Bölüm Şarkısı:Sam Smith-I'm Not The Only One
Son bir kez daha aynada kendime baktıktan sonra hazırdım. Her zamanki gibi gayet güzel olmuştum. Sıradan bir jean, hava soğuk olduğu için hardal rengi bir kazak ve siyah botlarımla gayet spor ve şık duruyordum. Doğal bir şekilde açık bıraktığım kumrala kaçan saçlarımı son kez ellerimle düzelttikten sonra çantamı ve montumu alıp odamdan çıktım. Aşağı indiğimde babamın elinde kahve ve dosyalarla kahvaltı masasında oturduğunu gördüm.''Günaydııınnn!'' diye şakıyarak yanına gittim ve yanağına bir öpücük kondurup yerime geçtim. Gülümseyerek kafasını dosyalardan kaldırıp benimle aynı şekilde ''Sana da Günaydııınnn!'' dedi. Gülümseyerek gözlerimi deviriyordum ki gözüm elinde tepsiyle masaya doğru gelen tonton bayana takıldı. Babam kafamı ona doğru çevirip soran gözlerle ona baktığımı görünce açıklamaya koyuldu:
-Ada bu Suzan Hanım. Bize yardımcı olmak için burada. Benim olmadığım zamanlarda da yalnız kalmaman için. Ama dersen ki 'Ben ev işlerini hallederdim hiç gerek yoktu' diye, Suzan Hanım'ın senin ona yardımcı olmandan rahatsız olacağını düşünmüyorum.
Babam Suzan Hanıma doğru baktığında o da gülümseyerek:
-Yok efendim ne rahatsızlığı? Ada istediği zaman bana yardımcı olabilir tabi ki.
Kafamı iki yana sallayarak ve ağzıma tıkıştırdığım omletimi yutmaya çalışarak cevap verdim:
-Çok komiksin babacım ama hiç de öyle bir düşüncem yoktu. Bu işlerde pek becerikli olduğum da söylenemez zaten. O yüzden Suzan Teyzenin bizimle olacak olması isabet olmuş. Bu arada teyze dedim ama yaşlı olduğunuz için falan değil sakın yanlış anlamayın.
-Yok kuzum benim için hiç sorun değil istediğini söyleyebilirsin.
Suzan Teyze gülümseyerek mutfağa gittikten sonra biz de kahvaltımızı bitirdik ve evden çıktık. Okulun önüne geldiğimizde babam bana dönerek ''Ada Saygın seni uyarıyorum, ilk günden bir problem çıkarma olur mu? Seni biliyorum dobrasın, insanlara karşı pek nazik olduğun da söylenemez özellikle tanımadıklarına karşı. Ama arkadaş edinmeye çalış ve ilk gününü güzel geçir tamam mı?'' alaycı bir gülümsemeyle babama baktım ve gözlerimi kısarak ''Öncelikle iltifatlarınız için çok teşekkürler Enver Saygın. Ve hiç merak etme ilk günden öyle bir derdim yok. Arkadaş konusuna gelirsek de onu benim bulmama gerek yok onlar beni bulurlar zaten. Sonuçta benim gibi bir kızın yeni geldiği bir okulda fark edilmemesi imkansız, değil mi?'' dedim şirin şirin bakıp gülümseyerek. Babam kabullenmiş bir yüz ifadesiyle '' Sen öyle diyorsan'' diye mırıldandı. Uzanıp onu öptüm ve arabadan indim. Kapıyı kapatmadan kafamı içeriye doğru uzatıp '' Akşama görüşürüz.'' deyip kapıyı kapattım ve okulun bahçesine doğru yürümeye başladım. Anladığım kadarıyla İzmir'de kış ayları çok soğuk geçmiyordu. Hava rüzgarlıydı ama dondurucu bir soğuk yoktu hatta İstanbul'a kıyasla sıcaktı bile. Sanırım biraz da bu yüzden öğrencilerin çoğu bahçedeydi. Henüz ders zili çalmamıştı anlaşılan. Yine de bahçede çok fazla oyalanmadan okulun içine girdim ve sınıfımı aramaya başladım. Bu blokta sadece 11. ve 12. sınıflar olduğu için bulmam çok zor olmadı. İçeri girdiğimde bana dönen gözlere aldırış etmeden boş bulduğum bir yere oturdum ve sınıfı incelemeye başladım. Gayet geniş ve güzel bir sınıftı. Sıralar her okulda olduğu gibi düz bir şekilde dizilmişti. Ben sınıfta göz gezdirmeye devam ederken yanımda oluşan hareketlenmeyle soluma doğru döndüm. Karşımda duran sarışın ve ne yalan söyleyeyim yakışıklı olan çocuğa kaşlarımı kaldırarak ne yaptığını sorarcasına bakınca elini bana doğru uzattı ve:
-Merhaba. Kerem ben. Sende şu yeni gelen ve herkesin konuştuğu güzel kız olmalısın.
Garip bir ifadeyle bakarak:
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SONSUZ
Teen FictionSonsuzluk nedir? Gerçekten var mıdır? Herhangi bir şey sonsuza kadar sürebilir mi? Yaşadığı pek çok şeyden sonra asla sonsuzluğa inanmayan birini sonsuzluğa inandırabilir misiniz? Peki o kişi her şeye rağmen sonsuzluğa inanmayı seçer mi? Kend...