Multi: Lester ^İyi okumalar.
Not: Alt kısımdaki yazıyı okuyunuz :)Gözlerimi açtığımda, güneş ışınları doğrudan beni hedef almışlardı ve bu tamamıyla rahatsız edici bir yapıya sahipti. Yatağımdan kalkıp açık olan camı kapattım. Yanımda uyuyan Bay Hemmings yerine kokusu sinmiş olan birer nevresim ve kâğıt vardı. Kağıdı ellerime aldığımda yazıya tebessüm ettim.
-özür dilerim Hester, o ikisine güvenmiştim. Rahatsızlık verdiysem özür dilerim. -Luke Hemmings.
Kağıdı yırtıp çöpe attığımda, banyoya doğru ilerledim. Temiz iç çamaşırlarım ve kıyafetlerimi duşakabinin dışına koyduğumda, sıcak suyu açıp kendimi buharın mükemmelliğine bıraktım. Sıcak su bedenimin her santiminde rahatlık sağlarken ellerimi boynumda gezdirdim. Daha sonra yaklaşık on dakika bu hareketi tekrarladım. Şampuanla ve krem ile olan işimi bitirdiğimde duştan çıkıp kıyafetlerimi üstüme geçirdim. Sıcak hava kalın giymemize pek elverişli değildi ve bahçeye baktığımda ortalıkta ki yarı çıplakların gezdiğini görebiliyordum.
Saçlarımı taradıktan sonra topuz yapıp dolabımda ki cüzdanı aldım. Güzel bir kahvaltı edebilirdim ama yapacakmıydım? Hayır.
Her zaman ki gibi okul uzaklarında olan kahve dükkânına gidip o nefis tadı damağımda hissedecektim. Fazla keşfedilmiş bir yer değildi ama kahve hem yarı fiyatına ucuz hem diğerlerinden daha lezzetliydi. Bende kahvaltı yerine her zaman kahveyi tercih ederdim. Bu yüzden genel mekanım orasıydı.
Okuldan çıktığımda etrafa bakındığımda, taksi gözükmüyordu. Ayrıca oraya metroyla gidemeyecek kadar üşengeçtim. Fakat tam karşımda beni çağıran Bay Hemmings ile gideceğimi de sanmıyordum.
"Hester?" dedi gülümseyerek. Dün olan adam bu mu ?!
"Buyrun ?" Yanına ilerlerken, önüme düşen perçemi düzeltmeye çalışıyordum. "Calum yanına uğradı mı?"
Saatime baktığımda sekize yeni geldiğini gördüm. "Bu saatte o uyuyordur."
Güldü. "Hiç sanmıyorum. Odasından geliyorum. "
"Neden bana soruyorsunuz ozaman?"
Arabasının kapısını açtığında tereddüt etsemde, bindim.
Az önce Bay Hemmings ile gitmem diyordum değil mi ? Sanırım gidiyorum.
Kemerimi takar iken Bay Hemmings arabaya binip, pglden gaza alıp arabayı çalıştı. "Aslında Bay Hemmings ben kafeye gidiyordum. Neden bindim anlamadım?"
Yola bakarken gps'yi açıp bana uzattı. Bende adresi girdim.
"Dün odanda kaldığım için özür dilerim."
Ellerimi "önemli değil." dercesine savurdum. "Sorun yok B-"
Gülerek sözümü kesti. "Kimse yok iken, sadece Luke veya Hemmings demeni tercih ederim." Ona garip garip baktığımda toparladı.
"Yani yanlış anlama, sadece sen değil. Ben pek resmiyet adamı değilim."
Başımı salladım ve yolu izledim. Ormanların içinden gidiyorduk ve bunu seviyordum. Hemmings'de bunu biliyormuşcasına yavaş sürüyordu.
"Dün görmüşler Hester."
"Ne demek görmüşler?" dedim Hemmings'e bakar iken. "Senin odanın diğer tarafında ki kızlar. Yani bizim aramızda bir şey var sanıyorlar."
Asla bir öğretmene bağırmayın. Benim gibi olmayın.
"Ve siz hala benimle mi duruyorsunuz?! Farkında değil misin Luke! İşinden olabilirsin ve bende asla ressam olamam."
