Euzü besmelenin tefsiri gibidir.
Felak ve Nas'a muhafazateyn yani koruyucu sureler dedir.
1. Ayet
Gul> deki
Beş surede geçer ve beş surede insanı inşa eden surelerdir.
Allah bize emrediyor. Allah bize gul dediğinde hazır ediyor.
Gul derken kime söylüyor peki?
Bize dediğinizi duyar gibiyim. Çoğul eki yok. Tekil ( de ki )
O zaman Peygamber Efendimiz diyenlerde olabilir. İlk muhatap Peygamber Efendimiz. Daha sonrasında kim okuyorsa ona diyor.
De ki ey .......... kulum diyor. ( Herkes boşluğu kendi adıyla doldursun inşallah. )
İnsanın aklında bir soru işareti oluşuyor. " Ne diyeyim Ya Rabbi. " Ardından ne diyeceğimizi bize söylüyor.
Ben insanların Rabbine sığınırım.
Bu surede Allah'ın üç tane sıfatına sığınmamızı istiyor.
İlk sıfat Rab.
Rab ne demektir?
Rab; Rabebe kökünden gelir. Bütün mahlukatı terbiye eden demektir. Her an gözeten, şah damarından daha yakın demektir.
Şimdi ayete bakıyoruz. Özellikle " insanlara " diyerek vurgu yapmış.
Bakalım bakalım Allah bize ne kadar önem veriyor.
Allah üç günde bir gözümüzün irisini yeniliyor. Hücrelerimiz yenileniyor. Böbrek üstü bezlerimiz yenileniyor. Ve vücudumuzda tek bir hücre bozulsa kanser oluyoruz.Bu yüzden Allah'ın terbiyesine her saniye muhtacız.
Kur'an-ı Kerim'de Rab sıfatının tecellisidir. Bizi, hayatımızı, ahlakımızı Kur'an yoluyla terbiye eder.
Günah işleyebiliyorsa bir insan Rab sıfatını unutmuştur. Ya da arkasına atıp üstünü kapatmıştır. Ya da hiç bilmiyordur.
Şah damarıyla insan arasına ne girebilir? Hiçbir şey.
Allah bize bu kadar yakınken nasıl olur da ona ulaşmak için aracılar koyuyoruz aramıza.
Allah bize yakın ama zaman zaman, bazen, her zaman biz ondan uzaklaşıyoruz.
Örneğin; Şah damarımızı ve Allah'ı düşünelim. Birbirlerine çok yakınlar değil mi? Ama biz ne yapıyoruz? Allah'ı en uç köşeye atarak bu arayı evimiz, çocuğumuz, eşimiz, arabamız diye dolduruyoruz. Tamam onlar da olsun ama kenarda dursun. Allah'la aramıza hiçbir şeyi sokmayalım inşallah.
Müşrikler Rab sıfatını reddetmişlerdir. Çünkü onları kısıtlayan, hayatlarına müdahil olacak birini istemiyorlardı.
Günümüzde de bizler Rab sıfatını çoğu zaman reddediyoruz. Halbuki Allah hayatımızın her anına müdahildir.
2. Ayet
İnsanların melikine sığınırım.
Melik; Mülkün tek sahibi, tek otorite, tek idareci demektir.
Melik sıfatını oturtmuş olan insan dünyada hiçbir şeye sahip olmaya çalışmaz. Melik sıfatını oturtanda emanet bilinci olur. Dünyada olan hiçbir şey onu üzmez.
Örneğin; Çocuğu mu öldü. Zaten benim değildi der. Param mı çalındı benim değildi.
Mesela Allah bize ahiret gününe kadar organlarımızın bir kısmının melikliğini vermiş. Elimiz, ağzımız, gözümüz vb.
Bedeninin sahibi sen misin? Evetse sadece 1 dakika bedenini kontrol et.
İnsanların meliki diyor. Ben bile kendimin sahibi değilim. O benim de sahibim.
3. Ayet
İnsanların ilahına sığınırım.
İlah; Kulluk edilecek, tapılacak tek varlık.
İlah sıfatını kabul ediyorsan Allah'ın hükümlerinin, emrinin ve de yasaklarının önüne hiçbir şey koymamak demek. Ondan başka bir değer yargısını onun önüne geçirmemek demek. Burada Rab sıfatında ki şah damarı örneği gelsin aklımıza. Allah'la aramıza hiçbir şey koymamalıyız. Bu bir insan da olsa. Nasıl bazı insanlar kendilerine öncü seçtikleri hocaya tapılacak kadar sevgi beslemesi ve o dediyse doğrudur deyip araştırmadan inanması o kişiyi bir aracı olarak görmesi yanlıştır.
Hangi değer yargısı olursa olsun Allah'ın önüne geçirdiğinde ilahlık sıfatını yakıştırıyorsun.
4. Ayet
Allah bize neye sığınmamız gerektiğini anlattı. Şimdi de neyden sığınmamız gerektiğini anlatacak.
Hannasın vesvesesinin şerrinden.
Hannas > sinsi varlık yani şeytan.
Sinsi demek Allah anılınca köşeye gidip büzüşen, anmaktan gafil olduğunda atağa geçen demek.
Burada şeytanı tanıttı. Şimdi tek silahı neymiş onu anlatacak.
5. Ayet
O ki insanların göğüslerine vesvese veren.
Tek silahı göğüslere vesvese vermekmiş.
Vesvese yansıma sözcüktür. Fısfıstan gelir.
Eğer onu tanımazsan anlamadan verir vesveseyi.
Kalbimizin kapılarını vesveselerine kapatıp, kilitleyip anahtarı ulaşamayacağımız bir yere atmalıyız.
Örneğin; Şimdi şeytan ramazanda gelip dese ki hadi bugün de oruç tutma. Asla böyle bir vesveseye uymayız değil mi? Çünkü onu oturtmuşuz elhamdülillah. Ya da bayan kardeşlerimize gelip hadi bugün de örtüsüz çık dese kendinde örtünmeyi oturtmuş bir bayan asla kulak vermez böyle bir vesveseye. Ama internetin başındayken uymadığımız şeytanla kanka oluyoruz bir an da.
Fiziki olarak bize hiçbir şey yapamaz.
En son ayette de nelerden olabileceğini söylüyor.
6. Ayet
Cinlerden ve insanlardan
Görünenlerden de görünmeyenlerden de olabilir.
Allah bize insan şeytanının olabileceğini söylüyor.
Görünmeyenin fiziksel yaptırımı yok ama insan şeytanlaştığında fiziksel yaptırımı da olan vahşi bir canavara dönüşebiliyor.
Demek ki göğüse vesvese veren yalnızca görünmeyen varlıklar değil, görünen varlıklarda yani insan şeytanlaştığında kalbe vesvese tohumu atabilir.
Örneğin; Arkadaşınızla oturuyorsunuz. Bir an da namazı kılmadığınız aklınıza geldi ama arkadaşınız dur kahve içelim sonra kılarsın dedi. Hoop gitti namaz. Bu arkadaş şeytanlaşmış insan oluyor.
Demek şeytanın bize girebileceği üç kapı varmış. Rabliği unuttuğunda, malikliği unuttuğunda, ilahlık sıfatını unuttuğunda.
Biz de Rablik, Meliklik ve İlahlık taslamaktan Allah'a sığınacağız.
Sadakallahul Azim...