Bölüm 2

217 7 0
                                    

Ahmet daha önce hiç duymadığı keskin bir kokuyla uyandı. Hiç bir kokuya benzemiyordu bu koku. Kötü değildi. Default beyni ancak bu kadar tanımlayabilmişti. Bu da Ahmet için yeterliydi. Ne saçma bir rüyaydı o öyle diye mırıldandı kendi kendine. Etrafına bakındı ama telefonunu bulamadı. Bilgisayarı da yerinde değildi kitapları da. Odası bile yerinde değildi. Aslında Ahmet odasında da değildi. Olanların rüya olmadığını anlayan Ahmet, aynı anda hem kafası okşanmış ergenler gibi sinirlendi hem de aşı görmüş çocuklar gibi paniğe kapılmıştı. Bulunduğu odanın kapısı açıldı.

İçeriye çok güzel bir kadın girdi. Ahmet'in ilk dikkatini çeken şey kadının göğüs dekoltesi oldu. Abartılı bir şekilde düğmeleri iliklenmeden bırakılmıştı. Ne var yani sağlıklı bir gencim diye düşündü Ahmet. Hatta kaçırılıp getirildiği bir yerde olmasa kadının kendine iş attığını bile düşünebilirdi. Ama bir terslik vardı. Ahmet'e kimse iş atmazdı. Büyük ihtimalle bir anda ürküp kaçmaya çalışmasını engellemek için özellikle gönderilmişti bu kadın.  Bütün cesaretini toplayıp sordu Ahmet. Neredeyim? Merak etme hala dünyadasın. Ama bildiğin dünya değil burası artık. Ne demek istiyorsun dedi Ahmet. Demek istediğim şey şu ki dedi kadın, 2013 yılında değiliz artık. Uzak gelecektesin. Tam tarihi senin iyiliğin için söyleyemem. 

Kadın Ahmet'e daha fazla soru sorma şansı tanımadan ona etrafı gezdirmeye başlamıştı. Ama Ahmet etraftan çok kadına bakıyordu. Altın sarısı saçları olan uzun boylu bir kadındı. Bu Türk'se ben bu kelleyi burada bırakırım diye düşündü Ahmet ve sordu. Adın nedir? Lisa. Türk müsün? Hayır değilim. Hepiniz nasıl Türkçe konuşuyorsunuz?. Aslında konuşmuyoruz diye cevapladı kadın, seni almak için gönderilen kişi haricinde burada kimse Antik Türkçe bilmez. Peki o zaman nasıl-  Dilsel çiplerle diye yanıtladı kadın. Beynin dilsel bölgesine elektro-kimyasallar yollayıp duyduklarını ana dilinde algılamanı sağlar.  Ama bende çip yok ki nasıl anlıyorum. Şey artık var ama meraklanma çok basit bir operasyon hiç bir yan etkisi yok. Peki ya o zenci adam? General Ali seninle iletişim kurabilmek için 3 sene boyunca Antik Türkçe eğitimi gördü. General Ali mi? Gerçek adı değil tabii diye kestirip attı kadın. Peki Lisa senin gerçek adın mı? Hayır.

Ahmet içini kemiren en büyük soruyu daha fazla dayanamayıp dillendirdi. Peki benden ne istiyorsunuz?

Bunu sana General Ali açıklayacak, odasına geldik bile dedi kadın. 

Asansöre binmemişlerdi veya merdiven kullanmamışlardı. General Ali'nin odası kendisininkiyle aynı kattaydı demek ki. Muhtemelen gözünün önünden ayırmak istememişti general onu. Ahmet ister istemez kendini önemli biri gibi hissetti. Ama hala anlayamıyordu, onun gibi birinden kim ne isterdi ki?

Karşısındaki kapıya baktı. Harf olduğunu tahmin ettiği bazı şekiller vardı kapıda. Çok uzak bir gelecekte olmalıyım diye düşündü kendi kendine. Ya da bu yazıları yazan kişinin kötü bir mizah anlayışı var.

Kapı açıldı ve generalle göz göze geldi.

Sen bana bırakabilirsin artık Lisa, dedi general. 

Peki efendim dedi, Lisa. Sağ elini göğsüne koydu ve arkasını dönüp uzaklaştı. Bu onların selamı olmalı diye düşündü Ahmet. 

Aynı soruyu generala bir daha sordu Ahmet. Benden ne istiyorsunuz?

Dünyanın kaderi senin ellerinde, dedi general ve devam etti. Her şeyi açıklayacağım. Önce içeri geçelim.

Kapıdan adımını atar atmaz eski hayatına geri dönemeyeceğini anlamıştı Ahmet.

Harikalar diyarı senin neyine AhmetHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin