1)Mazi...

79 8 1
                                    

İçim üşüyordu...
Yaşadıklarım artık benliğimi aşıyordu. Beklentiler üzüyordu.
Daha 2 ay önce söyledikleri düşüyordu aklıma:"ben seninle arkadaş olamam." Okadar haklıydı ki aslında. Arkadaş bile olamıyorduk. Hoş ben istesem de olamazdım. Mardinin bir ilçesinde, bizim olmayan kiralık bir evin bana huzur veren manzaraya açılan damında yalnız başıma oturuyordum. Eskiler...
Zaman zaman degil, herzaman aklıma düşüyorladı. İstesem de unutamayacağım bir geçmişte kayboluyordum. Sonra aslında geçmişimin bana acı verdiğini hissedince aklıma "acı veriyorsa geçmiş:geçmemiş demektir" lafı geliyordu. Benim geçmişim ozaman sadece "O" nda geçmişti .
Bir an manzaraya, Mardinin bozma evlerine daldım. İçlerinde ne hayatlar barındırıyorlardir? Kim bilir...
Ben bu düşüncelere dalmış gitmişken, annemin sesiyle irkildim aniden. Damdaki manzarayı -mecburen- bırakıp anneme cevap vermek için merdivenlerin başına kadar geliyorum.
- yemek hazır çiçekamın. (çiçeğim)
- Geliyorum annecim.
Annem eve girerken, yukardaki merdivenlerden yavaş yavaş eve iniyorum. İnerken yine kendi kendime tekrarlıyorum "vakit yine geçmiş". Farkında olmadan bir günümü daha evimizin damında, siirtin manzarasını izleyerek geçirmişim. Ne garip...
Akşam yemeğimi hazır olan yer sofrasında yerken; şu aralar sık sık tekrarladığım cümleyi bilmem kaçıncı kez tekrarlıyorum "ben bitmişim!".
Yediğim az buçuk yemekle sofradan kalkıp salondaki aynanın karşısina geçtim. Aynadaki görüntümü uzun uzun inceledim. Orta boyum, bu aralar iyice incelmis belim, -hala- kalın bacaklarim ve yüzüm.
Evet yüzüm...
Sapsari uzun saçlarim, yeşil-mavi karışık renkte büyük gozlerim, çok küçük sayılmayan ancak gözede batmayan burnum, purussuz tenim.
Evet kendimi incelerken tekrar farkına varıyorum bitmişliğimin. Ve kendime her baktıgım zaman olduğu gibi yine farkettiğim aynada harap olmuş yüzüme tekrar tekrar bakıyorum. Kendime acı çekrirmek istercesine, "sen hakettin"dercesine tek tek inceliyordum henüz yaşım 13 olmasına rağmen yüzümdeki çizgileri. Evet 13 , Tükenmişliğimin yaşı. Aşka karşı ilk ve en buyuk yenilgimi aldiğim yaş.
Sakın "hiç insan 13 yaşında aşık olur mu?" Demeyin. Olur. Hemde öyle bir olur ki aşkın kelime anlamını yansıtır adeta.
Yaşadıklarım ağır geliyordu. Belki de birçok kişinin kaldıramayacağı agırlıkta bir yükle yüklenmiştim. Imtihan bu ya ; kaderde varsa çocukluğumuzla ödeyecektik henüz tomuruklanmamış bile olan günahlarımızın bedelini. Ve aşk yine yeni bir yenilgiyle gelicekti size.
Daha fazla aynadaki görüntüme katlanamayacığımı anlayıp gizli mabedime, dama kaçtım. Zaten önceden serili olan yatakların
- ben sermiştim- üstüne uzandım. Ancak anılar yine beni yanlız bırakmadı. O gece geldi aklıma ;
Tam olarak 2 hafta önceydi...
Yine damda yataklar böyle serili iken gelmişti bize. Kurban bayramının 2. Günüydü. Damda 6 kardeş olarak hepimizin kendine ait yer yatagı serdiği bir alanı vardı. Ben de yatagımı sermiş uzanırken, kız kardeşi bayramımızı kutlamak için gelmişken, onun gelmeyeceğine olan inancım bitmişken, bir anda gelmisti. Ve beni o an için dünyanın en mutlu çocuğu -evet hâlâ cocuktum- yapmıştı. Hiçbirseyin farkında olmayan Ablamlar ve kuzenlerim aşagıya indikten sonra birlikte uzanıp sarılarak o 10 dk lık uykuya daldıgımız yerdeydim. Beni kollarının arasına almış, başımı hafifçe göğsüne yatırmış ve kokumu derin derin içine çekerken ki söylediği o iki kelimelik "seni seviyorum" kadar  mahsumduk o an . O anın hiç bitmemesi için dua etmiştim hep. Ancak 10 dk lık uyku için canımı verirdim yine o an...
Yine onu düşünerek uyumuştum. Lanet olsun şu son iki yıldır olduğu gibi yine onu düşünerek dalmıştım uykuya.

= 9 ay sonra=

Evet. Sanırım eskisi gibi yaralı değildim artık. Hiç iyileşmeyecek dahi olsa, yaralarımı 14 yaşımda sarmayı öğrenmiştim. Acıydı.Bu gerçekten çok acıydı...
Bu 9 aylık süre geçiyordu gözlerimin önünden. Kaale alınması gereken n'olmuştu bu kısacık sürede?
Hiç bişey. Sadece beni en yakın arkadaşım şilan ile aldattığını öğrenmiştim biz çıkarken. bunun ne önemi var ki? Zaten biz ayrılmışken bide bunun hesabını mı soracaktım? Asla.
Sonraa...
Hah bide beni kendi evimde, kendi odamda  aldattığını gördüm. Evet belki biz ayrılmıştık ve benim gözlerimin önünde şilanla firgindeşmesi hiç birşey farkettirmeyecekti. Ama zaten bahsettiğim aldatma da bu aldatma değildi ki. Onu -lanet olsun ki- hala seven kalbimi aldatmıştı. Ama kimin umrunda? Ben bunuda atlatırdım. Çünkü ben Asel dim. Asel ZOZAN...

Evet arkadaşlar ilk bölüm geldi. Bu daha başlangıç. Aselin mert'ten önce yaşadığı hayatının kısa bir özeti gibi düşünün.eğer bu kitabımı okuyorsanız ya da kütüphanenizde ekliyse lütfen emeğe saygı için en azından votelerinizi ; ve ilk kitabım olduğu için yorumlarınızı eksik etmemenizi rica ederim :)

İmkansıza Zar Atmak Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin