Final

1.6K 151 666
                                    

Gray karşısındaki Natsu'ya bakarak sıkıntıyla nefesini üfledi. Mor göz altları, mavi kedili bornozu, rengi gitmiş teni ile kısaca şöyle tanımlanabilirdi: İşsiz.

İşini sevmiyor olabilirdi. Fakat tek geçim kaynağı işiydi. İşini kaybederse -ki kaybetti- ne arabası kalırdı, ne de bir eşyası. Çünkü o kadar uzun zamandır o işi yapıyordu ki başka bir işi bünyesi alışmazdı. 

''Hissediyorum Gray. Damarlarımdan makarna akıyor.''  

''Biriktirdiğin paranın yarısını Lucy'nin tedavisine yatırarak iyi bok yedin. Sana yardım falan etmeyeceğim.'' dedi Gray öfkeyle. ''Üstelik seni reddetti! Nasıl bir aptalsın sen?!''  

''Hayır. O da beni seviyor.'' dedi Natsu kısık sesiyle. Aslında kesinlik yoktu cümlesinde. Sadece öyle umut ediyordu.

''Sevse ne değişecek? Sonuçta gitti.''  dedi Gray. Haklıydı da. ''Bir iş bulmayı planlamıyor musun?''

Natsu esneyerek ayağa kalktı. Çekmeceyi açarak kalan parasına baktı ve düşünmeye başladı. ''Makarna yemeye devam etsem, aynı kıyafeti haftada beş kez giysem, yağmur suyuyla yıkanıp dişlerimi dallarla fırçalasam bir iki yıl daha idare ederim ben ya. Sorun yok.'' 

''Evet, evet. Oranı da yapraklara silersin.'' dedi Gray tükürürcesine. Bir yandan telefonuna gelen mesajları okuyordu. 

Kimden : Juvia -_-

Gray-sama! İncelemeniz gereken yeni bir ceset var ve kız. Juvia inceler. Kız birden uyanıp sizi öpebilir! 

Mesajı sesli bir şekilde okuyan Gray keyifle ayağa kalktı. Sonra Natsu'ya döndü. ''Anlaşılan 'işe' gitmem gerekiyor.'' dedi 'işe' kelimesini baskılayıp kıs kıs gülerken. Natsu'nun durumuyla baya dalga geçiyordu. 

''Piç.'' diye bağıran Natsu'yu dinlemeyen Gray kahkaha atarak evden çıktı. Natsu kaşlarını çatarak ayağa kalktı ve yumruğunu yukarıya kaldırdı. 

''Göreceksin limonatamın buzu! Harika bir iş bulacağım!''

-2 dakika sonra-

''Mezarıma 'işsizlikten öldü' yazarsınız.'' diye millete mesaj atan Natsu kafasını duvarlara vurmaya devam etti.

---

Kafasını iki yana sallayan Levy salya sümük ağlayan Lucy'e bir peçete daha uzattı. Bir yandan saatine bakıyordu. Lucy psikolojik tedavi görecek, aynı zamanda okumaya devam edecekti. Psikolog olma isteğinden vazgeçmemişti.

''Levy-chan... Ona aşık olmuştum. Ama birden ağzımdan o sözcükler döküldü.'' peçeteye burnunu sümküren Lucy devam etti. ''Kahretsin! Aptalın tekiyim!'' 

''Haklısın Lu-chan.'' dedi Levy gözleri çizgi şeklini almış bir şekilde. O da çok kızmıştı Lucy'e. Saatine bakınca Lucy'nin randevusunun vaktinin geldiğini anladı ve esneyerek ayağa kalktı. 

''Ayrıca ona teşekkür de etmedin Lu-chan. Senin psikoloğunun parasının yarısını o ödemiş.'' dedi Levy cıklayarak. Lucy kafasını eğdi. ''C-cesaret edemedim.''  

Levy bir şey demeden Lucy'nin kolundan tutarak kaldırdı. ''Psikoloğunun adı Aquarius'muş. Gidelim Lu-chan.''  

Lucy burnunu çekti ve mırıldandı. ''Nee, Levy-chan. Sence tekrar birlikte olabilir miyiz?'' 

''Onun kalbini kırdın. Bence bu mümkün değil.''  sonra ikisi de yürümeye başladılar. 

O an Lucy, Levy'nin haksız olduğunu anlayamamıştı. Kader, ikisinin iplerini yine birbirine bağlamıştı. Bu sadece biraz zaman alacaktı. 

CinayetHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin