Multimedya; Zehra ve Zelal.
İyi okumalar.
Gece saat 03:00 sularıydı. Büyük bir gürültü eşliğinde uyandım. Gürültünün nereden geldiğini anlamaya çalıştım. Ses dışarıdan geliyordu. Sanırım yine birileri içmiş, bizim apartmanın önünde kavga ediyordu. Aldırış etmeden uykuma devam ettim. Ne yazık ki boğuşma sesleri daha da yükseldi. İçten içe merak etmeye başlamıştım. Daha fazla dayanamadım ve yorganı üzerimden itip hızla balkona çıktım.
Balkona çıkmamla şok olmam bir oldu. Tahminlerim doğruydu. İki kişi birbirini öldüresiye dövüyordu ve kavga edenlerden biride yeni üst komşumdu. Ne yapacağımı şaşırmış bir şekilde sağa sola bakınırken duvarın kenarındaki kova gözüme çarptı. Hemen banyoya koşup sıcak suyu sonuna kadar açtım. Ağzına kadar dolan kovayı güçlükle balkona taşıdım ve var gücümle aşağıya savurdum. Az önce yerde yuvarlanan iki genç, kaynar suyun etkisiyle ayağa kalkıp çılgınlar gibi sövmelere başladı. Onların bu halleri benim gülmeme sebep olmuştu. Yeni komşum Karan kendine geldiğinde yanında acı çeken sarışın çocuğa sağlam bir yumruk atıp onu mahalleden kovaladı. Ben hala gülüyordum. Karan balkonumun önüne gelip
bana dik dik bakarak 'Gülmeye devam edersen yukarı gelir ve çirkin kafanı güzel bedeninden ayırırım.' bakışı atıyordu. Bu gerçekten ürkütücüydü. Gülmeyi kestim. Sonuçta kafam çirkinde olsa bana lazımdı.Gözlerini gözlerimden hiç ayırmadan aynı soğuk ve sinirli tavrıyla bana bakmaya devam etti. Bende aynı şekilde ona karşılık verdim. Rüzgar kuvvetlenmişti. Gecenin kasvetli havası ve onun delici bakışları beni korkutuyordu. Zaman durmuş gibiydi.Fakat bu soğukta sabaha kadar orada dikilmek gibi bir niyetim yoktu. Gözlerine son bir kez daha baktım. Yutkundu. Yutkunma sesi boş sokakta yankılandı. Bundan cesaret alıp ona iyi geceler dileyecektim fakat o benden önce davrandı.
"İyi geceler, adını bilmediğim yardımsever alt komşum." Ukala bir tavırla söylemesi sinirlerimi bozmuştu.
"İyi geceler Karan." Ellerini cebine yerleştirip yürümeye başladı. Arkasından bağırdım.
"Adım Gece!"
Cevap vermeden yürümeye devam etti. Ukala diye mırıldandım. Durdu ve geriye döndü. Yok artık! Duymamıştır herhalde. Ben tedirgin bir şekilde ona bakarken aşırı masum -rahatsız edici bir masumluk- bir şekilde gülümsedi. Gerçekten korkmaya başlamıştım.
"Apartman kapısını açar mısın?" Bunu mu söyleyecekti şapşal. Yüreğime iniyordu vallahi.
"Tabii."
"Teşekkürler."
"Rica ederim."
Ağır hareketlerle mutfağa doğru ilerledim ve çöp kutusunu elime aldım. Koridorun sonundaki aynada kendime baktım. Ev halimleydim. Pembe,çilek desenli polarım ve üstünde açık mavi bir kapışon, ayağımda da kapışonumla aynı renk panduflarım vardı. Çöp kutusunu bi kenara bırakıp saçımı saldım. Ve son kez aynada kendime bakıp çöp kutusunu geri aldım. Aynı yavaşlıkla aşağı indim. Kapıyı açtığımda bir hışımla içeri girdi.
"Hiç açmasaydın kızım dondum dışarda. Altı üstü kapıyı açıcan. Şuna bak bide saçını falan düzeltmiş!"
"Açtım işte. Ne acelecisin. Yardım edelim dedik, gece gece azar işittik iyi mi? Bide bağırıyo beyefendiye bak!"
Uzun uzun yüzüme baktı. Tam gözlerimin içine. Bende aynı şekilde ona. Sonra hiçbir şey demeden arkasını döndü. Tam gidicekti. Omzundan tutup kendime çevirdim. Önce elime sonra omzuna sonra da yüzüme baktı. Hızla elimi onun omuzundan çektim. Çok dengesiz. Az önce sanki yıllardır arkadaşmışız gibi davranırken bir dakika sonra bir yabancı gibi davranabiliyor. Aslında yabancı. Evet ama aynı zamanda komşumda. Komşu komşunun külüne muhtaçtır sonuçta. Bak indim kapı açtım. Komşumdur diye. Ama o naptı? Azarladı. Doğru mu yaptı? Hayır. Peki ya şimdi ben ne yapmalıyım? İçimde ki şeytan Tokat at! Tokat at! diye tezahürat yapıyor. Yok canım. O kadarı da fazla. Derken tokadı çocuğun yüzüne geçiriverdim. Bir an nolduğunu anlamaya çalıştı. -Bende aynı şekilde- Elini yanağına koydu. Bana baktı. Her şey ağır çekimde gelişiyordu. Elini yüzünden çekti. Birazdan neler olacak aklım almıyor. Sinirden havaya uçacak gibi bakıyor. Dişlerinin arasından bir şeyler fısıldadı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
ŞEHSUVAR
RomanceBir köprü üzerindeyim. Aşağısı bataklık. Düşersem kurtulamam gibi gözüküyor. Köprünün sonu. Renkli, rengarenk. Bülbül şakımaları geliyor kulağıma. Köprünün sonu güzel gözüküyor ve oraya gitmek istiyorum. Bir adım atsam oradayım sanki. Fakat kırı...