. Bu söyledikleri neden sizce ağırıma giderken uzun süredir olmayan bir şey oldu. Gözlerim yandı ve sulandı. Sanki Mertin söyledikleri kocaman bir toz birikintisi gibiymiş gibi ve o kocaman toz birikintisi gözüme girmiş gibi.
"Ben sana değer vermiyorum Mert. Asıl sen kendini bir şey sanma." Dedim. Oda bana küçümser bir bakış attı. Nerden nereye gelmiştik.
"Ben sana çok değer veriyorum sanki!" Dedi. Sözleri bana ağır geliyordu.
Sessizce benim bile duyamayacağım bir ses tonunda "Senden nefret ediyorum zengin züppesi." Dedim.
"Ne?" Dedi umursamazca. Bu sefer bayağı ağır bir uykuda olan amcayı uyandıracak kadar sesli bir şekilde bağırdım. "Senden nefret ediyorum zengin züppesi!" Dedim, kapıyı hemen açtım ve saniyesinde kapadım. Gözlerinden inci gibi gözyaşı akıyordu. Sözleri nedensizce ağır gelmişti. Daha yeni tanışmış ve onu pek fazla tanımıyor olabilirdim ama bana sanki çok uzun zamandır tanıyormuş gibi hissediyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÇOCUKLUK Aşkım (DÜZENLENİYOR)
Novela Juvenil"Kimsesiz olabiliriz ama kimsenin sahib olamadığı iki kalbe sahibiz." Sevioyorsak siyahı, bırakmayız maviyi. "Seni Seviyorum, ama sen olduğun için değil seninleyken olduğum ben için."