Arabayı kenara çektiğinde arabanın kapısını sert bir şekilde kapatıp arabadan indi.
"Ben mi istedim sanıyorsun odana gelmeyi?!"
Sinirine tepkisiz kalmıştım. Haklıydım ve bunu yapmamalıydı.
"Noldu Hester?! Dün 'Gençliğinizin en iyi yıllarından ' bahsediyordun?"
Sinirle gülüp arabadan bende indim. "Gençliğimi lanet olası bir olay yüzünden harcayamam anladın mı?! Herkes özgürdür. Fakat bazılarımız bir yerde kendini kısıtlamak zorunda."
Elleri ile okul yolunu gösterdi. "Kısıtlanmak istiyorsan sadece okulda ! Burada değil."
Arabadan cüzdanımı alıp yürümeye başladım. "Sen ve senin lanet özgürlüğün umurumda değil Luke. Pardon Bay Hemmings. En kısa sürede ders programımdan tarihin çıkmasını talep edeceğim."
Hiçbir şey demedi. Arabaya bindi ve gitti. Bilmediğim bir yolda, öylece yürümeye devam ettim. Kafeyi bulursam dönüş yolunuda bulurdum.
Bu tepkileri vermemiz garip bir durumdu açıkçası. Ben, ben gibi hareket etmiyordum. Az önce hiç olmayan bir şeyi uzattıkça uzatmıştık. Garip bir durumdu. Kesinlikle.
Belki sadece geleceğimden endişe etmiştim. Oysa ben hiç bir zaman geleceğim yüzünden korkmamıştım ki. Ayrıca Tarih dersine Bayan Oberlin varken katlanmıştım.
Cidden hareketlerimiz saçmaydı ve ben cidden pişmandım.
Telefonumdan öğretmenlerin numaralarını resime aldığım fotoğrafı bulup Bay Hemmings'e mesaj attım.
Ben: "Ulu Arthur, söyle bana kısıtlamak yaraşır bir davranış mı?"
Sonra cevap geldi.
T. P Hemmings :"Kısıtlanmak, kölelere bile yakışmaz Merlin. Kimseyi kısıtlanmayın. Cesur olsunlar. "
Cevaba gülüp uzaktan gelen arabaya baktım.
Ben: Neden gelip istediğin gibi davranmıyorsun?
T.P Hemmings: İstediğim Merlin'in benden özür dilemesi.
Ben: pekalaaa. Özür dilerim Yüce Kral Arthur.
Cevap gelmediğinde Luke'un arabası önümde duruyordu.
"Kral Arthur'un zat-ı şahanesine teşrif etmez miydiniz Büyüleyici Arthur?"
"Kral'ım isterse neden olmasın?"
Güldüğünde bende güldüm. "Rolünü bozdun ama."
"Büyücü Merlin, öyle mükemmelsiniz ki gözlerim bu mükemmelliğe dayanamıyor."
Kamerayı açıp mırıldandım. "Ozaman bu ölümsüzleşsin."
Çektiğim resimi hayatım boyunca saklayacaktım...
Son kısım Merlin ve Arthur alıntısı eski bir hikâye. Bir yerde yazıyordu ama hatırlamıyorum. Ki hikayeye başlamama yardımcı olan şeyde bu kısım. Birde şunu açıklamak istiyorum. Ben özgürlüğe önem veririm. Fakat benim özgürlük anlayışım biraz farklıdır. Yani klişeleştirmek istemiyorum. Fakat geneline bakarsak hikâyeden klişelik akıyor. O yüzden bu kavgadan hemen sonra barışma olayı benim anlayışıma giriyor. Dengesizlik denilebilir. Fakat bu okuduğum tek bölüm olan Arthur ve Merlin (Merlin burada bayan) hikâyesinden geliyor. Arthur ve Merlin'i Hester ve Luke'a yansıtıyorum bir bakıma. Geneli böyle olacak ve finalde anlayacaksınız. Çünkü şurda toplam yirmi bölüm belki olur. :)
Ayrıca Kendi Kalemimden birşeyler yazsam bana destek çıkar mısınız?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Arthur's Gift //l.h
Fanfiction"Dokunduğu her yerde, Arthur'un izi kalıyordu." ©Tüm Hakları Saklıdır.